![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Programımız bütün hızıyla devam ediyor
Bu sözü her duyduğunuzda, kenara bir kum tanesi koysaydınız, bugüne kadar koca koca tepeler meydana gelirdi etrafınızda. Radyo ve televizyonlardaki neredeyse bütün programlarda bu tür anonslar sık sık yapılıyor. Çok önemli, çok gerekli ve asla vazgeçilmez bir lafmış gibi, olur olmaz yerde "Programımız bütün hızıyla devam ediyor" açıklamasını yapıyor sunucular. Henüz biri çıkıp da "yarım hızla" devam ettiğini söylemedi. "Çeyrek hız" ise, asla söz konusu değil. Halbuki, bazı programları dikkatli bir şekilde takip edince görüyorsunuz ki "bütün hız" dedikleri, hiç de ciddiye alınacak bir hız değil. Bu söz, belki ilk kez kullanıldığında 'hoş' ve 'orijinal' karşılanmış olabilir. Öyledir de. Ama defalarca tekrarlanınca, cılkı çıkıyor ve ne hoşluk kalıyor, ne de orijinallik. Sevgili programcı arkadaşlar, lütfen biraz dikkat, bir miktar da özen gösterin. Bırakın programınız bütün hızıyla devam etmeyiversin. Hem, kaplumbağanın bütün hızıyla, tavşanın veya tazının yarım hızını lütfen bir düşünün. Kısacası, yeni sözler söylemek lazım cancağızım; yeni sözler. Arka balkon
Arka balkonları bilirsiniz. Genellikle işe yaramayan eşyalarla doldurulur. (Bu konuyu uzun uzun işleyen yazılar daha evvelden çok yazıldığı için teferruata girmeyelim.) Komşular, arka balkonlarını kapatmaya karar vermişler. Usta çağrılmış, ölçü alınmış, gün verilmiş, pazarlık yapılmış... Günü gelince usta telefon etmiş, "Hazırladık, getiriyoruz. Evdesiniz değil mi?" "Tamam, bekliyoruz." Getirmişler. Ölçüye göre hazırlanmış olan metal malzeme bir bütün halinde. Usta, arka balkona tam santimi santimine yapmış ama, onun arka balkona nasıl geçirileceğini hesap etmemiş. Kapıdan sığmaz, pencereden sığmaz. Arka balkona başka yerden geçirilme şansı da yok. Ya parçalara ayrılacak ve sonradan balkonda tekrar 'monte' edilecek, ya da... Şaşkın şaşkın bekleşirken çözüm bulunmuş. Uzun ipler getirilerek, çatının üzerinden binbir zahmetle, ahlayıp puflayarak geçirmişler ve kapatmışlar arka balkonu. Seni ve seni Affedelim... Banka hortumlayanları, zimmete para geçirenleri, yetim hakkı yiyenleri, işkencecileri, iltimasçıları, ihalelere fesat karıştıranları, çetecileri, memleketi satanları, amcası dayısı olanları affedelim... Seni asalım ekmek çalan çocuk ve seni; düşünüp, düşündüğünü söyleyen adam! Öğretmen sorar, öğrenci cevaplar...
- AB'nin yolu nereden geçer? - Uzaktan hocam, çok uzaktan. Kendine gel Karga
Memleketimizde olanların bazı şeylerin farkına varmak için İstanbul'un ağır havasını solumaya çalışmanın veya Ankara'nın kulislerinde çürümenin bir gereği yok. Bazı anketler, araştırmalar ve istatistikler var ki herşeyi net olarak anlamamızı, algılamamızı sağlıyor. Örnek mi istiyorsunuz? İşte örnek: PEN Yazarlar Komitesi'nin verilerine göre, bütün dünyada yazarlar aleyhine 500 dava açılmış. Bu davalardan 100'ü Türkiye'de görülüyor. Yani "Her Türk asker doğar" olduğu kadar, "Her Türk yazar davalıdır" da oluyor. Gel de bu ahval ve şerait içinde yazı yaz ey Karga! Osman Abim evde mi?
Osman Suroğlu, yeniden aramızda. Karikatürleriyle Şekerlik'e katkıda bulunmaya devam edecek. Hoşgeldin üstad. Çekirge, liste hazırlamaktadır
- Kaynana, ağabey, emmi, dayıoğlu, kayınbirader, bacanak, hala kızı, teyze oğlu, görümce... - Ne yapıyorsun Çekirge? - Hiç Hocam... Bir yolsuzluğa yol verenler listesi hazırlamaya çalışıyorum!..
mseker@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|