![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bayındır'a yürek mi dayanırÜlkemizin son 40 yılının her gününde olan biri Süleyman Demirel; yedi kez başbakanlık yaptı, yedi yıl Çankaya Köşkü'nde oturdu... Böyle birinin yüreğini düşünmeli bence... Süleyman Bey'in çok sıkıldığını fark etmek için bütün günü onunla geçirmek gerekmiyor. Her vesileyle kitleler karşısına geçip "Türkiye'de yolsuzluk yok" diyor... Bu yetmiyor, başbakanın ayağına kadar gidiyor... Telefonla kaç bakanı aradığını, kimlerle konuştuğunu, bir kendisi, bir konuştuğu kişiler, bir de telekulaklar biliyor... Bankası, yurt içi ve dışında yatırımları, bir tv kanalı olan Bayındır Holding'in patronu Kamuran Çörtük'ü sevdiğinden, holdingin de şu sıralarda büyük sıkıntılar yaşadığından haberdarım elbette... Kamuran Bey, o ünlü 'aile fotoğrafı' içerisinde en mutena yere sahip işadamı. 12 Eylül'ün siyasetin yasaklı ortamında, Deniz Baykal ve Erol Çevikçe ile birlikte iş hayatına atılmıştı; Demirel ile yakınlaşması kayınbirader Ali Şener aracılığıyla oldu. Bir ara ayrılmaz bir grup vardı Ankara'da; aile fotoğrafındaki diğer ünlü Cavit Çağlar'ın da içinde yer aldığı 'beşli çete'... Bayındır Holding'in başı ne zaman sıkışsa Süleyman Demirel hemen yardıma koştu. Yeğeni için Haydar Aliyev'e yazdığı mektup ortaya çıkınca, "Ben bunu her işadamı için yapıyorum" dediğini hatırlayanlara, "Çörtük'e müzahir olması epey farklı" uyarısında bulunmak isterim... Pakistan'daki karayolu ihalesi kaynak bulunamadığı için zora girdi diye iki kez İslamabad'a koştu Süleyman Bey... Romanya'yı bir ara komşu kapısı yaptığını da biliyoruz... Bütün bu zahmetlere 'aileden biri' muamelesi gören Kamuran Çörtük için katlandı işte... Şimdi cumhurbaşkanı değil, ama yine de nüfuzunu, artık ne kadar kaldıysa, sonuna kadar kullanmaktan kaçınacağa benzemiyor... "Aileden biri muamelesi" lâfını boşa atmayın. Dıştan, "Nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gitsin kardeşim" dese bile, ailesi fertleri söz konusu olduğunda oldukça yumuşak bir kalbi var Süleyman Bey'in. Yeğeni Murat için de çalıştı, ama Neslihan Demirel gözaltına alınmak istendiğinde isyanları oynadı amca yüreği... İlk hamlede gözaltına düşmekten kurtulduğunda, telefonu açıp, avukatlarına teker teker teşekkürü ihmal etmediğini de biliyorum. "Bizde kadınlar böyle işlere karıştırılmaz" görüşünde Süleyman Bey... Neslihan Hanım, Egebank yönetim kurulunda üye olduğu için gözaltına alınınca, amcası olarak, DGM'den zahmetsizce salıverilmesine kadar yakından izledi olayı... Kamuran Çörtük'ün 'aileden biri' muamelesi yakın zamanlara kadar sürdü. Hiç unutmadığım -vaktiyle yazdığım için umarım sizlerin de unutmadığınız- olaylardan biri 'VİP Salonu'nda geçmişti. Özel uçağıyla Pakistan'dan gelen Kamuran Çörtük'ün, elinde koca bir valizle VİP Salonu'ndan geçmesine görevli Emniyet âmiri izin vermedi... Ne inatçı adammış Bayındır Holding'in patronu! Valizini röntgen cihazından geçirmeye veya gümrükçülere mıncıklatmaya razı olmadı, Köşk'ten müdahale edilene kadar bekledi... Emniyet âmirini ertesi gün Ankara dışına sürdüler... Kontrol edilmek istenen valiz konusundaki hassasiyetin sebebini bir türlü öğrenemedim. Olsa olsa, Pakistan'da bulunduğu sırada kullandığı çamaşırlar, kirli gömlekler vardı içinde; direneceğine gösterseydi o kadar saat beklemesi gerekmezdi... Yalnız başına çıktığı Pakistan seferleri ondan sonra da devam etti mi, doğrusu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, Kamuran Çörtük'ün artık dört bir taraftan sıkıştığı... "Her an her şey olabilir" beklentisi içerisinde... Oysa, Süleyman Demirel Çankaya Köşkü'nde otururken, o her zamanki sevecen yaklaşımı, uzlaşmacı tavrı ve sürekli formül üreten zekâsıyla sorunları kolayca çözebiliyordu. Pakistan'da yatırımlar parasızlık yüzünden askıya mı alındı, Süleyman bey devreye giriyor, Eximbank ile kredi açılmasını sağlıyor, Benazir Butto'ya itiraz kapısı bırakmıyordu... Romanya'nın eski cumhurbaşkanı, Demirel'in âni bir ziyaretine denk düşen bir ihalenin sonucunu, Türk gazeteciler önünde, "İhaleyi Cumhurbaşkanınızın arzusuna uygun biçimde tamamladık" diye ilân ederken hayranlığını gizleyememişti... Bayındır Hastanesi mâlî açıdan sıkıntıya mı düştü, bankacılar ne güne duruyor, İş Bankası Hızır gibi yetişip hastanenin (tabii, bu arada Bayındır Holding'in de) hayırlı hizmetlerinin kesintisiz devamını sağlıyordu... Her alanda eli olan bir holdingin medyayı ihmal etmesi düşünülemez; Bayındır'ın da 'brt' adıyla ulusal yayın yapan bir kanalı var. Korkmaz Yiğit gibi arkasına Oramiral Güven Erkaya'yı almış 'sağlam' bir işadamına Türkbank satılırken, Kamuran Çörtük de onun kanalını alıvermişti... Korkmaz Yiğit "Bedava aldı" dediğinde, Kamuran Bey'in, "Hayır, ödeme planım var" dediğini herhalde hatırlarsınız... Korkmaz Yiğit, şimdi, "Param hâlâ ödenmedi" iddialarında... Önemli olan sonuç: 'brt' Bayındır Holding'in kanalı olarak yayınını sürdürüyor... İyi ki sürdürüyor. Aksi halde, Kurtul Altuğ ve Coşkun Kırca'nın da yer aldığı (vefat etmese Güven Erkaya'nın da mutlaka katılacağı) TRT-1'de ünlenmiş Süleyman Demirel'li 'İcraatın içinden' programını başka hangi kanalda izleyebilecektik ki? Süleyman Bey kötü gün dostu Ecevit'le görüştü dün; umarım, Bayındır Holding için iyi bir formül önermiştir...
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|