YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 


BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLER İSLAMİ KESİMİ DE ELEŞTİRİYOR

'Dargınız, çünkü yalnızız'

Bu ülkede ilkez başörtülü öğrenciler üniversite kapılarından çevrildiğinde "Yalnız Değilsiniz" isminde bir film çevrilmişti. Film hem öğrencilerde hem de öğrencilerin arkasında olduğu söylenen çevrelerde büyük bir heyecan yaratmıştı. Başörtüsü yıllar sonra tekrar yasaklandı. Ancak öğrencilerin arkasında olduğu bilinen kesimlerden gelen olumsuz tepkiler durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Yıllar sonra başlayan yasak ve onun getirdiği mücadele sürecinde öğrenciler bu kez yalnız kaldıklarını düşünüyor. Çünkü çalışmak

zorunda kalan öğrenciler İslami kesim olarak bilinen bazı işyerlerine yaptıkları iş müracaatları sırasında çok düşük ücretlerle karşılaşıyorlar. Dayatılan ücreti az bulan öğrenciler ise, belki inanması zor ama, "Nasılsa devlet işinde çalışamazsınız, bu şartlara mahkumsunuz" gibi kahreden sözlerle karşılaşıyorlar. Bu da onları mücadelelerinde yalnız oldukları düşüncesine itiyor. İstanbul Üniversitesi'nin değişik bölümlerindeki eğitimlerini yarıda kesmek zorunda kalan Dilek Ergen, Selma Karlı, Müşerref Uzun ve adının açıklanmasını istemeyen A.D ile görüşmemizde yasağın üzerlerini örttüğü ve bu yüzden hiç tartışılmayan bambaşka gerçeklerle karşılaştık.

Birkaç yıl öncesine kadar yüksek tahsil yapıyordunuz. Sonra birden bire kamusal alanın dışına itildiniz. Şimdi hangi alanlardasınız. Neler yapıyorsunuz?

Müşerref: Hayatın alanına girdik. Çalışıyoruz. Çalışmak zorundayız. Sonuçta o da kamu oluyor.

Dilek: Tabii binbir zorluklarla.

Ne gibi zorluklar?

AD: Bizi desteklediklerini düşündüğümüz birtakım insanlar bizi kullanıyorlar.

Nasıl yani?

AD: Mesela onlara mahkummuşuz gibi bir muamele görüyoruz.

Ne gibi?

Dilek: Örneğin bizden olduğunu düşündüğümüz sermayelerin iş kollarına müracaat ettiğimizde çok düşük maaşlar teklif ediyorlar.

AD: Bazı arkadaşlarımıza "Nasıl olsa devlet dairesinde ve diğer kurumlarda bu halinle çalışamazsın. Sonuçta bize mahkumsunuz" diyorlar.

Müşerref: Hatta bir arkadaşımızın ağabeyi bile onu başörtülü diye kendi mağazasında çalıştırmadı.

Ne yani bu ülkede artık 'başörtülü ucuz iş gücü' adında yeni bir sektör mü türedi?

Dilek: Evet öyle.

Özeleştiri yapıyor musunuz? Ya da böyle bir gereksinim duyuyor musunuz?

Selma: Yapıyoruz. Ve yasaktan önceki duruşumuzun dört dörtlük bir duruş olmadığını düşünüyoruz. Şu anda daha özgürce düşünebiliyoruz.

Özgür değil miydiniz?

Müşerref: Zor kararlar vermek zorundasınız. Yasaktan önce de zordu. Kapalı öğrenciler olarak her zaman kendimizi ispatlama gereği hissederdik. Okulda tanımıyorlardı. Biz de kendimizi tanıtamadık. Amfilerde hep yanyana oturuyorduk. Sosyal hayatımız pek yoktu.

AD: Erkek arkadaşlarımzla pek görüşmüyorduk. Görüşenleri de yadırgıyorduk.

Müşerref: Mezuniyetlere katılmazdık. Yıllığa fotoğraf vermezdik. Kulübe de üye olmazdık.

AD: Yasaktan önce sanki oralar bize ait değildi. Sığıntı gibiydik. Sanki bize lutfedilmişti. Bize ait değildi. Ama yasaktan sonra oraların aslında bize ait olduğunu kavramaya başladık. Bu da olumlu bir gelişme.

Başörtüsü sorunuyla ilgilenen yazarlar için ne düşünüyorsunuz.

Selma: Bir zamanlar idol olarak gördüğüm bazı yazarlar şu anda benim gözümde çok aşağılarda dolaşıyorlar.

Bu sorunun politikayla çözüleceğine inanıyor musunuz? Siyasi partilere nasıl bakıyorsunuz?

Müşerref: Oy verdiğimiz partiler bizi temsil edemedi. MHP'den artık hiçbir ümidimiz yok. Ama örneğin FP'ye "Sizin partiniz mi kapatılsın, yoksa başörtüsü sorunu mu haledilsin" denilse hiç tereddütsüz partilerini kurtarmaya çalışacaklar.

Merve Kavakçı sizi temsil edebiliyor muydu?

Selma: Bence Kavakçı yanlış bir tercihti. Vatandaşlığı ile ilgili sorunların ortaya çıkacağı tahmin edilmeliydi.

AD: En basitinden yaptığı sporlar soruluyor. Amerika'da yaygın olan bizim duymadığımız bir sporla uğraşıyormuş. Bize daha yakın bir isim seçilmeliydi.

Dilek: Ama sonuçta başörtülü aday gösterilmesi bile güzel.

Karamsar bir talo oluştu yanılıyor muyum?

Müşerref: Yalnız şu var. "İnanıyorsanız, en üstün olan sizlersiniz" ayeti. Gerek üniversitede, gerekse toplumda karşılaştığımız zorluklara karşı ayakta kalmamızı sağlıyor.

Peki dargın mısınız?

Selma: Kesinlikle.

Dilek: Çünkü yalnızız.

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...