![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Dönmeler'le ilgili gizli bir belgeSon günlerde özellikle İslamcı medyada (bu tanımlamadan rahatsız olurlarsa geri alabilirim) bir Dönmelik türküsü söylenip duruyor. Bir zamanlar sallanan her yaprağın arkasında Yahudi parmağı aramayı alışkanlık haline getirenler sanki bu sıralar 'Dönmelik'e aynı işlevi yüklemiş gibi görünüyor. Kanal 7 televizyonunda İskele-Sancak programındaki Dönmeler'le ilgili program, bu kadar çok söz edip de Dönmelik ve Dönmeler'le ilgili ciddi birşey söylememenin nasıl mümkün olabileceğinin örneğini sundu. Şevket Eygi tıpkı kitabında olduğu gibi, Dönmeler'in ne kadar tehlikeli, güçlü bir grup olduğunu tekrarlamaktan öteye hiçbir şey söylemedi. Niçin yayınlandığı anlaşılmayan ve ciddi hiçbir şey söylemeyen kitabındaki hakaretamiz ifadeleri "masum Anadolu çocuğu" tavrıyla okuyan Abdi İpekçi'nin kızı da ailesine (dolayısıyla Sabetaycılar'a) bu ülkede ne kadar acımasız davranıldığına hepimizi inandırdı (!) Meğer Dönmeler bu ülkede ne kadar mağdur edilmiş... Ahmet Hakan da Sabetayçılar'ın masumiyeti konusunda Nükhet İpekçi'ye elinden gelen yardımı esirgemedi doğrusu. Hüseyin Hatemi'nin işin siyasi yönünü ihmal ederek ihtida ile Dönmelik kavramlarını karıştıran konuşması yine en düzeyli ifadeleri içeriyordu. Tek siyasi duyarlılığı ise, 'Dönmelik'in gündeme getirilişindeki tezgaha dikkat çektiği nokta düşünmeye değer. Program boyunca hep sorulan ama bir türlü başta Şevket Eygi olmak üzere cevaplanmayan Sabetaycılar'ın çift kimlikli oluşları, gerçek inançlarını gizlediklerinin nereden belli olduğu sorusu hep havada kaldı. Bu soruya tutarlı cevap verilmediği sürece iddiaların havada kalması kaçınılmazdı. İşin tarihî, siyasî ve sosyolojik boyutu ihmal edilerek yapılacak her tartışma 'Dönmelik'in gizemini daha da derinleştirecektir. Ahmet Hakan'ın sık sık "Gizli inançlarının olduğunu nereden biliyorsunuz?" türü sorularına İpekçi ve Eygi'nin verdikleri tarihî perspektiften uzak cevapları, iddianın, gerçek hayatta karşılığı olmayan 'Müslüman fanatizminin evhamı'nın ürünü olduğu yönündeki ithamları haklı çıkarmaya hizmet edecektir. Müslümanlık, "Müslümanım" diyenin niyeti ne olursa olsun beyanını kabul etmeyi gerektirir. Dönmeler de bu genel prensibe uyularak Osmanlı döneminde sosyal hayatta Müslüman olarak muamele görmüştür. Osmanlı arşivlerinde, Selanik'le ilgili nüfus kayıtlarında Avdetiler'le ilgili farklı tanımlamanın olmaması, Müslüman sayılmaları bunun resmi ifadesidir. Selanik'te hâlâ ayakta kalan Dönmeler'e ait binalar ekonomik ve sosyal olarak bu cemaatin ne durumda olduğunu göstermeye yetiyor. Çok iyi korunmuş durumda bulunan ve 1908 Selanik Belediye Başkanlığı'nı yürüten ünlü Kapancı ailesine ait villalar buna iyi bir örnek olabilir. Sabetaycılık'ın esasları
Selanikli bir Dönme yeleğini tamir ettirmek için bir terziye bırakır. Yeleğin cebinde İspanyol Yahudicesi ile yazılmış bir belgenin unutulmuş olduğunu gören terzi belgeyi Journal de Salanique'in yayın yönetmeni Sadi Levy'e gösterir. O da belgenin bir kopyasını hemen kaydeder. Belge, çok kapalı bir cemaat olan Dönmeler'le ilgili ele geçen ilk yazılı belgelerden biridir. Ve bu belge 1897 yılında Paris'te Şarkiyat Kongresi'nde tebliğ olarak sunulmuştur. (Bu tebliğin Türkçe metni için Tarih ve Toplum dergisinin 168. sayısında M.Danon imzasıyla yayınlanan çevrisine bakılabilir) Bu belgede maddeler halinde 'Sabetaycılık'ın gizli esasları ve gizli rituelleri ile ilgili son derece açıklayıcı bilgiler bulunuyor. Selanikli Dönme'nin cebinden çıkan belge üç bölümden oluşuyor. Bunlar oruçla ilgili dualar, inançla ilgili esaslar, üçüncüsü ise Sabetaycı bayramlarına ilişkin esasları belirliyor. Tam 18 maddeden oluşan bu emirlerin üç maddesini buraya aktarıyorum: Ondördüncüsü, her gün gizlice Mezmurlar'ın okunmasıdır. Onaltıncısı, Türkler'in örfleri hakkında dikkat edilmesidir, zira oralarda gözleri kör ediyorlar. Ramazan orucu için, hiçbir (vicdani) rahatsızlık duymasınlar. Böylece onların (Türkler'in) şeytanlara yaptıkları kurbanlar yapılmasa da olur. Dikkati çeken her şey yapılmalıdır. Onyedincisi, onlarla (Müslümanlar'la) ne hayatlarında ne de ölümlerinde hiçbir bağlantıya girilmemesi ve hiçbir ilişkide bulunulmamasıdır. Zira onlar itici olup eşleri de tehlikelidir ve bu konuda Kutsal Kitab'ın bir deyişi vardır: Bir dört ayaklı ile yatana lanet olsun. Belgeden alıntı yaptığımız kısım bu kadar. Sabetaycılar bugün de esaslara hâlâ uyuyorlar mı? Muhtemelen bir kısmı, cemaatin dinî boyutunu terketmiş olabilirler. 'Müslümanlık'a dönenlerin sayısı yok denecek kadar az olsa gerek. Bir kısmının ise laikleşerek Sabetaycılık dahil herhangi bir dinle bağlantıları kalmamış olabilir. Her şeye rağmen evlilik gibi önemli günlerde cemaatin dinî havasından uzak gençlere bile Sabetaycı esasların telkin edildiği ve ritüellerin yaptırıldığı biliniyor. Ancak, sosyolojik bir vakıa olarak cemaatin ekonomik, siyasi dayanışma içinde olmadığını düşünmek fazla iyimser bir yaklaşım olur.
aemre@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|