YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Elveda Reşitpaşa

Reşitpaşa Boğaz sırtlarında bir semt. Emirgan'a varmadan Boyacıköy'ün hemen üzerinde. Osmanlı'dan kalma ahşap köşkler, bahçe içinde küçük evler, denize doğru inen dik sokaklar, fıstık çamları, ıhlamurlar, çınarlar, mor salkımlı akasyalar.

Gözlerden ırak sessiz, sakin bir semt.

Kanal 7 televizyonunun dağınık binaları bu semtte idi. Altı yıl boyunca çalıştığımız üç katlı ahşap bina dahil. Bilmem bu binayı unutabilecek miyim? Bende mekân duygusu çok güçlü seyrediyor.

Jan Brindizi ile Gülören Balçı'nın o küçük odasını, oda penceresinden dört mevsimde ayrı ayrı güzellikler sergileyip duran o hurma ağacını nasıl unutabilirim?

Bazıları uzaktan bakınca portakala benzetir hani. Hani yaprakları dökülüp çıplak dal ve turuncu meyveleri ile kalınca bir masal kahramanını andıran o inanılmaz şey. İlkbahardan güze doğru yeşilin hemen her tonunu parlatıp duran yapraklar, dallar arasında cıvıldayan sakalar, isketeler.

Sade bu ağacı anlatsam bu yazı biter.

Oysa hatıralardan bahsetmeliyim, heyecanlardan, geçip gitmiş günlerden.

Bir macera gibi başlamıştı Kanal 7.

Bir avuç genç coşkun akan ırmağa bırakmıştı kendini. Medya ormanının kıyıcığında filizlenen bir fidan gibiydi.

Kaç beyin, kaç gönül, kaç gece, kaç ay ve yıl kimler ve kimler emek verdi bu fidana. Eh işte serpilip büyüdü, birkaç binaya sığmaz oldu ve sonunda Eyüp Sultan'a taşınma geldi çattı.

Göç, bende hep o eski yolculukları uyandırıyor. Giden dumanlı trenlerin ardısıra sallanan beyaz mendilleri.

Bilmem ki artık gidenlerin arkasından sallanan mendiller kaldı mı?

Gözyaşı kaldı mı? Hasret ve gurbet, ayrılık ve yürek burkuntusu hâlâ duruyor mu?

Bu sebeple şu taşınma işi bitsin, öyle gideyim yeni mekâna diyordum.

Bir zaman bekledim ve sonra yola çıktım.

Hani ne derler "ayaklarım yine beni oraya sürükledi." Hiç farkında olmaksızın Kanal 7 diyerek yine Reşitpaşa'ya gidivermişim.

Baktım stüdyonun önünden son göç arabası kalkmak üzere.

Sevgili Hasan Kubilay "Mustafa abi, buraya mı geldin?" diye karşıladı beni. O zaman ayılmışım.

Hülya bitti.

Son bir kez o ahşap binaya çıkayım dedim. Yine merdivenler gıcırdasın.

Terkedilmiş bir yuva kadar insana ne dokunabilir?

Eski mecmualar, yerlerde kablo artıkları, kırış fişler, prizler. Birkaç boş kaset kutusu, yerinden edilmiş bir takvim, açık pencerelerden fısıltıyla giren rüzgâr.

Sanki az sonra Özkul Eren'in pipolu hayaleti sofalarda gezinecek; Mustafa Çelik mahzun gülümsemesi ile "Merhaba abi" diyecek.

Evet, işte bir devri kapadık; ömrümüzün bir dönemini.

Bütün bu içlenmeler niçin peki?

Ömür dediğimiz bir ağacın gölgesinde bir süre dinlenmek değil mi?

Fânilik budur işte. Geldik, gidiyoruz.

Elveda Reşitpaşa...


11 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...