YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Temel sorunlarımızdan biri

 
Deprem "meslek kavgaları"nın kamuya açılması, "bilimsel" tanımlamasını içeren varsayımların kolayca duyurulması gibi yararlar sağladı elbet kimilerine!

 

Depremin getirdiği yıkımın üzerinden uzunca bir zaman geçti. "İmar ve Kentleşme" konusundaki tartışmalar zaman zaman alevlenip yatışıveriyor. Ama uygulama, iş görme, çözüm getirme yöntemimiz değişmiyor. Deprem "meslek kavgaları"nın kamuya açılması, "bilimsel" tanımlamasını içeren varsayımların kolayca duyurulması gibi yararlar sağladı elbet kimilerine! Bu varsayımların kamuoyunca bir "kesinlik" gibi okunması, herkesin bir "bilici" araması, ama temel sorunların hiç mi hiç tartışılmaması da adet haline geldi.

Türkiye'de İmar ve Kentleşme ideolojiler-üstü bir sorun! İdeolojik yeğlemeleri konusunda hiç taviz vermeyen onca birbirinde farklı kesimde, toplumun neredeyse bütün katman ve sınıflarında aynı aldırmazlıkla ödüllendirilen bir sorun üstelik! Bugün Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" adlı yapıtından kimi "tarihsel" örnekler vereceğim. Bu örneklerin aslında ne kadar "güncel" olduğunu görmek bizi şaşırtmamalı. Amacım "tarih tekerrürden ibaret"tir soyundan bir teze kanıtlar sağlamak değil; amacım bunca değişme ve kesintinin yaşandığı bir çağda, bizim, hastalıklı yanlarımızın bir türlü üstesinden gelemediğimizi anımsatmak.

Falih Rıfkı o günlerde hazırlanan kent planına değiniyor. Şunu unutmayalım: Sorun bu planının yetkin ya da uygulanabilir nitelikte olup olmaması değil. Sorun, bu plana karşı ne tür yöntemler kullandığımız. Biçimi hiç değişmeyen, bugün de hemen herkesin şu ya da bu yoldan el atmakta duraksamadığı yöntemler bunlar!

Ankara'nın kentleşme sürecinde Jansen planının kabul edildiği günler. Atatürk'ü ziyaret eden Profesör Jansen ayrıntıları açıkladıktan sonra şöyle bir soru soruyor: "Bir şehir planını tatbik edebilecek kadar kuvvetli bir iradeniz var mıdır?" Bu soru Atatürk'ü biraz kızdırıyor; herşeyin değişmekte olduğu, yeni bir devletin kurulduğu dönemde bu işin de üstesinden gelinecektir. Atatürk'ün sert yanıtı üzerine Jansen şunu söylüyor: "Belki sizin hakkınız var; biz Almanya'da bile türlü güçlüklere uğruyoruz da onun için sormuştum."

Atatürk'ün bu yönde sergilediği iradeye karşın işin nereye vardığını Falih Rıfkı'dan dinleyelim:

"Bir imar komisyonu yapmıştık. Reis bendim. Rahmetli Vali ve Belediye Reisi Nevzat da bu komisyonun azası idi. Bir ecnebi mütehassısın dediklerini yapmaktan başka elinden bir şey gelmeyen bir belediye reisi olmaya daha ilk gün isyan etti. Açıkça muhalefet de edemeyeceği için, adet olduğu üzere, devamlı bir baltalama yolu tuttu.

Birçok arsa spekülasyoncuların eline geçmişti. Bunlar en başta devlet dairelerinin bir mahallede toplanmak fikrine karşı koydular. Çünkü Ankara'da nüfuz ticaretinin ilk kaynağı, mesela Cebeci'de ucuz bir arsa almak ve Maarif Vekili'ne konservatuarı orada yapmaya karar verdirerek arsasını ona satmaktı."

Atatürk Bulvarı üzerindeki yapılaşma ve Meclis arsasının saptanıp alınması arsa spekülatörleri tarafından sürekli kesintiye uğratılır. Gelgelelim sorun "spekülasyon"la sınırlı değil. İşte "iş görme yöntemimiz" hakkında başka bir örnek:

"Jansen şehir planını yaptığı vakit, onun bir yandan Çankaya, bir yandan Telsizler istikametine doğru genişleyeceğini ve istasyon arkasının da endüstri bölgesi olacağını düşünmüştü. Şehir Çankaya yolunun etrafına alabildiğine yayıldı. Profesör bu hadiseyi kabul etmek lazım geldiğini, ancak istasyon yerini de aynı geliştirmeye uydurmak zarureti baş gösterdiğini izah etti. Henüz gar binası yapılmamıştı. Yeni istasyon meydanı, Dil-Tarih Fakültesi'nin karşısı olacaktı. Ankara'ya gelenler bugünkü istasyonla köprü arasındaki mesafeyi kazanmış olacaklardı. Mahalleler ortasındaki bugünkü manevra istasyonu rezaleti olmayacaktı. Gitmiş, Bayındırlık Bakanı'nı görmüş. Ali Bey: 'Ben öyle fikrinden cayan mütehassıs istemem' demesin mi?

Profesör ters pürs otele geldi. Ali Bey, bir binadan ziyade bir makine olan gar binasını da müsabakaya bile koymadan, o zaman Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı Yüksek Mühendis Mektebi diplomalılarından bir gence yaptırıvermiştir. Rahmetli Nevzat ise: 'Malatya'da dağ başında yollar yapmışım. Jansen bana şehir içinde sokak yapmayı mı öğretecek?' diyordu. Ve bir göstermelik olmak üzere parasının çoğunu, Atatürk'ün daima geçtiği bulvarı, plan disiplininin tersine, süslemek için harcıyordu."

Çarşamba günü devam edeceğiz.


12 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hakan ARSLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...