![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Sezer kim? Economist ne istiyor?Sayın Sezer'i buradan, açıkça tebrik ediyoruz. Hem ülkesine, hem kendisine yapılan Üçüncü Dünya ülkesi muâmelesine itibar etmedi; hem de Cumhurbaşkanı vakarına yakışan bir tutum sergiledi. İnönü-Menderes, Demirel-Özal, Mesut Yılmaz-Çiller arasındaki kavgalarda olduğu gibi, sahte oltalara bel bağlamadı. Ülkenin dış politikasının bütünlük ihtiyacına halel getirmedi. Ayrıca da, yeni Ortadoğu politikaları, Katar İslâm Konferansı ve FKÖ-İsrail gerginliğindeki olumlu çizgisini daha bir takviye etti. Peki, bu tavrıyla Sayın Sezer, AB'ye karşı çıkmış mı oluyor? İşte Türkiye'deki sakatlık burada!.. Avrupa Birliği'nin ileri sürdüğü herhangi bir hususa itiraz etmeye göre; hemen ucuz bir mantık devreye giriyor. Avrupa Birliği'ni isteyenler; Avrupa Birliği'ni istemeyenler!.. Peki ya, güçlü bir müzakereden yana olanlar ne olacak? Ermeni yandaşlığına karşı çıkanlar.. Kıbrıs'ta bir oldu bittiyi kabul etmeyenler.. Avrupa Birliği'nin mâlî yükümlülüklerinden dem vuranlar.. Serbest dolaşım ne olacak diye kaygı duyanlar?.. Bunları da mı, AB karşıtları arasında sayacağız? Çırağan Sarayı'nda, Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya göre, Sayın Sezer böyle düşünmüyor. Türkiye'nin sorumluluğunu üzerinde taşıyarak, ve de ülke menfaatlerimizi gözeterek büyük bir teenni ile konuşuyor: Türkiye'nin adaylık sürecinin gereklerini hızla ve kararlılıkla yerine getireceğinden; fakat Avrupa Birliği adaylığıyla Kıbrıs, sözde Ermeni soykırımı vs. arasında ilişki kurulamayacağından; üzerine basa basa söz ediyor. Arkasından da ekliyor: "Dünyanın Avrupa'dan ibaret olmadığının bilincindeyiz!" İlk şart, bölgesel politikalar
Bu arada Sayın Sezer, Türkiye'nin yapması gereken dış politika ve ekonomik açılımlara da işaret ediyor. Aşağıdaki hususları zaten Türkiye yapsa; AB karşısında hem daha güçlü olur, hem de adaylığını yüzde yüz hâle getirir. İsterseniz birlikte okuyalım Köşk'ün görüşlerini: "Dünyanın Avrupa'dan ibaret olmadığının da bilincindeyiz. Örneğin Türkiye bugün Ortadoğu'ya, Körfez bölgesine daha çok önem vermek zorunda. Toplam 3 milyar nüfusa ve iki buçuk trilyon dolarlık dış ticaret hacmine sahip Uzakdoğu ülkelerine ve özellikle Çin'e yeni bir gözle bakmanın zamanı gelmiştir. Rusya Federasyonu ile ekonomik ve ticarî ilişkilerimizi günün koşullarına göre güçlendirmeliyiz. Balkan ülkeleri, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri de ekonomik açılım politikamızda önemli bir yere sahiptir." Avrupa Birliği'ne ister girelim, ister girmeyelim. Böyle bir perspektif Türkiye'ye şart mı, değil mi? Eğer şart değil deniyorsa; öyle düşünenler için Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı değil de, Demirel gibi yeleli bir aslan(!) lâzım demektir.
nturinay@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|