YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Hortumlama lafı aslında yasallığın bir ifadesidir...

Rahmi Koç, Meclis Başkanı'na Sabancı ile yaptıkları ziyaretten çıkarken konuşmuş:

"Bu hortumlama lafını sevmiyorum" demiş...

Rahatsızlığını belirtmiş yani... Neden acaba?

Oysa bu hortumlama lafı bir ekonomik faaliyeti ifade ediyor!..

Bir finans hareketini anlatıyor. Devlete ya da kamu kuruluşlarına ait fonların, devleti yönetenlerin yönetim ve gözetiminde, bu yönetim takımının akrabalarına ya da eş dostuna aktarılması anlamına gelen ve ekonomik bir deyim olarak yerleşmeye başlayan bir laf...

Yanılmıyorsam Ceza Kanunu hırsızlığı, yaklaşık, 'Bir kimseye ait para ya da malın, onun rızası ve haberi olmadan çalınması' şeklinde tanımlıyor.

Burada öyle bir durum yok... Söz konusu paralar, o paraların emanet edildiği kimselerin rızasıyla, izniyle ve oluruyla eşe, dosta, akrabalara aktarılıyor. İzin veren belli, alan belli, yapılan iş belli... Herşey belli yani... Herkesin karşılıklı rızası var bu işte...

Ah pardon, halka sorulmuyor tabii. Ama halkın da böyle her para hareketini takip etmesi diye bir usûl de bulunmuyor.

Yeğen Demirel'in banka sahibi olmasında da, bu bankasına kamu bankalarından ve devlet kurumlarından mevduat yatırılmasında da aslında bir usûlsüzlük yok.

Sistem, mevzuat buna müsaade ediyor.

Sonra, bu bankaların verdiği kredilerin geri dönmemeleri durumunda da bu insanların bir kusuru olmayabilir.

Zaten sistem bunu da hesaba katarak, bankaların mevduatlarını devlet tarafından garanti altına almış bulunuyor.

Yani, ekenomik hayata bir güvence veriliyor ve deniyor ki, ' Bir banka şu ya da bu nedenle batarsa, vatandaşın mevduatı Hazine'nin garantisi altındadır.'

Çok güzel...Şimdi, banka sahibinin bankasının battığını düşünün...

Neyse ki uzak görüşlü devlet, bunu gözönüne almış ve mevzuatını da ona göre düzenlemiş.

Sistem tıkır tıkır çalışıyor aslında...

Ne olması ihtimali varsa mevzuat ona göre değiştirilmiş. Uygulama ona göre yönlendirilmiş. Yapılması gereken şey sadece işlemleri başlatmaktan ibaret ...

Burada tabii şu can alıcı soru sorulabilir.

Peki mevzuat, bankacı olmasa da, banka alacak parası ve kredisi bulunmasa da, mesela bir gazete sahibinin ve onun tavla arkadaşı bir gazete genel yönetmeninin banka sahibi olmasını engelliyor mu?

Hayır... Engellemiyor ki, bu insanlar bir kamyon bobin kağıt alır gibi banka alıyorlar.

Üstelik de bu bankaya, bir kamyon bobin kağıt parası bile ödemiyorlar...

Bu bankanın alınması kararı altında bakanların, müsteşarların, genel müdürlerin, belki de ne bileyim, Bakanlar Kurulu'nun imzaları bulunuyor.

Canım, bunların hepsi birden yasaları çiğneyecek değiller ya?

Dolayısıyla bu işe 'hortumlama 'denilemez...

Koç'un alınganlığı boşunadır...

Sonra, mesele sadece para transferi değil ki!..

Devlet, ihtiyacı olan girişimci vatandaşlarına başka olanaklarını da sunabilir...

Kıyılarda koylar, körfezler, turistik köyler yapabilmeleri için sahiller, ormanlar, adalar, yaylalar tahsis edebilir...

Sanayinin gelişmesi ve istihdama katkı sağlanabilmesi için deniz kenarındaki SEKA arazileri bedava verilebilir...

Yine, eğitime destek amacıyla orman arazileri vakıf üniversitesi yapımı için bedavaya tahsis edilebilir ve bu ormanların bina yapımını engellememesi için kesilmesine dahi razı olunabilir.

Devlet bütün bunları yapabilmek için gerekli yasal donanıma sahiptir...

Türkiye'de herşey kitabına uygun yapılır...

Şimdi kim kalkıp da, söz gelimi, Koç'a bedava verilen SEKA arazisi için ' hortumlama' deyimini kullanabilir. Koskaca Bakanlar Kurulu kararı var bu konuda...

Tabii, Türkiye'deki en büyük tabulardan biri olan Koç'u eleştirmek değil amacım... Biliyoruz ki bu memlekette, MGK bile eleştirilebilir, Cumhuriyet ve hatta Atatürk bile eleştirilebilir ama, Koç eleştirilemez...

Neyse ki, hemen hemen bütün gazetelerin, TV'lerin yazılmamış anayasalarının, 'değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek' bir maddesi olan bu hüküm, bizim gazetede uygulanmıyor...

Ama yine de amacım Koç'u eleştirmek değil.

Bu 'hortumlamak' lafından alınmamasını önerecektim kendisine...

Bakmayın siz bazı sahte bankacıların tutuklanmalarına... O işlerde mutlaka çekememezlik falan vardır, siyasi nedenler vardır... Bakın Dinç Bilgin, Zafer Mutlu gibi gazeteci-bankacıları tutukluyorlar mı?

Mevzuat aynı mevzuat. Bürokrasi ayni bürokrasi, uygulama ayni uygulama, devlet aynı devlet...

Yapılanlar yasaldır... Mevzuatın boşluğunu bulup adam tutukluyorlar o kadar...

Hortumlama da, yasal bir zenginlik aktarımı işlemidir...

Nitekim hükümet, bunu garantiye almak için kendi içinde bir komisyon kurmadı mı?

Ve kabinenin en dürüst bakanı bu komisyonun başına getirilmedi mi?

Bu gerçek ayrıca, af yasasına konulacak bir madde ile de pekiştirilmek istenmiyor mu?

Koç'un bu laftan neden alındığını bu nedenlerle anlayabilmiş değilim...


23 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...