YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Ben de olsam, "28 Şubatlı günler"i özlerdim

Filozofların ve politikacıların isimlerine "izm" eklenerek üretilen ideolojiler, çağımızda unutulmaya başladı..

"Marksizm"le birlikte hatırlanan, "Leninizm", "Stalinizm", "Maoizm" gibi siyasal eylemler, artık tarih kitaplarının konusu..

Bizde bile, cumhuriyetin resmi ideolojisine "Kemalizm" diyenler ve bunu bir totaliter dünya görüşüne benzetmek isteyenler, çıkmadı mı?

Bütün bu "izm"ler geride kalmış olsa bile, bunların pekçok ülkeyi etkilediğini ve iz bıraktıklarını kabul etmeliyiz..

Yani bunları geride bırakmış olsak bile, anlamalı, irdelemeli, ortak özelliklerini tanımalıyız..

Mesela şu "Stalinizm"i, bir hatırlamayı deneyelim..

1929-53 arası Sovyetler Birliği'ne egemen olan ve Moskova merkezli komünist hareketleri etkileyen "Stalinizm"in egemen nitelikleri şunlardı:

Birlik - Stalinizm'in özü, tek sesliliğe, tek görüşlülüğe dayanır.. Farklılıklar, muhalefet, değişik sesler, ya "ihanet"tir, ya "bölücülük"tür, ya "emperyalizmle işbirlikçilik"tir..

Vatanseverlik - Sovyet topraklarını sevmek, devleti kutsamak, 'devrim' adı verilen statükoyu korumak, Stalinizm'de temel değerlerdir.. Hitler'e karşı verilen savaşın adı, "Anavatan Savaşı"dır mesela..

Liderin Putlaştırılması- İnsanlar karınca, Stalin dışındaki bütün kadrolar figürandır.. Başarısızlıktan, Stalin dışında herkes sorumlu tutulur.. Başarılar ise, Stalinizm'e bağlanır..

Baskı Rejimi - Siyasette de, kültürde de, davranışlarda da, merkezin belirlediği çizgi dışına çıkanlar, susturulur, yasaklanır, cezalandırılır..

İç ve Dış Tehditler - Her türlü eleştirel görüş, içerideki işbirlikçilerin ve rejim düşmanlarının komplosu olarak sunulur.. Kitle, Sovyetler'in kuşatıldığı ve tehdit altında olduğuna inandırılır.. Ekonomik başarısızlıklar bile, dış düşmanların ve onların içerideki işbirlikçilerinin sabotajı olarak değerlendirilir..

Belirsiz Dış Politika - Hangi ülkenin dost, hangi ülkenin düşman olduğu, hergün değişir.. Gerekirse Hitler'le bile ittifak yapılır.. Dış ülkelerden Stalin'e karşı seslendirilen övgüler, dış politikanın en büyük başarısı olarak görülür..

Sürekli Psikolojik Savaş - Stalinizm'de, toplum sürekli bir gergin bekleyiş içindedir.. Tüm medya ve propaganda araçları, içe dönük bir beyin yıkama faaliyetine kilitlenmiştir..

Kapalı Sistem - Rejimin en büyük düşmanı, şeffaflıktır, özgürlüktür. "Nomenklatura" denilen, rejimin imtiyazlı oligarşisinin içinde bulunduğu kokuşmuşluk, asla yazılmaz, konuşulmaz.. Bu kokuşmuşluğa değinenler, "halk düşmanı" ilan edilir..

Silahların Gölgesinde - Stalinist rejim, Kızıl Ordu'ya ve Gizli Polis'e dayanır.. "NKVD" ve "KGB" gibi örgütler, rejimin en güçlü dayanaklarıdır.. Kızıl Ordu ve gizli polis, en geniş imkânlarla donatılmıştır..

"Stalinizm"in bu özelliklerini, tarih öğrencilerinin ilgi alanına bırakmak, çok doğru değil.. Çünkü bu özellikler, otoriter ve totaliter her rejimde, bugün de görülen şeyler..

Bakın Saddam'ın Irak'ına veya Castro Küba'sına..

Ekonomik ve askeri iflasa rağmen, Irak'ta da, Küba'da da "lider" çok başarılı bulunuyor.. Muhalifler yaşatılmıyor..

Çeşitli askerî darbelerle kesilmiş olmasına rağmen, 1946'dan başlayarak içine girdiğimiz çoğulcu demokratik süreç, "Kemalizm"in bir "Stalinizm"e dönüşmesini engelledi..

Son olarak 28 Şubatçılar, resmi ideolojiye dayalı bir toplum mühendisliği denemesi yaptılar..

Ama sonuç fiyasko oldu..

"Devlet"le "halk"ın arası açıldı..

Yolsuzluklar ve banka boşaltmalar, "28 Şubat"ın simgesi oldu..

İç politika da, dış politika da, krizden krize sürüklendi..

Şimdi devlet de, toplum da, 28 Şubat'ın içe dönük ve tehditlerle dolu sanal dünyasından çıkıp, yurt ve dünya gerçekleri ile karşılaşmanın sarsıntısını yaşıyor..

Bu bir "geçiş dönemi"nden çok, bir "restorasyon dönemi" olmak durumunda..

Partilerin tekrar parti, medyanın tekrar medya, üniversitelerin gerçek üniversite olması şart.. "Üstünlerin hukuku" yerine "hukukun üstünlüğü" egemen olmak durumunda..

Nasıl Moskova'da hâlâ bir avuç yaşlı komünist, ellerinde Kızıl Bayraklarla, nostalji yaşıyor ve Stalin'i özlüyorlarsa, bir avuç banka boşaltıcısı, bir avuç andıç yazarı ve bir avuç görevli de, "28 Şubat"ın kapalı, totaliter ve suskunluk içindeki günlerine hasret duyuyor..

Ama zaman insafsız..

Onlar şimdi adaletin ve hukukun ilgi alanındalar..

ŞAKA

İki kafadar!

Banka boşaltmaktan ötürü malına mülküne tedbir koyulan ve yargıya çıkmak için dosyanın tamamlanmasını bekleyen türedi zengin, çok yakın iş arkadaşı ile başbaşa dertleşiyordu..

Bir ara şöyle dedi..

- Allah bilir, kamuoyunun yüzde 50'si, benim iflas edeceğimi ve hapse gireceğimi zannediyordur..

Çok yakın iş arkadaşı acı acı güldü..

- Bu odadakilerin yüzde 50'si de öyle zannediyor, dedi..

SABAH

Geleceğimi amma da görmüşüm!

Eski gazeteleri karıştırırken, 12 Ekim 1997'de "Barometre" gazetesinde benimle yapılmış bir söyleşiye rastladım..

"Sabah"ta benim ve "Yeni Yüzyıl"da Canan Barlas'ın yazıları kesildikten hemen sonra, "Barometre"nin muhabiri Sinan Sayrugaç bir söyleşi yapmış..

Orada, bundan üç yıl önce, 1997'nin ekim ayında, Dinç Bilgin'e gönderdiğim mektubun özünü anlatmışım:

Şöyle demişim:

- Mektupta, Sabah gazetesinin yanlış yolda olduğunu, Dinç Bilgin'in elinden alınabileceğini yazdım.. Sabah gazetesi, varlık felsefesini oluşturan, serbest rekabet, sivil toplum, demokratikleşme, özelleştirme, anti-devletçilik gibi politikaları benimseyerek yayın hayatına geçti.. Bu politikalardan vazgeçilirse, kendi varlık sebebine ters düşer. Arkasından da, bu gazeteyi başkaları satın alır..

Düşünün ki, bunları 1997'nin ekim ayında açıklamış ve Dinç Bilgin'i uyarmışım..

Aradan geçen zaman süresi içinde olanları, "Yeni Yüzyıl"ın satılmasını, Dinç Bilgin'in Etibank'la Cavit Çağlar'la ortak olmasını ve bugün Turgay Ciner'in "Sabah"a girmesini hatırlayın..

Ayıptır söylemesi.. 1997 ekiminde, "Sabah"ın ve Dinç Bilgin'in yarınını görebilmişim..

Eğer merak ediyorlarsa, bundan sonra olacakları da tahmin etmeye çalışırım..

Merak ediyorlarsa tabiî..


29 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...