![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Cumhuriyetin kurucu iddiaları...Cumhuriyet rejimi konusunda hassas olmayı kendi tekellerinde zanneden odakların 'Cumhuriyet devriminin kazanımları' ve 'Cumhuriyetçi enstrümanların mevcut durumu' hakkında ne düşündüklerini, fanatik bazı ön yargıların dillendirilmesinin ötesinde bilemiyoruz. Fakat bugünleri bazı basit ya da gündelik hayata dair gibi gözüken olguların 'Cumhuriyetçi iddialar' açısından ne anlama geldiğini işaretlemenin tam zamanı diye düşünmek gerekir. Bankaların içini boşaltanların af kapsamına alınmasının 'yeni rejim'in kendini 'eski rejim'den ayrıştırma konusundaki en önemli dinamiğini defterden silmek olduğu açıktır. Osmanlı'nın meşhur Mithat Paşa hükümetinin en önemli sorunu, devlet yönetiminin zaafları yüzünden her geçen gün artan iç borçların ve dış borçların nasıl ödeneceği meselesiydi. Abdülmecid'in kızının 15 gün süren düğün töreninde 2 milyon Osmanlı altını harcandığı gerçeği, bu akıl almaz yönetim bozukluğu bile, devletin karşı karşıya olduğu sıkıntılardan sadece bir tanesiydi. Meşrutiyet tartışmalarından Cumhuriyetin kuruluşuna kadar en önemli 'siyasal ayrışma' ve tartışma ekseni, bu nedenle, devleti israftan ve 'yönetimin iç işleyişinin adeta bir gereği haline gelmiş olan soygundan' kurtarmaktı. Yeni rejim kurulurken de, son derece haklı bir biçimde, bu gidişata dur diyecek düzenlemeler yapılması bir 'milli strateji' olarak benimsendi ve titizlikle uygulandı. Bunun yanısıra 'yeni rejim'e başlangıç oluşturan gelişmelerin en önemlilerinden biri, Namık Kemal ve arkadaşlarının 'Matbuat Nizamnamesi' adlı sansür uygulamalarına karşı tavır almalarıydı aslında. Basın hayatında ne olup bittiği Osmanlı'nın son dönemlerinden bugüne kadar rejimin nasıl bir yöne ilerlediğinin aynası olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı son dönemlerinde kendi kurdurduğu yarı resmi gazetelerinde bile sansür uygulamasına gidip, özellikle dış gelişmelerle 'Osmanlı gündelik zihin dünyası' arasına duvarlar örmeye başladı. Giderek bu sansür son derece etkili olmaya başlayan sivil gazeteler için daha soluksuz bir ortam yarattı. Rejim, basın karşısındaki tavır alışlarını bazen bir sonuç, bazen de bir başlangıç olarak, ama muhakkak reel bir gelişme olarak ortaya koydu. Bu durum karşısında tavır alan aydınların başlattığı muhalefet hareketi ise Cumhuriyetin kuruluş çalışmalarını ateşledi. Cumhuriyet kurulduğu günden beri ise, en önemli mesele yeni devletin sınırlarının kâğıt üstünde kalmasını engellemek, sınırları hem fiziki, hem de siyasi açıdan çeperlere kadar içeriklendirmekti. Bu yüzden maliyeti ne olursa olsun demiryolları yapımına önem verildi. Türkiye'nin ilk 'silikon vadisi' Kırıkkale'de kuruldu, burada demiryollarına ray çekilmesinden, uçak yapıp Lübnan'a ihraç etmeye kadar bir dizi teknolojik sıçrama gerçekleştirildi. En önem verilen hususlardan biri demiryolları vasıtasıyla yeni devletin sınırlarının kağıt üstünde kalmasını engellemek, o sınırlara fiziken ulaşarak, siyasal olarak da içeriklendirmenin zeminini yaratmaktı. Özet olarak sıraladığımız bu iddialara yüzlercesi eklenebilir. Bilinmesi gereken ise tek birşeydir. Yapılan tüm hatalara rağmen, güçlü bir devlet ile temiz bir ekonomi arasında ciddi bağlar kurulamazsa, çağa ayak uyduracak 'yeni bir siyasi akıl' üretmenin ve bunu kitlelere benimsetmenin imkânsız olduğudur. Çünkü yeni bir siyasi akıl toplumsallaşmadan, sadece büyük bir zafer kazanmış olmakla gerçek bir güce kavuşulamayacağını biliyordu Cumhuriyeti kuranlar... Bugün bu iddianın günümüzde nasıl bir anlam ifade etmesi gerektiğinin en farkında olan makam olarak Cumhurbaşkanlığı gözükmektedir. Cumhurbaşkanı Sezer son derece sade adımlarla son derece köklü siyasal tavırlar almaktadır. Aldığı tavırlarla da 'Cumhuriyetin kurucu iddialarının' bugün nasıl bir içerik ve şekil kazanması gerektiğinin son derece farkında olduğunu hissettirmektedir. Buna karşılık, daha alt düzeylerde Cumhuriyeti sözde temsil edenler ise vahim gelişmelere imza atıyorlar. Örneğin banka boşaltanların af kapsamına alınması, tüm kurucu iddiaların zıddına bir tavırdır. Basın hayatına, birtakım iç tehdit algıları ya da başka ön yargılar yüzünde balans ayarı yapılmaya çalışılması ve 'andıç' adlı 'gizli matbuat nizamnameleri'nin uygulamaya koyulması, Cumhuriyetin kuruluşunu ateşleyen gelişmelerin tam tersi yönde alışkanlıkların devlet yönetimine sirayet ettiğini göstermektedir. Cumhurbaşkanı'nın demiryolları meselesini gündeme getirmesinin ve demiryolu ile seyahat edeceğini açıklamasının, anında bunları düşündürmemesi, bugünü bir tarih hesaplaşmasının içinden değerlendirmekten ne kadar uzağa düştüğümüzü gösteriyor. Ve Cumhuriyetin kurucu iddialarının kimlerin ve hangi alışkanlıkların tekelinden çıkarılması gerektiğini...
ocelik@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|