![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Post-modern darbenin post-modern türedileri!Cumhurbaşkanı Sezer'in gündeme getirdiği "yolsuzluğun türedi zenginleri" kavramını, biraz daha derinine ele almak galiba gerekiyor.. 1940'lı yıllarda Turan Aziz Beler'in "Türedi Ailesi" romanı, o dönemde çok konuşulmuş ve dava konusu bile olmuştu.. "Türedi Ailesi" romanındaki sonradan-görme zengin tiplemesinin kendilerini işaret ettiği iddiasıyla, bir aile, yazar Beler'e dava bile açmıştı.. Sezer'in gündeme getirdiği "yolsuzluğun türedi zenginleri" kavramında, üç öğe var.. 1- Yolsuzluk 2- Türedilik 3- Zenginlik "Yolsuzluk" olgusunun, insanları hangi yollara ittiğini hergün görüyoruz.. Örneğin, siz bir bankanın yönetim kurulu üyesi oluyorsunuz.. Yemin edip, yasalara ve ahlak kurallarına uymayı kabulleniyorsunuz.. Hangi vücut salgısı veya hangi dürtü, sizi bankayı boşaltmaya itebilir? Biraz okuma-yazmanız varsa, Bankalar Kanunu'na uymamanın, ne tür cezai sorumluluklar getireceğini bilirsiniz. Nasıl "azgın bir iştiha", birgün elleri kelepçeli, yargıç önüne çıkma ihtimalini, size unutturabilir? Bu gözü dönmüşlüğün, bir yan ürünüdür "türedilik". Maganda zevklerinizin tatminini, yeni sınıfsal konumunuzun bir gereği sanırsınız.. Bir pahalı marka şarabın adını ezberlemeyi, "bilgi" zannedersiniz.. "Yolsuzluk" ve "türedilik" birleşmesinden, başkalarının hakkına ve hukukuna hiç aldırmayan, terbiyesizlik ve küstahlığı "açık-sözlülük" sanan, cahilliği bir erdem zanneden tipler çıkar.. Bunlar herkesi, halkı ve yaşadıkları ülkeyi, mesleklerini küçük görürler.. Yolsuzluktan hızlı kazanılmış para ile, herşeyi yapabileceklerini, herkesi satın alabileceklerini düşünürler. Bunlara ait hikayeler de boldur.. Böyle bir türedi zenginin de katıldığı bir sanat eserleri müzayedesinde, bir Osmanlı paşasının yağlı boya portresi satılıyormuş.. Bir adam artırmaya katılmış.. Ancak türedi zengin, 5 milyar lira fazla verip, tabloyu almış.. Ertesi hafta, tabloyu alamayan adam, o türedi zenginin evine davetliymiş.. Misafir gittiği evin duvarında, o paşanın tablosunu, duvarda asılı görmüş.. Ev sahibine sormuş.. - Bu paşa kim? Ev sahibi, türediliğin gereğini yapmış, - Bu tablodaki paşa, benim büyük dedem, demiş.. Cevabı duyan adam gülmüş.. - Eğer 5 milyar liram daha olsaydı, bu paşa benim dedem olacaktı, demiş.. Bu "yolsuzluğun türedi zenginleri", yakın zamana kadar, basının, düşünce hayatının, bankacılığın dışında dururlardı.. Bunlara, Sirkeci, Talimhane, Sultanhamam piyasalarında, bazan rastlardınız.. Sonra bu semtlerden çıkanlar, işi tırmandırdı ve mesela "Sirkeci Ekolü" gibi kavramlar kullanılmaya başlandı.. Son banka boşaltma operasyonları ile, gazeteciliği meslek edinenlerin de, "Sirkeci Ekolü"ne, "Sultanhamam Üniversitesi"ne, "Talimhane Enstitüsü"ne özendikleri ortaya çıktı.. Yatların uzunlukları, jet uçaklarının menzilleri, Londra'nın semtleri ve New York'un gökdelenleri üzerine yapılan konuşmalar arasında, hem gazeteciliğin, hem bankacılığın, yasal ve ahlaki kuralları çiğnendi.. İnsanın işletmesi kâr etmezse, ne yatırım yapabilir, ne kendine mal-mülk alabilir.. Bunlar, tasarruf sahibinin mevduatını veya kârı olmayan ciro rakamlarını, "harcanabilecek şahsi servetleri" gibi gördüler.. Bu post-modern türediler, "gerçek zenginler"le sidik yarışına girdiler.. Ama bu yarış, lüks tüketim ve maganda gösterişler alanında yapıldı.. Sonuç ortada.. Siyaseti de, basını da, bankacılığı da, kanunları da, kendilerine benzettiler.. 28 Şubat'taki post-modern darbenin ürünleriydi bunlar.. ŞAKA
İnter-aktif Etkilenme
1997 Eylülü'nde, Güney Deniz Saha Komutanlığı, Çiller'i yıpratmak için, bir "kampanya katılım formu" hazırlamış.. Acaba bu kampanya katılım formları hazırlanırken, medyanın, "promosyon kampanya katılım formları"ndan mı esinlendiler? Bildiğimiz bir şey var.. Medya, Deniz Kuvvetleri'nin kampanya katılım formlarından, daha çok etkilenmiş.. Bunları, manşetlere ve köşelere taşımışlar... ANDIÇLAR
Emir-komuta ile gazetecilik!.
Belli ki, "28 Şubat"ın "toplum mühendisleri" (veya andıç yazarları) durmadan çalışmış.. Yıpratma ve yok etme amaçlı kampanyaları düzenlemişler.. - Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Akın Birdal hedef gösterilecek.. - Gülay Göktürk, Yavuz Gökmen susturulacak.. - Tayyip Erdoğan, Hasan Celal Güzel, siyaseten bitirilecek.. - Tansu Çiller'e karşı yoğun bir yıpratma kampanyası açılacak.. Bu andıçları hazırlayan "toplum mühendisleri", uygulama görevini de medyaya vermişler.. Manşetler, köşe yazıları, televizyon haberleri, programları, yıpratma ve hedef gösterme kampanyalarının, vurucu silahları olarak kullanılmış.. Peki, bu ayıplı dönemden kimler yararlandı?. Toplum mühendislerinin, andıç yazarlarının talimatları gereği, hedefe kilitlenen gazeteciler, kimleri besledi?. - Yolsuzluğun türedi zenginlerini! - Yolsuzluk ekonomisinin mimarlarını!. 28 Şubat döneminin ayıplarını görmezden gelip, gösterilen hedeflere saldıranlar, şimdi acaba "medya-siyaset-banka-mafya" ilişkileri açığa çıktıkça, eziliyorlar mı?
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|