YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Gerçek ve sanal gerçek

 
Bosna-Hersek'teki Boşnaklar örneğinde olduğu gibi, gerçeğin yalın hali veya bizzat kendisi yerine 'üretilmiş' veya 'sanal' gerçek daha fazla revaç bulabiliyor.

 

Bir dâvâda haklı olmak, gerçeği temsil etmek yetmiyor günümüz dünyasında, hak ve gerçeği bütün boyutlarıyla, âdeta göze sokarak 'göstermek' de gerekiyor.

Bosna-Hersek hükümetinin Kıbrıs Rum Kesimi'nde büyükelçilik açma kararı pek çok kişiyi şaşırttı. Bosna'daki soykırıma en ciddi tepkiyi veren ülke Türkiye; savaş sırasında herkes elinden gelen maddi-manevi yardımı yaptı Boşnak kardeşlerine, sığınmacılara kapılarını açtı. Karar, Türk dış politikası açısından 'simge' özelliği taşıyan bir konuda Bosna-Hersek'in Türkiye'nin hassasiyetlerine önem vermez bir tavrı olarak görülüyor ve tabii kızgınlık da doğuruyor...

Ancak, haberi biraz deşeleyince, Türkiye'nin de yönlendirmesiyle gerçekleşen Dayton barışının bir cilvesiyle karşı karşıya olduğumuz hemen fark ediliyor. Savaş sonrası Bosna Hersek'te bir 'Boşnak devleti' kurulmadı; Aliya İzzetbegoviç'in de sonunda râzı olmak zorunda bırakıldığı 'barış' Sırp ve Hırvatlar'ın da içinde yer aldığı bir yönetim yapısı doğurdu. Karmaşık bir ilişkiler ağı söz konusu bugün Bosna-Hersek'te, Boşnaklar'ın sözü fazla geçmiyor. Kıbrıs'ın Rum kesiminde büyükelçilik açma kararı da, Türkiye ile dostluğa özel önem veren Boşnaklar'ın yoğun muhalefetine rağmen hayata geçirilmek isteniyor...

Görüyorsunuz, 'gerçek' her zaman gösterildiği gibi olmuyor.

Ancak günümüzün en çarpıcı realitesi gözden kaçmamalı: Bosna-Hersek'teki Boşnaklar örneğinde olduğu gibi, gerçeğin yalın hali veya bizzat kendisi yerine 'üretilmiş' veya 'sanal' gerçek daha fazla revaç bulabiliyor. Bunun sebebi de basit: Boşnaklar ve onlarla aynı inanç halkası içinde yer alanlar, gerçeğin hiçbir biçimde üzerinin örtülemeyeceği, hakkın her zaman üstün geleceği kanaatine sahipler... Eminim, kendilerinin içeride şiddetle protesto ettikleri, ancak zorlandıkları yönetim tarzı yüzünden engel olamadıkları bir karardan dolayı kınanmalarını, Boşnaklar, anlamıyorlardır...

Çağımız 'imaj' çağı. Özde hiçbir değeri olmayan kişiler, kurumlar, kendilerini olduklarından ileride gösterebildikleri taktirde, medya diliyle 'milletin gönlünde taht kurabiliyor', buna karşılık doğru, dürüst, hayırlı hizmetler yapan kişiler ve kurumlar, kendilerini oldukları gibi tanıtamazlarsa -haksız yere de olsa- 'kötü' damgasını yiyebiliyorlar... Karga seslilerden 'ünlü şarkıcı' üreten, buna karşılık bülbül seslileri nâmerde muhtaç eden bir sanat ortamı var ülkemizde. Geçmişte milletvekili pazarı kurmuş, bugün ahlâksız tekliflerle milletvekili oyu peşine düşen politikacıların 'dürüst' bilindiği bir ülke burası...

Bu manzarayı bütünüyle değerler sisteminin tepetaklak oluşuna veremeyiz; bugünün tersyüz edilmiş şartlarını idrakten yoksunluk ile kendini savunma yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması da işleri zorlaştırıyor. Artık hakkın, güzelin, doğrunun ne kadar kenarda kalsa bile gidilip bulunabildiği bir ortamda değiliz; bu yüzden hakkı ve doğruyu temsil edenler ellerindeki değeri bütün özellikleriyle tanıtmak zorundalar. Kasıtlı çevreler tarafından yanlış yansıtılabilecek bir tavrın bütün boyutlarıyla savunulması bir zorunluluk; "Ben nasılsa haklıyım" gerekçesi bugün geçerli değil. Kendilerine rağmen benimsenen Kıbrıs Rum kesimine büyükelçilik açma kararı, Boşnaklar tarafından bir 'kriz yönetimi' idraki içerisinde ele alınmalıydı. Kararın açıklanmasından önce en yetkili ağız Ankara'ya gelmeli, Boşnak asıllı büyükelçi ülkesinin 'gerçekleri' ile medyayı zamanında tanıştırmalıydı.

'Kriz yönetimi' mantığı egemen olmayınca zihinlerde gerçekler yerine üretilmiş gerçekler yer ediyor. Daha kötüsü, Allah korusun, ileride Bosna-Hersek üzerine yeni bir hesaplaşma başlarsa, Türkiye gibi güçlü bir desteği arkasında bulamama gibi bir başka gerçekle yüz yüze kalabilir Boşnaklar... İlk elde mantıksız gelen bu tür işler, biraz da gelecekteki uğursuz gelişmelere zemin hazırlamak amacıyla sahneye konuyor zaten.

Bosna-Hersek güncel örneğini verdim, ama bunu Türkiye ölçeğinde defalarca yaşadığımız biliniyor. Zamanında araya mesafe konulamayan yanlışlıklar bugün 'gerçek' imiş muamelesi görüyor; doğrularımız ise nicedir bizim olmaktan çıktı...

Değerler sistemimizi günün şartlarını gözardı etmeden elden geçirmenin zamanı geldi de geçiyor bile...


1 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...