YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kırmızı karanfilli yaşlı kadınlar...

 
Ellerinde kırmızı karanfillerle sokaklara dökülen yaşlı kadınlara devletin öfkeyle, HADEP'in de sempatiyle baktığını tahmin etmek güç değil.

 

Dünyanın neresinde ve hangi sebeple olursa olsun, hayatın muhafazasının sembolü, en büyüğünden en küçüğüne kadar aile bireylerinin 'koruyucu kanadı' olan yaşlı kadınlar, sokak nümayişlerinde görülmeye başlanmışsa, ortada çok dikkat edilmesi gereken, tüm siyasal ve sosyal sorunları aşan, çıplak insani gerçekliğe temas eden bir durum var demektir.

Bu, dünyanın her yerinde böyledir, ama bu topraklarda her yerden daha fazla böyledir. 'Bu toprağın kadınları' ve bu kadınların hayat tecrübesinin sembolü olan yaşlı kadınlar, genç hayatların üzerine 'titreyen' kanatlardır. O nedenle her katı ideolojinin en gizli düşmanıdır onlar. Korkuyla, öfkeyle ya da baskıyla değil, şefkatle çocuklarını, yani geleceği, sokak gösterilerinin ve kavgalarının hayata hoyratlıkla dokunan ellerinden var güçleriyle korumaya çalıştıkları, katı ideolojilerin 'ucuz işgücü' gibi baktığı gençleri esirgemeye çalıştıkları için, düşmandır onlara iktidar kavgaları.

Çocuklarını sokaktan esirgemeye adanmış bu hayatların, sokağa dökülmesi ise başlıbaşına bir olaydır dünyanın her yerinde. Çünkü onları zorla sokağa dökemezsiniz. Onların hayata bakışı sokağa taban tabana karşıdır. Fakat HADEP'li belediye başkanlarının tutuklandığı günden, serbest bırakıldıkları güne kadar, bütün o karmaşanın, ideolojik mimiklerin ve tepkili vücut hareketlerinin ortasında, kıpırtısız bir duruşla, ellerinde 'kırmızı karanfiller'le ve o eşsiz sabırlarıyla birer 'ibret heykeli' gibi duruyorlar sokakta. Tek başına bu olay bile, olan biteni yeniden ve soğukkanlı bir şekilde düşünmeyi zorunlu kılıyor. Hem devlet yapmalı bunu, hem de HADEP.

Devletin Kürt Sorunu karşısındaki geleneksel yanlışını defalarca vurguladık burada ve HADEP'in aynı yanlışı bir başka şekilde sahiplenerek 'çarpık siyaset' ürettiğini de belirttik. Devlet asayiş refleksiyle davrandı ve kesinlikle doğru olmayan bir biçim ve gerekçeyle başkanları içeri aldı. Başkanların o güne kadar izlediği politika ise 'demokrat' bir bakıştan onaylanamayacak çarpıklıklar içeriyordu. Bu iki siyasetin çarpışması ise kimin haklı, kimin haksız olduğu tartışmasını boşa çıkaracak kadar toplumsal yapıyı zorluyor ve zedeliyor. Toplum gittikçe geriliyor, siyasetle arasına mesafe giriyor ve gündelik hayatını bile asayiş kavramlarıyla anlamlandırmaya çalışan siyasetler arasında 'sıkışıyor.'

Eğer devlet, başkanları tutuklama yoluyla Kürt sorunu etrafındaki toplumsal duyarlılığı yok sayabileceğini düşünüyorsa, birkaç gündür yaşananlar, devletin tavrının tam tersi sonuçlar verdiğini apaçık göstermiştir. Devletin tavrı daha çok insanın durduk yerde sokağa çıkmasına ve HADEP'in politikalarını tasvip etsin etmesin HADEP merkezli siyaset etrafında daha çok bütünleşmesine yol açmıştır. Bunun öbür ucunda duran HADEP ise izlediği 'indirgemeci' politikalar yüzünden bölge halkının hayatının iyileşmesinden çok, toplumsal açıdan gerginliklere düşmesinden 'beslenen' bir politika üretimini daha kazançlı bulduğu izlenimini veren tutumlardan kaçınmalıdır. Belli bir toplumsal duyarlılığın içinden siyaset yaptığı için, yanlış siyasetlere oynaması 'gerginliklerin' yeni dönemdeki sorumlusu olarak daha çok HADEP'i öne çıkarmaktadır. HADEP, Türkiye partisi olmayı hakeden politikalara yönelmelidir.

Ellerinde kırmızı karanfillerle sokaklara dökülen yaşlı kadınlara devletin öfkeyle, HADEP'in de sempatiyle baktığını tahmin etmek güç değil. Fakat bu zıt bakışlara rağmen devlet de, HADEP'de aynı yanlışı paylaşıyor. Devletin öfkesinde de, HADEP'in sempatisinde de, o yaşlı kadınların ellerindeki karanfillere de, sokağa çıkışlarına da ideolojik ve siyasal 'anlam ve eylem yükleme çabası' var çünkü. Devletin de, HADEP'in de yanlışı burada. Çünkü o kadınların tavrında ideolojik ya da siyasal bir 'kasıt' aranmasının çözüme katkısı yok. Onlar çocuklarının daha iyi yaşamasından başka birşey istemiyorlar. Devlet de, HADEP'de bu noktayı iyi değerlendirmeden ve ortak paydayı burada yakalamadan, hiçbir 'sahici çözüm'e ulaşılması mümkün değil.


1 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...