YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Zaman sanki bir rüzgar...

Şu "millennium" da denilen bin yılı geride bırakalı 9 ay oldu.. Ama hiç yaşamamış gibi unuttuk..

Zaten bu "zaman", garip bir nesne.. Zaman eğer önümüzde duruyorsa, sonsuz kadar uzakta görünüyor.. Geride kalınca da, yok oluveriyor..

Mesela 1995 seçimleri yapılıp, iktidar belirlendikten sonra, ilerideki bir genel seçim ne kadar uzakta duruyordu politikacılar için..

Oysa bugün, 1999'da yapılan genel seçim, ne kadar geride duruyor..

Bu Pazar, geride bırakarak yitirdiğimiz 1000'li yılları hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum..

Biliyor musunuz ki, hergün beraber olduğumuz patatesle, tütünle, domatesle, geçen bin yılda tanıştık biz Avrasyalılar..

Patates 1554 yılında, İspanyol kaşifi Pisarro tarafından, Güney Amerika'dan alınıp, Avrupa'ya getirildi..

Domates de Avrupa'ya ilk kez, 1596'da geldi.. Zehirli olduğu varsayılıp, tam 200 yıl yenilmedi domates.

Bu bilgilerden, ne yarar sağlarsınız?..

Düşünün ki, Fatih Sultan Mehmet, ne "çoban salatası"nı, ne de "patates kızartması"nı biliyordu..

"Tütün"ün durumu da aynı. Amerika kıtasından Avrupa'ya ilk defa 1596'da getirilmiş tütün..

Viyana'yı almak için Kanuni ile birlikte yola çıkan Türk askerlerinin, hiç sigara içmediklerini tahmin eder miydiniz?

Geçen bin yılda, İstanbul'un biz Türkler'den önce, Haçlılar tarafından fethedildiğini hatırlıyor musunuz?

1204 yılında "4'üncü Haçlı Seferi", Kudüs'ü değil İstanbul'u fethetmiş.. Kent günlerce yağmalanmış.. "Bizans", alfabesi, sarayı ve Ortodoks kilisesi ile, İstanbul'dan İzmit'e taşınmış.. İstanbul, tam 60 yıl, Venedik ağırlıklı, bir Katolik site-devlet olmuş..

Bugün Venedik'te San Marco Meydanı'nda bulunan bronzdan yapılmış at heykellerinin, o dönemde İstanbul'dan çalınıp, Venedik'e götürüldüklerini hatırlamakta, herhalde fayda var..

Ayrıca biz İstanbul'u fethederken, Avrupalı Katolikler'in Bizans'ın yardımına gelmemesi de, herhalde Ortodokslar ile Katolikler arasındaki bu çeşit kan davaları ile ilişkilidir..

Denizden dünyayı ilk dolaşan kişinin Kaptan Magellan olduğunu, okul kitaplarında okumuşsunuzdur.. Ama bu deniz yolculuğuna katılan 265 denizciden sadece 15'inin sağ dönebildiğini (1522) acaba hatırlıyor musunuz?

Geçen bin yılda başlayıp, bugüne de yansıyan birkaç "ilk"i sıralayalım..

-İlk sezaryen ameliyatı ile doğum, 1500 yılında İsviçreli cerrah Jakob Nufer tarafından karısına uygulandı.

-Bugünkü anlamı ile ilk üniversiteler, 1432 yılında Fransa'da Caen ve Poitiers'de kuruldu..

-Avrupa "Lale"yi, ilk defa 1562'de İstanbul'dan Hollanda'ya götürülen örneklerle tanıdı..

-İlk defa "şampanya" denilen köpüklü şarap, Dom Perinion adındaki bir rahip tarafından 1688'de Fransa'da üretildi..

-Müşterilerin odalarının anahtarlarını alıp, konakladıkları ilk otel (han değil), Boston'da, 1829'da hizmete girdi..

-İlk buzdolabı, 1834'te Amerika'lı Jacop Perkins tarafından yapıldı..

-İlk defa, 1885 tarihinde Karl Benz'in ürettiği otomobil, Almanya'da Mannheim'de satışa sunuldu..

-İlk elektrikli süpürge, 1901'de Amerika'lı William Hoover tarafından pazarlanmaya başlandı..

Bütün bunları bilmekte veya hatırlamakta, acaba ne yarar var?

Ama yine de, geçen bin yılın, ilgi çekici bir dönem olduğunu unutmayalım..

Ve bilelim ki, 2000'li yıllar da bir gün geride kalacaktır.

ŞAKA

Dil yaresi..

Cumhurbaşkanı Sezer'in İngilizce bilmemesi de, bazılarınca eleştiriliyor..

Şunu söyleyelim..

İngiltere'deki bütün çocuklar İngilizce biliyor..

Dünyadaki pekçok dolandırıcı, İngilizce de, Fransızca da, Almanca da bilir..

Önemli olan çok dil bilmek değil, konuştuğu dilde, adam gibi yürekli ve aydınlık sözler söyleyebilmektir..

Keşke Türkiye'de her "yetkili", Sezer'in dilinden konuşabilse..

İSKELE-SANCAK

Komplo teorileri ve gerçekler...

Ahmet Hakan'ın "Kanal-7"deki "İskele-Sancak" programında, "komplo teorileri" ele alındı Cuma gecesi..

İki genç yazarın (Ali Çimen-Hakan Yılmaz) hazırladıkları kitaba dayalı olarak yapılan programda, "Kennedy'yi kim öldürttü", "Prenses Diana öldürüldü mü?", "Susurluk kaza mıydı", "AİDS bir biolojik savaş silahı mı" gibi sorular, katılımcılar tarafından tartışıldı..

"Komplo teorileri"ni üretmek de, tartışmak da, ilgi çekici ve yararlı bir uğraş.. Neticede bilinenlerden gidilerek, bilinmeyenlerin aranması zorlanır bu yöntemle..

Ama komplo teorisi üretmek için, bilinenleri görmezden gelmek ve sadece tahmin edilenler üzerinde modeller oluşturmak, büyük yanılgılar doğurabilir..

Diyelim ki, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi, bir dış kaynaklı olaydır.. Bu bir "komplo teorisi"ne konu olabilir..

Ama acaba, 1980'e gelirken, Demirel ile Ecevit'i de, dış kaynaklar mı kavga ettirmiştir? İki uzlaşmasız siyasi lider, uzaktan kumanda ile mi, kavga ediyorlardı?..

Bu bir örnektir komplo teorisi üretiminde yapılacak hatalara..


10 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...