Güç devleti yozlaştırdı
TESEV Başkanı Can Paker, Türkiye'de yolsuzluğun kaynağında, bütün güçlerin devletin elinde bulunmasının yattığını belirterek, çare olarak söz konusu güçlerin dağılması gerektiğini söyledi.
İçişleri Bakanlığı ile imzaladığınız protokolle ilgili bilgi verir misiniz?
Bu bir proje. Bilimsel verilere dayanan bir fikir üretimi düşünüyoruz. Bunun için Dünya Bankası ile anlaşma noktasına geldik. Bir akademik ekip sualleri, saha araştırmasının nasıl yapacağını hazırlıyor ve tartışıyoruz. Bunda İçişleri Bakanlığı'nın da desteğini aldık. Bu destek bilgi ve belgelere ulaşılması açısından çok önemli. Ayrıca Sayın Tantan'ın yozlaşmayla mücadele açısından çok ciddi bir imajı da var. Ayrıca ilk defa devlet ve sivil toplum kuruluşu beraberce bir sorun üzerinde duruyor. İçişleri bütün desteğini verecek. Bu çok büyük bir avantaj. Çünkü yolsuzluk özel sektörde de var ancak büyük ölçüde devletin içinde var. Dolayısıyla devletin böyle bir kapı açması çok önemli.
Neden özellikle "yolsuzluk" konusunu seçtiniz?
TESEV Türkiye'deki değişimi etkileyen, ona destek veren bir kuruluş. Türkiye çok merkezi, devlet ağırlıklı, hiyerarşik bir yapıdan, sivil toplum ağırlıklı, bireye dönük ve çok merkezi olmayan bir dünyaya doğru değişiyor. Bilgi toplumu, küreselleşme gibi olguların etkisiyle böyle bir oynama bütün dünyada başladı. Biz eğer böyle bir değişikliğin, yani merkezi ağırlıklı bir yapıdan sivil toplum ağırlıklı bir topluma geçişin destekleyicisi ve yol açıcısı olmaya çalışıyorsak üzerinde durulması gereken pekçok konu var. Türkiye'nin bölgesel sorunları var, sivil toplumun bir ağ gibi çalışıp siyaseti gözleyen ve denetleyen bir güç olmasına doğru çalışmalarımız var. Bunlardan bir tanesi de yozlaşma. Bu mantık çerçevesi içersinde yozlaşmaya geldik.
Peki sizce, Türkiye'de yoğun bir şekilde yaşanan yolsuzluğun nedenleri nelerdir?
Türkiye bugüne kadar devlet ağırlıklı, hiyerarşik bir yapıda, yani ekonomiyi devlet yönetiyor. Bu nedenle yolsuzluk olmamasının imkanı yok. Yani bu gücü bir yerde odaklarsanız yozlaşma olur. "Güç yozlaşmaya yol açar, büyük güç büyük yozlaşmaya yol açar". Şimdi Türkiye buradan uzaklaşıyor. Gücün dağılması lazım. Devletin, devlet fonksiyonlarının içine girmesi ve orada kalması, güvenlik, adalet, korunma gibi direkt devleti ilgilendiren konularla sınırlı kalması lazım. Diğer gücün toplum içine dağılması gerekiyor. Bu kadar gücün odaklandığı bir yerde yolsuzluk olmaması mümkün değil. Bu, devlet gücünün, özellikle ekonomide ağırlıklı olmasının, doğal bir sonucu.
Sizce yolsuzluk nasıl önlenir?
Herşeyden önce sivil toplum örgütlerinin güç kazanması lazım. Türkiye'de demokrasiyi şöyle anladık yıllardır; 4 veya 5 yılda bir seçim yapılır, ondan sonra siyasiler yönetimi götürürler, onları seçenler de tribüne geçerek, maçı nasıl oynuyorlar, diye seyredeler. Demokrasi bu değil. Demokrasi, süreklilik gösteren bir şey olması lazım. Sürekli denetimler, karşı ağırlıklar olmadığı zaman demokrasi olmaz. Onun için Türkiye'de eksik olan, sivil toplumun bu ağırlığıdır. Sivil toplum örgütleri bütün siyaseti sürekli denetleyen kuruluşlar olması lazım. Bence Türkiye'yi yolsuzluktan kurtarmanın yolları, devletin ekonomiden elini çekmesi ve sivil toplumun güç kazanmasıdır.
Dünyanın birçok ülkesinde yolsuzluğa adı karışan siyasiler ya intihar ediyor ya da hemen görevlerinden ayrılıyor. Her gün bu tür haberler okuyoruz. Ancak Türkiye'de bunun tam tersi bir uygulama var. Bunun nedeni nedir?
Buralarda sivil toplum çok güçlü. Yolsuzluğa karışmış sorumluları bu şaibeyle yaşatmıyorlar. Yani mesela; bir siyasi partiyi gözönüne alalım. Avrupa'da bir siyasi parti milletvekilleri rey verenlerine tek tek sorumludur. Ama bizdeki siyasi parti kanunu nedeniyle, milletvekilleri sadece liderlerine karşı sorumlu. Çünkü liderler tayin ediyor milletvekillerini. Vatandaşlar listelere oy veriyor. Milletvekillerine verilen oylar direkt milletvekiline verilir hale getirlirse, siyasi partiler kanunu merkezi ve hiyerarşik yapısından kurtulursa, o zaman başka bir dünya ortaya çıkar. O zaman partiler de, gerçek bir sivil toplum örgütü haline gelir. Ayrıca diğer sivil toplum örgütleri de denetimini daha artırır.
TESEV'i neden "Yolsuzluk Gözleme Merkezi" haline dönüştürmeyi düşünüyorsunuz?
Bir araştırma yapıp, bunun peşini bırakmak istemiyoruz. TESEV'in yaptığı bilimsel bir çalışma. Bu bilimsel araştırmayı geliştiren, devamını getiren ve bunu kamuoyuna yansıtan, önerilerini kamuoyuyla paylaşan bir baskı unsuru olmasını düşünüyoruz. Baskı unsuru olmasına çalışacağız.
Bir anlamda bu çalışmanız yolsuzlukla mücadele hareketi anlamına geliyor. Bu mücadelede şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Yeni Cumhurbaşkanımız hukukçu. Hukukun temsil edilmesi çok önemlli. Artı sivil toplum örgütleri böyle bir yönlenmeye girerlerse işi yürütenler yani yöneticiler, güç bulamadıkları için mücadele edemeyenler, o gücü bulur hale gelecekler. Biz gidip hiç bir şeyi durduramayız belki ama onu durduracak insanlara güç veririz. Biz Cumhurbaşkanı'na çok güveniyor ve bu konuda etkili olacağını düşünüyoruz. Sayın Tantan da çok angaje oldu bu konuya ve bakanlığı seferber etti.
|