![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bizden olsun da...İstanbul valisi gelecek yıldan itibaren vakıf ve özel yurtların kapatılacağını söylüyor. Yeni Şafak da dahil bazı gazeteler bu kararın yanlışlığını vurguluyorlar. Ben meseleye bir başka açıdan bakmak istiyorum. Yanlışlığı bir tarafa, bana sorarsanız bu karar, Türk eğitiminin temel tercihleriyle bütünüyle uyumlu ve tutarlı bir karar. Bu sebeple sayın valinin tam da kendisinden beklenen bir inisiyatifi göstermiş olduğu söylenebilir. Kendimizi kandırmayalım, bizim eğitim sistemimiz insanımızın gerekli bilgilerle donatılmış, ufku açık, hür düşünceli, üretken, gelişmiş bir kişiliğe sahip olarak yetiştirilmesi esası üzerine planlanmış değil. Tam tersine denetlenmiş ve icazet almış bilgilerle donatılmış, büyüklerine saygılı, eleştirel bir bakışı olmayan, ezik insan yetiştirme hedefi üzerine planlanmış bizim sistemimiz. Belirli bir dönem büyük ölçüde de bu hedef yakalanmış. Bizde öğrenciye ilkokuldan üniversite sonuna kadar nasıl öğreneceği değil, sadece ne öğreneceği öğretilir. Bunun çerçevesini de Milli Eğitim tarafından belirlenen programlar ve bunları uygulamakla görevli öğretmenler belirler. Çocuktan, yeni bilgilere, değişik görüşlere ulaşması değil, kendisine verilen bilgilerin hafızı olması istenir. Bu sebeple de bilgiye nasıl ulaşacağı öğretilmez. Verilen bilgileri ezberleyen, çoktan seçmeli sınavlarda doğruyu, yanlışların da yardımıyla bulan öğrenci, Türk eğitim sisteminin gözünde en başarılı öğrencidir. Dikkat ederseniz bu tam bir cemaat mantığıdır. Cemaat mantığında da gruba mensup gençlerin farklı kitapları okumaları, aykırı düşüncelere sahip olmaları, hele hele büyüklerin düşüncelerine zıt fikirler ileri sürmeleri istenmez. Bu sebeple seçilmiş kitaplar okunur, büyüklerin düşüncelerinin daha iyi anlaşılmasına yarayan zihin egzersizleri yapılır. Bütün bu faaliyetlerde uzun veya orta vadede taraftar kaybetmeye yol açabilecek bir stratejinin izlenmemesi esastır. Bu açıdan bakıldığında eğitim sistemimizin uygulamaları ilk bakışta bize yanlış gelse de sistemin -cemaatin mi demeliydim yoksa- devamlılığı açısından anlamlı hale gelir. Çocukların bilgiyi direkt öğretmen ve kitaptan alma yerine bilgiye ulaşma yollarını öğrenmeleri elbette yanlıştır(!). Bu şekilde, insan Allah muhafaza, "zararlı" bilgileri de öğrenebilirler. Kendi başlarına bilgiye ulaşırlarsa bu alışkanlık yapar, kendilerine güven duymaya, verilen resmi bilgilerin doğruluğundan şüphe etmeye başlarlar. Şüphe etmeye başlarlarsa bunu sisteme güven duymama izler. Bu sebeple de eğitim sistemimizdeki teftişlerin esasını çocuklarımızın bilgili yetişmelerinin kontrol edilmesi oluşturmaz. Çıta yükseltme diye bir hedef hiç yoktur. Bunun yerine kalıplaşmış bilgiler verilir, çocuklar üzerinde sistem dışına çıkmaya yol açacak bir bilgi veya etki söz konusu mu, bu araştırılır. Geçen sene kimi resmi ve özel okullardaki teftişlerde müfettişler sadece bir noktayı araştırdılar. Öğrenciler ya da öğretmenler arasında başları kapalı olanlar var mı? Veya bu okulda resmi ideoloji dışına çıkılmakta mıdır? Bu şu demektir: Çocuklarımız bilgisiz yetişebilirler, ancak başka cemaatin etkisi altında yetişemezler. Bizim cemaat en iyi ve en güçlü cemaattir. İmam Hatip Liseleri'nin kapatılması da aynı mantık gereğiydi. Bu sebeple sayın valinin vakıf ve özel yurtların kapatma kararını ben şahsen kendi içinde tutarlı buluyorum. Bu kararın doğruluğu, hukuka uygunluğu, bu devirde böyle bir mantığın yetiştirdiği insanın ülkeye kazandıracakları, bütün bunlar bahs-ı diğerdir. Bu yurtların önemli bir sosyal ihtiyaca cevap verdiği de önemsizdir; üzerinde durmaya değmez. Bize yetişmiş insan değil, bizden insan lazım.
makifaydin@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|