![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Herşeyin sorumlusu Turgut Özal'dır!..Bir zamanlar, ne olsa Amerika'dan ya da Sovyetler'den bilirdik.. İki arada bir derede kalmak kolay değil.. Türkiye, ekonomik sistemine egemen olan "devletçilik"i Sovyetler'den, siyasi sistemine hakim olan "anti-komünizm"i de Amerika'dan alarak, işi idare etmeye çalıştı.. Ama yetmedi bu.. Ekonomide de, siyasette de krizler devam edince, bazan Sovyetler'e, bazan Amerika'ya sinirlendik.. Sonunda hepimizin kafası karıştı.. O yılların (soğuk savaş yılları) birinde ve Türkiye'de 12 Mart 1971 "pre-modern" askerî müdahalesinin yapıldığı dönemde, solculuğu ile bilinen bir arkadaşım askere gitmişti.. Talimden sonra, sağcılığı ile bilinen bir arkadaşı ile, toprağa oturmuşlar.. Sağcı olan, yakınmaya başlamış.. - Şu kullandığımız ve bize Amerika'nın verdiği M-1 piyade tüfekleri, artık dünyada antika.. Bunun gibi F-4 uçaklarına da, artık Batı dünyasında "uçan tabut" deniliyor.. Sherman tankları da aynı durumda.. Amerika bize, modası geçmiş ve kullanımdan kalkmış silahları kakalıyor.. Bizim solcu arkadaş, heyecanlanmış.. Sağcı arkadaşının da, sonunda sola geçtiği ümidine kapılmış.. Tam bunları düşünürken, sağcı kişi elini yere vurmuş.. - Bütün bunların sebebi komünistler, diye bağırmış.. Bir zamanlar Türkiye'de kafalar böylesine karışıktı.. Sonra herşey değişti.. 1990'larla Sovyet modeli çöküp, "komünizm tehlikesi" ortadan kalkınca, insanlar kime kızacaklarını şaşırır oldular.. Bu arada bereket "Turgut Özal Olayı" yaşanıyordu Türkiye'de.. Rahmetli Özal, "yeniden yapılanma programı" ile, ekonomide devletçiliğe ve siyasette anti-komünizme son verdi.. Ceza Kanunu'nun 141 ve 142'inci maddeleri bile kaldırıldı. Ve herkes, Özal'ı herşeyden sorumlu tutmaya başladı.. Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyorduk.. Buluştuğumuz mekana, yabancı markalı otomobili ile gelmişti.. Şoförü kapıda bekliyordu.. Bankasından aldığı platin kredi kartları, konvertibilite nimetinden yararlandığının da kanıtıydı.. Yazı, hangi tatil kentlerindeki evlerinde geçireceğini programlamaktaydı.. Sağlık kontrolu için gittiği tıp merkezinde, tahlilleri de, muayenesi de, son model cihazlarla yapılmış.. Birden elini masaya vurdu.. - Bütün bunların sebebi Turgut Özal'dı, diye öfkeyle konuştu.. Şaşırmıştım.. - Neyin sebebi Özal'dı? Sıralamaya başladı.. - Bu İslam meselesini Özal başlattı.. Güldüm.. - Türkler 9'uncu yüzyılda Müslüman olmuş.. Arkamızda 600 yıllık bir şeriat düzenine dayalı devlet var.. Nüfusun tamama yakını Müslüman.. İmam hatip okullarının açılması da, Arapça ezan da, partilerin mezheplere ve tarikatlara göre aday paylaşmaları da, Özal'dan çok önce başlamış olaylar.. Bizim arkadaş yine öfkeliydi.. - Olsun.. Herşeyi Özal tırmandırdı.. Ayrıca bu hayali ihracatı da Özal başlattı.. Ben yine güldüm.. Masada Güngör Uras vardı.. O konuştu bu defa.. - İhracatta da, ithalatta da hayali işlemler, ülkede döviz olmadığı zaman gerçekleşir.. Unuttun mu 1980 öncesinin mobilya-sunta davasını?. Çifte ödemeleri.. Özal, Türkiye'nin döviz sorununu çözdüğü için, hayali ihracat yok artık.. İhracata, ekstra prim verilmiyor.. Olsa olsa, vergi kaçakçılığı veya gümrük yolsuzluğu var.. Bunlar da, ne Özal'la başladı, ne Özal'la bitecek.. Bizim arkadaş tatmin olmamıştı.. - Ben yine de çok kızıyorum.. Vatandaş çok zor durumda, dedi. Cevapladım.. - Özal 1993'te öldü.. Belki duymadın ama, 1993'ten beri ülkeyi başkaları yönetiyor.. Gülüştük.. Birbirimizi sevdiğimiz için, şakalaştık.. Bazan arkadaşlıklar, akupunktur tedavisine benzer.. Birbirine iğne batırdıkça, sevgi gösterdiğini sanan arkadaşlar vardır ya.. Ama yine farkettim meseleyi.. Türkler, tarihle bugünü karşılaştırıp, gerçekleri aramaya çalışmak yerine, birilerine kızmayı daha kolay buluyor.. Topkapı'daki Şah İsmail'in tahtını veya Kasr-ı Şirin Antlaşması'nı hiç düşünmeden, sadece bugünkü İran'a bakmayı tercih ediyorlar mesela.. Bu bir çeşit toplumsal psiko-terapi.. Şimdi Özal, herşeyin sorumluluğunun hedefi olarak, yine topluma hizmet ediyor. ŞAKA
İtalya Fatihi!.
Bazılarına göre, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u almakla ayıp etmiş ya.. Aman şu Fatih Terim de, aynı hataya düşmesin.. İtalya'yı fethetmeye kalkmasın.. Biz de dikkat edelim.. "İtalya Fatihi" gibi başlıklar atmayalım.. Sadece Türkiye'ye geri dönerken "Kurtuluş Günü"nü kutlayalım.. AKLANMIŞ
Mesut Yılmaz bembeyaz!.
Bravo!. Mesut Yılmaz, TÜRKBANK özelleştirmesi dosyasından da aklanmış.. Meclis Komisyonu'nda, bu aklanmayı sağlayan DSP'li, ANAP'lı ve iki MHP'li milletvekiline de bravo!. Meğer bütün o olaylar, gerçek değil bir rüyaymış.. O izlediğimiz ve dinlediğimiz kasetler, Yeşilçam yapımı senaryolarmış meğer.. Sağlık olsun.. Keşke Mesut Yılmaz, cumhurbaşkanlığına adaylığını koyup, DSP'nin, MHP'nin ve ANAP'ın oyları ile Çankaya'ya da çıksaymış.. Neyse.. Hayırlısı.. Konuyla pek ilgisi yok.. Bir hikaye geldi aklımıza.. Sovyet imparatorluğunun varolduğu dönemde ve Sovyet rejimine bağlı ülkelerin ortak pazarı olan COMECON'un hayatta bulunduğu yıllarda, Çekoslovakya hükümeti, bir "Deniz Ticaret Bakanlığı" kurmuş.. COMECON sekretaryası hemen itiraz edip, Çekler'i uyarmış.. - Çekoslovakya'da deniz yok.. Siz nasıl Deniz Ticaret Bakanlığı kurarsınız.. Çekoslovak Dışişleri, bu uyarıyı ertesi gün cevaplamış.. - Bulgaristan'da da Kültür Bakanlığı var.. Sovyetler'de de Adalet Bakanlığı var.. Biz de diyoruz ki şimdi.. - Meclis'te yasama, Meclis komisyonlarında da adalet var!..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|