YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Piyasaların sarsıntısı

Geçtiğimiz Çarşamba günü yaşanan ve ekonomiyi krizin eşiğinden döndüren gelişmelerin çok konuşulması gerekir. Olay, spekülasyonla veya finans kuruluşlarının aralarındaki rekabetle izah edilerek geçiştirilecek cinsten değil.

Literatüre Kara Çarşamba olarak geçen ve özellikle para piyasalarını sarsan olayların yaşandığı gün faizler fırlamış, borsa endeksinin düşüş trendi ivme kazanmıştı.

Ekonomik göstergelerin iyiye gittiğini savunmanın dışında yorum getirmeyen kalemler, meydana gelen hadisenin, uygulanan ekonomik programın sonuçlarından biri veya programın riski olmadığı şeklindeki ısrarlarını sürdürüyorlar.

Yaşananlar nasıl yorumlanmalıdır?

Önce faiz cephesinden başlayalım.

Programın uygulanmasıyla birlikte nominal faiz oranları % 100'ler seviyesinden % 38'lere kadar gerilemişti. Merkez Bankası'nın kur politikası taahhütlerine uyması ve Hazine'nin itfa edilenden daha az miktarda borçlanma yapması faiz oranlarını % 30 seviyelerine kadar geriletmişti..

Normal şartlar altında, düşen enflasyon ve devalüasyon oranı ile birlikte faiz oranlarında da azalma beklenir.

Ancak, faizdeki hareket beklentiler doğrultusunda gerçekleşmedi. Faizler istikrarlı bir şekilde yükselmeye başladı.

Yaklaşık 4-5 ay önce % 31 düzeyinde bulunan borçlanma faiz oranları, önce % 38 seviyesine ulaştı, sonra % 42 seviyesini gördü ve nihayet geçtiğimiz hafta yapılan tahvil ihalesinde % 54.2 oranı ile zirve yaptı.

Hükümet'in Çarşamba günü piyasalara müdahale etmesi ile faiz hadlerinde bir miktar gevşeme olmasına rağmen bu hafta tekrar yükselme eğilimine girdi.

Faizler yükselmeye devam edecek

Merkez Bankası'nın 2001 yılındaki devalüasyon oranının ortalama % 10 olarak gerçekleşeceğini ve kur politikasını bu çerçeve üzerine oturtacağını açıklamasına rağmen faizlerdeki yükseliş nasıl izah edilebilir?

Her şeyden önce ekonomide, ciddi sıkıntıların yaşandığının ve uygulanan programın başarısızlığının önemli bir göstergesidir.

Çelişki gibi algılanan bu gelişmenin nedeni, kamuoyunda, enflasyon oranının gerçekte düşmediği, sadece baskı altına alındığı ve tekrar yükselmeye başlayacağı şeklindeki inançtır. Gerçekten enflasyon, ithal malları ile kamu malları fiyatlarının Hükümet tarafından baskı altına alınmasıyla düşüyor gibi gözükmektedir. Enflasyonda reel bir düşüş yaşanmamaktadır. Baskı altına alınan kamu ürünleri fiyatları KİT'lerin finansman açığı olarak ve ithal malların fiyatları da cari işlemler açığı olarak karşımıza çıkacak, sonuçta enflasyon ve devalüasyon baskısı kaçınılmaz hale gelecektir.

Esasında, geçtiğimiz Çarşamba günü yaşananlar kısmen bu sonuçlarla da izah edilebilir. Netleştirmek gerekirse ekonominin GENEL RİSKİ artmaktadır. Artan risk, faiz oranlarını yükseltirken borsa endeksini de aşağıya çekmektedir.

Önümüzdeki günlerde faiz oranları yükselmeye devam edecektir.

Döviz cephesi

Kara Çarşamba günü yaşananların belki en korkulanı dövize aşırı talebin gelmesi ve Merkez Bankası'nın bu talebi zorlukla kontrol altına alabilmesidir. Programın uygulamaya konulmasından bugüne kadar bu derecede yoğun döviz talebi meydana gelmemişti.

Büyüyen cari işlemler açığı, dövize hücum edilmesine neden olmuştur. Bugünlerde borsadan çıkan paranın döviz dışında gideceği başka bir adres yoktur. Diğer taraftan, yurt dışına sermaye çıkışının hızlandığı biliniyor. Bütün bunlar, önümüzdeki günlerde dövize olan baskının süreceğini göstermektedir.

Hükümet, hem talebi kısmak ve hem de dövize olan baskıyı hafifletmek amacıyla reel faizleri yükseltecektir.

Bugün itibariyle reel faizler döviz bazında % 30 seviyelerine ulaşmıştır. Mevcut nominal faiz oranları önümüzdeki yılda aynı kalsa dahi 2001 yılının reel faiz oranları % 40 seviyesine yükselecektir. Bir başka ifade ile ekonomi, enflasyonla mücadele programının başladığı noktaya, 1999 yılının şartlarına yani başa dönmüş olacaktır.

Destek noktaları güçlü olan bir ekonomide spekülasyonlar tahribat yapamazlar, makro ekonomik dengeleri etkileyemezler. Son günlerdeki olumsuz gelişmelerin sorumluluğu spekülasyonlara yüklenerek işin içinden çıkılamaz. Ekonominin çok kötü yönetildiğini herkes kabul etmelidir.

Ekonomideki çalkantılar, tehlikeli gidişin öncüsüdür. Beklentiler artık olumsuzdur. Her an her şey olabilir.


29 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nurettin CANİKLİ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...