YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Yusuf İslâm mı?

İngiliz müslümanlarından Yusuf İslâm Türkiye'de. Hazırladığı yeni kasetin tanıtımı dolayısıyla Konya, Urfa, Ankara gibi şehirleri ziyaret ediyor, kendi şahsî İslâm tecrübesinden yola çıkan konferanslar veriyor. Haklı olarak da yaptığı ilâhî besteleri ve konuşmalar, yoğun bir ilgi ile karşılaşıyor.

Bununla birlikte, Yusuf İslâm haberlerine, özellikle bizim câmianın gazete ve televizyonlarının yeterli ilgiyi gösterdiğini söyleyemem. Çünkü kendisini sırf siyasete kurgulamış bir şuurun huzurunda, bu tür meselelerin değeri kalmadı. Kültür, sanat, tefekkür, ahlâk hak getire!..

Yusuf İslâm soruları

Buradaki kasdım, Yusuf İslâm'ın magazinleştirilmesi değil elbette. Kaldı ki bunun bile bir mahzuru yoktur. Ama bu adamın yaşadığı bir iç tecrübeyi, İngiltere ölçeğinde müslümanların durumunu, çeşitli dünya ülkelerine yaptığı seyahatlerin kendisinde bıraktığı tesirleri, buradan ulaştığı sonuçları, islâm telâkkisinin geçirdiği bir istihaleyi (tabiî ki varsa), bu vesile ile kamuoyuna yansıtmamız gerekmez miydi?

Ayrıca, mâdem ki bu adam müzik yapıyor; onun müziği hakkında kim ne düşünüyor? Bizde ilâhi söyleyen ve besteleyenler, hafif veya klâsik müzik yapanlar, Yusuf İslâm'ın müziği hakkında ne diyor? Ya da bu adamın, kendisine ve müziğine muhatap olan batılı veya doğulu unsurlarda bıraktığı intibâ nedir?

Maalesef karşılaştığımız yeni bir durum hakkında, ne soru sormasını bilen bir tarafımız var, ne de bu vesile ile kendi kendimizi yeniden üretme istidâdımız!.. Bu istidât zafiyetini umûma teşmil ediyor değilim tabiî ki. Amacım kamuoyu oluşturmak, yönlendirmek; bilgi, kültür ve düşünce üretmek yükümlülüğüyle sorumlu olan sınıflara râcidir.

Peki, neden böyle yapılmaz?

Yapılmaz çünkü, islâmcılığı, kaba ve kuru, sathî bir siyaset retoriğine indirgeyen bir ucuzluk egemen hemen her yerde. Ne sağlıklı bir durum değerlendirmesinden, ne toplum realitesinden, ne de bir sağduyu arayışından yola çıkmayan reflekslerin girdabında sürükleniyoruz da; işte o yüzden bunlar, bu tür sorular, böylesi yaklaşımlar hatırımıza bile gelmiyor. Siyasetteki baskılar ve içinde yüzdüğümüz gergin atmosferler dolayısıyla, hâiz olduğumuz bütün imkânları sürekli tek sepete transfer ediyoruz. Maalesef ama maalesef, buradan bir sığlaşma doğuyor. Başkalarının bizi sıkıştırmak, çaresizleştirmek istediği bir durumu, alabildiğine içselleştirmekten yanayız. Buradan da marazî hazlar üretiyoruz.

Çıkmazlar!.. Ve acz üreticiler

Halbuki hayat bize, imkânsız sandığımız her durumda dahi yeni yeni imkânlar sunar. İşte bir kaziyye gibi önümüzde durmuyor mu şu söz? "Cenabı Allah bir kapıyı kaparken, bir başka kapıyı da açar!.." Bence bir kapıyı değil, bin kapıyı açar!.. Yeter ki böyle bir arayışımız, böyle bir bakışımız bulunsun. Böyle düşünmediğimiz, problemlere böyle yaklaşmadığımız için, hayatı trajik çıkmazlar dizgesi olarak algılıyoruz ki, onun da sonu gelmiyor.

Daha doğrusu ne islâm ahlâkında, ne de islâm itikadında bir problemi ve çıkmaz bir durumu trajikleştirmek yok!.. İslâmda trajik çıkmazlara saplanıp kalmak yok yani. Tam aksine; ya yeni şartlara göre yeni bir durum değerlendirmesi söz konusu; ya da buradan, artık iyice unutur hale geldiğimiz "ilâhî hikmet"e kapılar aralamak!..

Böyle bir durum karşısında, siyaset kendisini restore edemiyorsa, etmek istemiyorsa... Bizim de onun üzerinde sözümüz geçmiyorsa... Daha doğrusu, kendi ihtiyaçlarımıza tekâbül edecek yeni bir siyaset dizaynına ciddi bir katkı arzusu da taşımıyorsak... Bunun için ciddi platformlar oluşturmuyorsak... Bu alandaki birikmiş ihtiyaçlara tercüman olmuyor ve bir melce de teşkil etmiyorsak... Böyle bir ortamda üretilen siyasal didişmelerden kime ne fayda beklenir Allahaşkına?

Benim gördüğüm; mevcut çatışma denklemini biz kurmadığımız gibi, sözcülüğünü de bize bırakmıyorlar. İki taraf arasına yerleştirilmiş bazı tetikleyiciler var ki, emme basma tulumba gibi, durmaksızın cazgırlık yapıyorlar. Bu gerilim, doğrusu insanın hoşuna da gitmiyor değil; fakat bir fayda hasıl edeceğine asla ihtimal vermiyorum.

Ama bir gün o testiler kırılacak!.. Hem de çift taraflı!.. O zaman önümüzü daha rahat görebileceğiz.

Modernist hastalar

Demek istediğim şu: Hayat, kuru ve özsüz siyasetlerden ibaret değil. Heybemizde daha başka şeyler de var bizim. Meselâ bir câmideki terâvih tablosu!.. Eğer öne çıkarılırsa, siyasî demeçlerin hepsinden daha önemli ve tesirli. Bir belediyenin iftar çadırı!.. Bir vakfın fakir-fukaraya yardımı!.. Yusuf İslâm'ın bir bestesi, kazanılmış bir olimpiyat, yeni açılan bir câmi, oruç tutanların nisbeti, iftar saatinde sokakların boşluğu, sahurlarda pul pul yanan apartmanlar!..

Yani hayatımızın fotoğrafı, siyasetimizden daha tesirli! Ne var ki modernist bazı sınıfların elinde, kendimizi meşrûlaştırmak sarasından bir türlü kurtaramıyoruz. Din onların nazarında bir siyaset oyuncağı ve kaba bir muâkaleden ibaret çünkü.


29 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...