| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Yılmaz'ın tebessümü ile somurtmasının siyasal anlamıSEKA'den sonra GSM ihalesini araştıran komisyon tarafından da Yüce Divan'a gitmesine "gerek görülen" Mesut Yılmaz, nasıl bir cenderenin içinde olduğunun herhalde farkındadır. Başlangıçta hükümet içinde olmanın kendisi için bir güvenlik anlamı taşıdığını zannediyordu, son olarak geçen hafta içinde MHP ile yaptıığı gayrıresmi temasların buzları erittiğini... Siyasette, siyasetle ilgili kararlara en az müdahale eden unsurun meşru siyaset olduğunu en iyi bilen kişilerden birisi olarak; ard arda yaşadığı seçim yenilgileri ve başarısız başbakanlık deneyimlerine rağmen, kendisine güç aktaran siyaset dışı unsurları da çok iyi tanıyor olmalıdır. Aklanmak 'aklanmak' mıdır?
Yılmaz'ın içinde bulunduğu durumun ciddi bir tarife ihtiyacı var. FP Genel Başkanı Recai Kutan bu durumu "MHP bir oyunun içindedir" diyerek tarif ediyor. Doğru ama, yetersiz... MHP'nin bir oyunun içinde olduğu belli ama bu oyun kendi oyunu değildir. Kutan ardından, "Karakolda doğru sözler mahkemede şaşar misali; komisyonda böyle karar verirler, ancak Meclis'e gelince yüzde 100 aklayacaklardır" diyor. O da büyük ihtimalle doğru ama yetersiz... Doğrusu, Türkiye'nin bir başbakanını SEKA ve GSM gibi uluslararası piyasaları ve küresel ekonomi olgusunu yakından ilgilendiren iki konuda Yüce Divan'da yargılaması zaten düşünülemez. Tartışma, Yılmaz'ın bunu hak edip etmediği değildir; bu, ülkenin dahil edilmek istendiği politik eksen ve yöneldiği ekonomik vizyon ile çelişmektedir. Ancak Yılmaz, Genel Kurul'daki oylama sonucunda Yüce Divan'a gitmekten kurtulmuş olmakla birlikte gerçekte "aklanmış" olamayacaktır. Üzerinde hukiki geçerliliği olmasa bile siyasi tesiri olan bir şaibenin izleri kalacaktır. Şu halde, Meclis tarafından aklanacak olsa bile Yılmaz kariyerine, son seçimlerde partisini yüzde 13 oy oranına kadar düşürmüş ve başarısız bir lider olmak yetmiyormuş gibi Yüce Divan kapısından gidip gidip dönen bir politikacı olarak devam etmek zorundadır. Meclis, Yılmaz'ın SEKA ve GSM ihaleleri yanısıra suçsuz bulunduğu diğer komisyonlardaki yolsuzluk veya görevi kötüye kullanma iddialarını da yeniden görüşecek. "Yılmaz ismi" Kurtköy, POAŞ, İzmit Körfez Geçişi, Çete ve özellikle de Türkbank yolsuzluğundan dolayı Meclis'te bitip tükenmeyen uzun maratonlarda defalarca mıncıklanacaktır. Marjinal politik fayda
İşte bu yüzden, MHP'nin bir oyun içinde olması gerçeği de Yılmaz'ın Meclis'te aklanacak olması ihtimali de yetersiz izahlardır. Yılmaz'ın, "Aramızdaki buzlar eridi. Yeni buzlanmaları önlemek lazım" derken yüzündeki keyifli ifade ile dünkü buruşuk keyifsiz surat arasındaki fark, "siyaset dışı unsurlar"ın yarattığı marjinal politik kudretin jest-mimik cinsinden ifadesidir. Kefenin diğer yanında da durum farklı değildir. Dün, Çiller'in hakkındaki kesinleşmiş lehteki mahkeme kararına ve zaten bir başbakan olarak örtülü ödeneği dilediği gibi kullanma hakkına rağmen Yüce Divan'lık bulunması da aynı babtandır. Muhtemel bir kaosta, parsayı Fazilet'in toplamasına engel olacak jandarma gücü MHP diri tutulup "Mesut ile Tansu"nun icabına bakılmak isteniyor. MHP bu oyunun sadece kendi varlığını güçlü tutma ve dolayısıyla da akreditasyona bir referans daha ekleyebilme kısmıyla ilgileniyor. "Merkez sağın birleşmesi" tantanasından kurtulduk şimdi "iki merkez sağ liderin tasfiye planı"nı izliyoruz. İkisi arasındaki fark MHP'nin siyasal varlığıdır.
mkaraalioglu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|