| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Denizli'nin ipiHoligan tabiatı her yanı sarmaya başladı. Milli takımın İtalya önünde aldığı mağlubiyetin baş sorumlusu gösterilen Denizli'nin ipini çekmek için yarışanlar var. Ne bu acele, ne bu ifrat, ne bu tefrit. Daha düne kadar Denizli'yi yere göğe koyamayanlar; bu mağlubiyetin dumanı dağılmadan yerin dibine batırmak için ter ter tepiniyor. Mesele belki de o bizim artık çığırdan çıkmış psikolojimize bağlanacak. Öyle ya, Fatih Terim'in Galatasaray'ı UEFA Kupası'nı aldı, bundan böyle her girdiğimiz savaştan zaferle çıkacağız. Yıllardan beri "Avrupa, Avrupa duy sesimizi" dedik; eh Avrupa duyacağı kadar duydu, dersini aldı, bundan böyle bizi nerede görse hazırola geçecek. Var mı böyle bir şey... Denizli'nin kurduğu kadro, ilk onbir, bilhassa Abdullah, Sergen ve Rüştü odağında eleştiriliyor. Bu eleştiride doğruluk payı çok. Ama unutmayın, daha önceki kadrolar da eleştirilmişti ve Denizli o zaman çıkıp "Ben ne yaptığımı biliyorum" diyerek takımı bu noktaya kadar taşıdı. Şimdi de biliyor elbet. Bu ucuz eleştiri meselâ şöyle bir şey olsaydı: "Sergen'in o direği yalayıp geçen şutu gol olsaydı" o zaman balon gibi sönecek, herkesler Sergen'in klasından bahsedecek, onu sanal âlemde Avrupa takımlarına transfer edeceklerdi. Nitekim milli takımda Sergen'in böylesi golleri de vardır. Serinkanlı düşünce şudur: Sergen o golü atsa bile ağır kaldığı, bu yükü çekemeyeceği ortada. Abdullah dahi öyle. Rüştü'nün de maç eksikliği -üç aydır nerdeyse oynamıyordu- çok çok belli oluyor. Denizli'nin ikinci yarıda aksayanları çıkarıp, yerlerine başka elemanlar almadığı, bunda çok geç kaldığı da bir başka tenkit konusu. Bu da doğrudur. Ancak bütün bunlar tek maç sonunda takımı ve hocayı protesto etmeye, yuhalamaya yeter mi? Denizli ise "Bizi iki düdük yaktı" dedi. Biri penaltı ki, haksız olduğunu söyleyenler daha çok. Öteki de verilmeyen penaltımız. Hakem hatalarını ileri sürmek İtalya maçı için gerçekçi değil. İtalya'nın âhım-şahım bir futbol oynamadığı görülüyor; buna rağmen on-onbeş pozisyon buldular. Milli takımın performansı ise düşük. Bakalım önümüzdeki maçlar neyi gösterecek? Şimdi F.Bahçe'yi bir düşünce almıştır. Denizli Milli Takım'ın başında seferden zaferle dönen bir kumandan gibi geri gelirse baştacı olacak; yok eğer bozgunun müsebbibi olarak başı önünde dönerse yandı gülüm keten helva. Fenerbahçe'nin Denizli'yi takımın başına böylesi bir dönemde getirmesi nasıl büyük bir risk aldığını gösteriyor.
mkutlu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|