|
Burun durumu
Şimdi önümüzdeki iki maçı kullanarak "burnumuzu silme" şansımızı kullanma zamanıdır.
"Bu adam ne diyor" şeklindeki bakışlarınızı görür gibiyim ama lafı dolandırmadan gerçeğe ulaşılmıyor.
Şimdi bakın...
Bu çılgınlık Finlandiya'da başladı. Orada sahaya çıkan kadroyu gören herkes saçını başını yolmuş, ancak skor bize gülünce, yanlıştan başarı çıkmıştı. Oradaki "ucube kadronun acayip dizilişi" bir kumardı ve zar bize gelmişti. Ama bu deneme finallerde üstelik İtalya karşısında olmazdı.
Olamazdı...
Olmamalıydı...
İtalya maçında o yanlış kadro ve kötü oyunla, son 30 dakikaya kafa kafaya girilen bir oyun öngörmüştü Mustafa Denizli.
En azından "sanal maç" öyleydi...
Plana göre, son yarım saatte risk, blöf, sürrolans ne varsa oyuna sürülecek, belki 4 forvete çıkılacak, belki 2 defansa düşülecek ve maça "ya hep, ya hiç" sistemiyle yükleme yapılacaktı.
Sorun burada başladı ve "sanal maç" oldu "banal maç" .
Golü yedik ve maalesef takım değil Mustafa Denizli dağıldı.
Çünkü; Okan beraberlik golünü attığında dakika 61 idi ve sanal maçtaki gibi son yarım saate kafa kafaya girmiştik işte. Denizli burada dengesini kaybetti ve en az 1 yıl daha birlikte çalışacağı Abdullah'ı kazanmak için Avrupa'daki şansımızı feda etti.
Eğer öyle değilse, yeni gözlükleri uzağı iyi seçemiyor ve sahanın uzak tarafında olan biteni iyi göremiyor demektir.
Bir başka sorun ise, futbolcuların çoğunun en azından 10 gün sonra işlerinin biteceği ve yollarının ayrılacağı hocalarıyla olan bağlarıdır. Denizli-Fenerbahçe inadının nisan ve mayısı kapsaması önemli bir nedendir.
Fatih Terim 1996'da İngiltere'ye giderken, G.Saray ile anlaşmış, ancak finaller bitene kadar Florya'ya bir kez bile gitmemiş ve takım adına bir telefon bile etmemiştir.
Mustafa Denizli bunu yapamadı.
Bir başka sorun da şu:
Türkiye İtalya oynuyor.
2-1 yeniliyoruz, kulübede Mustafa Denizli var. Fatih Terim maçta bile yok.
Erman Toroğlu ise, yine de Terim'i eleştiriyor.
Mustafa Denizli'nin yapamadığı çok şeye karşılık yaptığı "kesicileri" çoğunluğa, iyi yere çıkanları kulübeye almasıydı.
Yaptığı, Galatasaray'ın başarısını Türk futbolunun başarısı gibi göstermek istemesi ve UEFA Şampiyonu'nu "azınlıkta" bırakıp maç kazanmak istemesi.
Yaptığı "Görünen köye klavuz aramak"...
Bu nedenle İsveç maçında kirlenen burnumuzu silmemiz gerekiyor.
Haydi Denizli, kirlenen burnumuzu ancak sen silersin.
14 HAZİRAN 2000
|