Benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur

Yaz rehavetinin ekranların tamamına hakim olmaya başladığı şu günlerde çekimleri biten ve tatil arası veren dizi filmler tekrar yayınlarıyla tv'de boy göstermeye devam ediyor. Bunun yanısıra geçtiğimiz dönemde yayınlanan yabancı filmlerin de şimdilerde neredeyse ayda iki kez yayınlandığı gözönüne alınırsa, tv kanallarının kendilerine bir çeki düzen vermeleri ve ekran başındaki izleyiciye nitelikli yapımlar sunmaları gerekliliği de kaçınılmaz şekilde ortaya çıkıyor.

Bilindiği gibi tv izleyicisi artık tek kanallı dönemlerde sokakları boşaltan, randevuları değiştiren yabancı pembe diziler (Dallas, Flamingo Yolu, Aşk Gemisi, Tatlı Sert) yerine, yerli yapımları tercih ediyor, çünkü özel girişimciliğin etkisiyle pek- çok seyre değer dizi çekildi son zamanlarda. Özellikle geçtiğimiz sezon artış gösteren bu yerli dizileri izleyici ise bağrına bastı. Deli Yürek, Yılan Hikayesi, Babaevi bunlardan sadece birkaçı. Ancak işin tadını kaçırmamak gerekiyor kanımca.

Sözü Yılan Hikayesi'ne getirmek istiyorum. Geçtiğimiz sezon "yoğun istek üzerine" söylemiyle haftada iki kez gösterilen dizi, yaz dönemi boyunca tekrar bölümleriyle ekrana getirilecek. Kanal D yöneticileri bütün kareleri ezberlettirmeden diziyi ekrandan çekmeyi düşünmüyorlar herhalde. Rehavetin bir kenara bırakılması ve yeni, yerli, yabancı yapımlarla ekranın buluşturulmasının vakti gelmedi mi daha? Ne dersiniz?

Osmanlı'nın kuruluşunun 700. yılı kutlamalarına en fazla ilgiyi TRT gösterdi. Osmanlı'nın devlet yapısından Harem geleneklerine, saray sofralarından, İstanbul tarihine kadar bir dizi belgesel çeken TRT'de bugünlerde yine 700. yıl kutlamaları kapsamında Osmanlı Devleti'nin Doğuşu adlı belgesel yayınlanıyor. Neşe Sarısoy ve Zafer Karatay'ın yapım-yönetiminde çekilen belgesel, bir tarihin doğuşunu 9 bölüm halinde hikaye ediyor. TRT 2'de Cuma günleri ekrana gelen belgesel, Osmanlı'yı anlamak ve tanımak adına seyre değer...