YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Çok alâmetler belirdi...

MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve önümüzdeki günlerde Washington Büyükelçiliği'nde "Hukuk Müşaviri" olarak çalışmaya başlayacak olan Müsteşar Yardımcısı Miktat Alpay, dört büyük gazetenin Ankara temsilcilerini toplayarak açıklamalarda bulunmuşlar. (İlk soru: Niçin sadece bu dört gazete?) Açıklamalar Hürriyet ve Star'da manşet, Milliyet ve Sabah'taysa sürmanşetten verilmiş. Ben en çok Star'ın manşetini beğendim: "Her şeyi bilen adam konuştu." Açıklamalar en çok Milliyet'i heyecanlandırmış olacak ki, gazete iki tam sayfasını bu habere ayırmış. Hürriyet'ten Sedat Ergin'in, yarım sayfayı geçmeyen haberiyle en soğukkanlı Ankara temsilcisi olduğu gözleniyor.

Gazetelerde böyle "bomba gibi" haber olur da başyazarlar boş durur mu? Sabah'tan Güngör Mengi ve Hürriyet'ten Oktay Ekşi'nin yazıları da ister istemez MİT'den gelen açıklamalara ayrılmış. İsterseniz, MİT Müsteşarı ve Müsteşar Yardımcısı'nın açıklamalarının analizine geçmeden önce bu başyazılara değinelim:

Sabah'tan Güngör Mengi, "MİT'in topluma açılması ve bilgilerini medyayla, toplumla paylaşmaya başlaması yeni bir şey... Ve iyi bir şey" diye başlıyor başyazısına. İstihbarat örgütlerinin soğuk savaş döneminin "gizliliği temel alan" yöntemini terkettiğini hatırlatan Mengi'ye göre, "Bilgiyi paylaşmak" ne güzel... Ve başyazar, tahmin ettiğiniz gibi, MİT'in AB üyeliği, Kürtçe TV, demokrasi gibi konulara ne kadar olumlu yaklaştığını örneklerle açıklamayı sürdürüyor...

Oktay Ekşi'nin başyazısı eleştirelimsi bir tarzda kaleme alınmış. MİT'in açıklamasını "mutat olmayan bir şey" olarak niteleyen Ekşi'ye göre "MİT'in başındakilerin sözleri" bu küçük kusura rağmen yine de "Türkiye'nin çıkarları ile birebir örtüşmektedir." Tıpkı, Ekşi'nin Genelkurmay'ın açıklamalarını genelde dünya görüşüne "uyumlu" bulmasına rağmen, oradan yapılan siyasi açıklamaları "yadırgaması" gibi...

İki başyazarı ortak bir noktada buluşturmak mümkün. "Endişe etmeyin, MİT çok iyi bir noktada!" gibi bir ortak noktada...

MİT'den gelen açıklamaları bana yorumlatacak olursanız, size hemen yazının başlığını hatırlatmak isterim: "Çok alâmetler belirdi..." Neyin alâmetleri? Neyin olacak, Kıbrıs (ve tabii ki AB) konusunda çekilen "rest"lerle kendisini gösteren ve toplumun nabzını tutmaktan bilinçli olarak kaçan bir "siyaset"in alâmetleri... Bir demokraside kompozisyonu tartışmalı bir "zirve"nin toplumun taleplerine sırtını dönerek direksiyona geçmesi ya da ülkenin istihbarat örgütünün başındaki iki bürokratın toplumun yoluna sokmaya çalıştığı onlarca sorun hakkında fetva vermesi görülmüş şey midir?

Atasagun ve Alpay'ın açıklamalarında yer alan bazı bölümlerin "çok olumlu" olması, MİT'in de "AB ve demokrasiyi desteklediği"nin anlaşılmasının sanıldığının aksine hiçbir önemi yoktur. MİT'in konumu ve rolü nedir ki, bu ve benzer sorunlar hakkında fikir açıklamak için kendisini görevli saysın? "Kürtçe TV", "HADEP'in tercihi", "Demokrasi ve AB", "Kürtçe tiyatro", "Mütedeyyin kitle", "Ağlayan, sümük çeken" bir "Fethullah", ne münasebetle MİT Müsteşarı ve Müsteşar Yardımcısı'nın görev alanına giriyor?

Milliyet gazetesi Atasagun ve Alpay'ın "olay yaratacak" açıklamalarda bulunduğunu belirtiyor. Haksız değil; Türkiye bir demokrasi olsaydı bu açıklamalar gerçekten de "olay" yaratırdı. Atasagun, "18 Nisan seçimlerinden sonra HADEP'in kazandığı yerleri MGK'ya çıkardık. Ama bizce sorunun özü ekonomik" diyor. Bu nasıl bir açıklama? Anayasa'nın 68. Maddesinde yer alan "Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır" hükmü yoksa MİT'in vesayeti altında mı? Kürtçe'nin nerede ve nasıl kullanılacağına "Bir Kürtçü grubun tiyatro oynaması başka şeydir, devletin vatandaşlarıyla anlaşması başka şeydir" diyen Mikdat Alpay mı karar verecek? (Kendisine önerimiz, gülümsemelere neden olabilecek bu görüşünü yeni görev yeri olan ABD'de kimseye açmamasıdır.) Başbakanlığa bağlı olan MİT'in "Siyasiler bizim çok gerimizde" anlamına gelen açıklamalarda bulunması karşılaşılan bir (demokrasilerden söz ediyoruz) durum mudur? Atasagun, tek tek saymış gibi, Türkiye'deki "şeriatçılar"ın oranını "Yüzde 5-8 arası" olarak veriyor ve hemen ekliyor: "Mütedeyyin kitleyle şeriatçıları birbirinden ayırmak lazım." Herşey gibi onları da mı MİT ayıracak? ABD yolcusu Alpay'ın bir cuma günü cami avlusunda karşılaştığı cemaat için yaptığı değerlendirme de şöyle: "Bunların hepsi mürteci değil." Ya o Fethullah Gülen'le ilgili sözler? Bir müsteşarın, neyin ve nerenin müsteşarı olursa olsun, birçok insanın saygı duyduğu bir din adamı için "Fethullah'tan bir dönem bana söz ettiler. İşte, kasetlerini seyret, etkiliyor, önemli şeyler söylüyor diye" söze başlayıp, "Seyrettim, ağlayan, sümük çeken bir adam" şeklinde açıklama yapmaya hakkı var mı?

Bir kez daha "Çok alâmetler belirdi" derim...


29 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Kürşad Bumin

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...