![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bu ne biçim aklanma?Mesut Yılmaz, Soruşturma Komisyonları'nda peşpeşe "aklanıyor" Kurtköy, POAŞ, Türkbank, İzmit Körfez geçişi... vs. İktidar partileri, müstakbel hükûmet üyesi Mesut Yılmaz'ın yargılanmasına mahal olmadığı kararına varırken, muhalefet milletvekilleri her defasında olumsuz oy kullandı. Bu işe bir çare bulmak gerekir. Yüce Divan'a gönderilmeyen Mesut Yılmaz şaibeden kurtuldu mu? Hayır. Aklandı mı? Hayır. Soruşturma ve siyaset
Meclis'in denetim yollarından biri olan soruşturma faaliyetini, siyasetin yönlendirdiği ortada. Aksi takdirde, iktidar, blok halinde Yılmaz'ın suçsuz olduğu kararını verirken, muhalefet partilerinin üyeleri birarada ters istikamette oy kullanmazdı. Bu işe bir çare bulmak gerekir. Yüce Divan'a gönderilmeyen Mesut Yılmaz şaibeden kurtuldu mu? Hayır. Aklandı mı? Hayır. Geçmişte de böyle karşılıklı sözde "aklanmaları"(!) görmedik mi? Refahyol döneminde, Refah Partisi, DYP Genel Başkanı hakkında önergeyi veren parti olmasına rağmen, komisyonda önergenin reddi doğrultusunda karar aldı. Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller uzlaşarak malvarlığı dosyalarının rafa kaldırdılar. Kurtköy Komisyonu, geçtiğimiz dönem, Yılmaz'ın sorumlu olduğu kanaatine varmıştı. Bu dönem siyasi dengeler değişince, farklı bir netice ortaya çıktı. Lehte veyahut aleyhte... Sonuçta, siyaseten güçlü olan taraf kazanıyor. Çiller iddiaları doğru bir mantıkla cevaplandırmıştı: "Siyaseten aklandığımı söylüyorsunuz. Ama beni suçlayan parmaklar da siyasi mülâhazalarla havaya kalkmıştı." Çakıcı'nın beyanı
Ben şahsen, özellikle Türkbank'ta ve Kurtköy'de Mesut Yılmaz'ın en azından görevini kötüye kullandığını düşünüyorum. Ama, Yılmaz iktidar kanadı içinde yer aldığı için, vicdanlar susuyor, istikrar ön plana çıkıyor. 14. 4. 2000 tarihinde, Türkbank Komisyonu, Alaaddin Çakıcı'nın ifadesine başvurdu. Çakıcı, Yılmaz ile ilişkisini şu şekilde ortaya koydu: "Refahyol Hükûmeti'nin yıkılması için Mesut Yılmaz ile Eyüp Aşık'a yardımcı oldum. İşbirliği yaptım. Bu durum, kasetlerde de ortaya çıkmaktadır. Mehmet Eymür tarafından öldürülmek istendim. Bunu kurgulayan Mesut Yılmaz'dır. Şu anda, geçmişte Yılmaz ile işbirliği yaptığımdan dolayı pişmanım. Bir konuşmamda, Eyüp Aşık bana, Mesut Yılmaz'ın babaannesinin Ermeni olduğunu söylemişti. Bu ifadesini Aşık red'ederse, ses kaydıyla açıklayabilirim. Meclis'te ikimiz Kur'an'a el basarız. Ben buna hazırım... Bu ihale sırasında Yılmaz duyduğuma göre Ahmet Zorlu ekibine destek vermiş." Evcil'in ifadesi
Gene aynı komisyon adına, Erol Evcil'in de ifadesine başvuruldu. Evcil şunları söyledi: "...Ben Eyüp Aşık'ı tanımam. Çakıcı'yı tanırım. Çakıcı, bana 'Eyüp Aşık seninle banka konusunda görüşecek' dedi. Ben de kabul ettim. Kendisiyle İstanbul Plaza otelde görüştüm. O akşam, Alaaddin Çakıcı yine telefonla aradı, bana Refahyol Hükûmeti'ni yıkmak için 'Yalı Çetesini' yıkmak için Eyüp abiyle anlaştığını söyledi. 'Mesut Yılmaz'la bu konuda telefonla konuştum, anlaştım' dedi. 'Ben onlara söz verdim, sonuna kadar gideceğim' dedi... Ayrıca bu konuşmalar dışında, bir de yumruk olayında, Mesut Yılmaz ile görüştüm; Yılmaz bana 'Alaaddin Çakıcı ile konuş, yumruğu atam kim öğrensin ve hesap sorsun' dedi. Aradan, 1 yıl geçti. Alaaddin, Flash TV'de bir konuşma yapacağını haber verdi bana. Ben lüzum yok deyince 'Ne pahasına olursa olsun, Eyüp abiye ve Mesut Yılmaz'a söz verdim, bu konuşmayı yapacağım' diye ısrar etti. Gene aradan 1 yıl geçti. 1998 yılında Türkbank ihalesi yapıldı. Bursa'da, bankayı Ahmet Zorlu Grubu alacak diye söylentiler vardı. Ben ihale ile ilgilenmedim." Somut vakalar
Bu iddialar somut vakalarla destekleniyor. Bir kere, Alaaddin Çakıcı, Tansu Çiller ve eşi Özer Çiller'i hedef alan o fevkalâde çirkin Flash-TV konuşmasını gerçekten yaptı. Bununla ilgili, Çakıcı ve Aşık arasında geçen telefon konuşmalarının kasetleri mevcut. Gene aynı kasetlerden, Çakıcı'nın Yılmaz'a yardım ettiği için pişman olduğu anlaşılıyor. Çünkü Eymür'ün Amerika'ya kendisini öldürmek kastıyla gönderildiğini düşünüyor. Aşık, Çakıcı'ya "Seni öldürtmek isteyen adam (yani Yılmaz), kaç diye haber verir mi?" sorusunu yöneltiyor ve Yılmaz'ı savunuyor. Yılmaz'a Çakıcı'dan gelen yardımın, sadece Flash-TV açıklamalarıyla sınırlı kalmadığı, Budapeşte'deki yumruk olayı ile de irtibatlı olduğu anlaşılıyor. O yumruğun sırrı hâlâ çözülemedi. Yılmaz neden olayı kamuoyundan gizledi? Sonra da yumruğu atan Veysel Özerdem'i af etti. Acaba bu konuda Çakıcı'ya söz mü vermişti? Türkbank ihalesinin yapılacağı günün arefesinde, geceyarısı işadamı Kamuran Çörtük'ü konuta davet edip, Çakıcı ile Korkmaz Yiğit'in ilişkilerini tahkik eden ve Zorlu grubunun vereceği fiyatı Çörtük'e açıklayan kim? Mesut Yılmaz, Çörtük'e "Zorlu'nun fiyatı 500 milyon dolar, haberiniz olsun" demedi mi? Dediyse, bu, kurallara uygun bir davranış mı? Türkbank, Korkmaz Yiğit'le yürütülen yeni bir medya patronu ortaya çıkarma projesinin bir parçası mıydı? Güneş Taner, Mehmet Emin Karamehmet nezdinde Korkmaz Yiğit'in kredi işlerini neden takip etti? Anasol-D Hükûmeti, Türkbank yolsuzluğu yüzünden düştü. Böyle önemli bir olayın üzerine sünger çekmek olur mu? Kurtköy Havaalanı
Gelelim Kurtköy Havaalanı konusuna. Demiryolları, Limanlar, Havameydanları İnşaat Genel Müdürlüğü'nun (DLHİ) Kurtköy havaalanı inşaatı için ön keşif bedeli 1997 fiyatlarıyla 7.5 trilyon liraydı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı İcra Komitesi (Başbakan vekili Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turan Tayan ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı), bu havaalanının inşaatı için DLHİ ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın (SSM) bir protokol imzalanmasını ve SSM'nin ihaleye çıkmasını kararlaştırmıştı. Refahyol Hükûmeti, malum şartlarda devrildikten sonra SSM'nin yeni İcra Komitesi, (Başbakan Mesut Yılmaz, Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı) 10 Kasım 1997'de toplanarak, işin, -gecikme sebebiyle- DLHİ'den alınıp Nato Enf'e verilmesini kararlaştırdı. Nato Enf'in 1997 yılı fiyatlarıyla keşif bedeli 18 trilyon lira oldu. Ayrıca bir trilyon civarında bir parayı da proje çalışması ve kontrol hizmetleri için ödedi. Havaalanının tamamı, -fiyat farkları, metraj artışları ve ilâve işler yüzünden- 31 Aralık 1999 sonu itibariyle 42 trilyon liraya çıktı. Kurtköy komisyonu üyelerinin tümü; 1- Gecikmenin DLHİ'den kaynaklanmadığını. 2- Havameydanının sivil bir alan olduğu ve Nato Enf'e verilmesi mecburiyeti bulunmadığını. 3- Nato Enf'in DLHİ'den en az 3 misli daha pahalıya inşaatı yaptıracağının önceden bilindiğini. Kabul ediyor. Dolayısıyla, Yılmaz'ın Sezgin'in ve Karadayı'nın, hiçbir makûl ve inandırıcı gerekçeye dayanmadan, İcra Komitesi kararını değiştirdiği, havameydanının böylece daha pahalıya mal olduğu gerçeği, komisyon çoğunluğu tarafından benimseniyor. Ama buna rağmen, "Anap lideri görevini ihmal etmemiştir" şeklinde bir karar alınıyor. Adalet bunun neresinde?
nilicak@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|