| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Koskoca bir aldatmaca: 312'inci madde
Demokrasi çifte kriteri kaldırmaz… Sahteciliğe de müsait değildir. Çünkü günü gelince ne kadar demokrat, ne kadar özgürlükçü olduğunuz ortaya çıkar… Ve o 'gün', Türkiye'de sık sık gündeme gelir. 312'inci madde, sık sık sahte demokratların maskesini düşürür. O, demokrat olduklarını ileri sürüp mangalda kül bırakmayan şemalı özgürlük şampiyonlarının yüzlerinde şaklar. Bazılarının suratlarında ise en ufak bir renk değişimi bile olmaz… Kaç yıl olduğunu ben bile unuttum, onlarca yıldır iktidar olan, önümüzdeki beş-on yıl içinde de bunu sürdürmek isteyen zat, - cumhurbaşkanı- kendisine, " Niçin bizde ifade özgürlüğü yok?" diyen gençlere bazı şeyler söylemiş… "Bu yasaklar bütün dünyada vardır, önemli olan bunların bir rejim için yakın ve kesin bir tehlike olup olmadığının sınırını çizmektir." demiş. Sonra da ilave etmiş: " Bizde bu sınırın çizilmesinde bazı sıkıntılar var." Bütün politik hayatı ve yöneticilik dönemi boyunca o çizginin, demokrasiden, insan haklarından yana doğru çizilmesi için hiçbirşey yapmamış bir insan olarak bunları söylüyor… Düşünce ifade etmekle eylem yapmayı aynı kaba koyuyor. O 'sıkıntılar' dediği şey nedeniyle, bugün bir yığın insan cezaevinde... Bazılarınına siyaset yasağı konmuş durumda, bazıları ise ceza ve hapis tehdidi altında. Hepsinden önemlisi de, 312'inci madde olarak farklı düşünenen, farklı inanan insanların kafasının üzerinde sallanan bu yasakların onu pek fazla ilgilendirmemesi… Onun hesabı, Türkiye'nin özgür bir hukuk devleti olması değil. Bazı güçlükleri olsa da, bu ülkenin kendisi tarafından yönetilmesi.. O nedenle politikacıların, yazarların, bilim adamlarının olağan demokrasilerde bulunmayan böyle bir madde ile cezalandırılması onu hiç etkilemiyor. Zaten yıllarca da etkilemedi. Belki siyasi yasaklı olduğu dönemde, onu bu madde ile suçlasalar ve hatta cezalandırsalardı bu yasağın da kaldırılması için uğraşabilirdi. Şimdi diğer yasaklar gibi bu yasağı da görmezden gelmesi normaldir. Çünkü artık kendisinin yasaklarla bir alıp veremediği yoktur. Bizzat bu yasakçı sistemin bir parçası durumundadır. O nedenle gözlerinin önünde cereyan eden hukuk facialarını, birçok insanı kıs kıs güldüren bir klasik açıklama ile yorumluyor. "Türkiye'de yargı bağımsızdır, Türkiye bir kanun devletidir." diyor. Yargının en başındaki yargıç ise, " Hayır, bu ülkede yargı bağımsız değildir" deyip duruyor. Sınırları bürokrasi ve onlarla eşgüdümlü olarak iktidarı paylaşan siyasiler tarafından çizilmiş sistem, hangi politik hareketi, hangi politikacıyı devre dışı bırakmak, engellemek istiyorsa bu madde çalıştırılıyor… Hangi farklı düşünce, hangi farklı eğilim susturulmak isteniyorsa yine bu madde devreye sokuluyor. İfade özgürlüğünden, hukuk devletinden yana görünen bazı çifte kritercilerin demokrasi çizgisi bu maddenin sınırlarında bitiyor. Ondan sonrası, " Canım, o kadar da demokrasi, hoşgörü olur mu?" faslına giriyor. Hele bazı uyanıkların yaklaşımı evlere şenlik. Erbakan'ın aldığı ceza ile ilgili olarak neredeyse seviniyorlar. Sebep: Erbakan'ın demokrasi anlayışının beğenilmemesi… Bazı gazetelerde, " Demokrasi Hoca'ya da lazım oldu " gibisinden başlıklar var… Bu, bir zanlının, haksız yere aldığı cezayı tartışmak yerine, söz gelimi onun, burnunu karıştıran pis bir adam olması nedeniyle, cezayı hakettiğini söylememiz gibi bir şey. Onun demokrat olmaması, Fazilet Partisi'nin yönetimine müdahale etmesi tabii ki böyle bir cezayı almasını haklı kılmaz… Böyle bir durum da alkışlanamaz. İşte 312'inci madde böyle bir turnusol kağıdıdır.. Rejimin sahteliğini de, demokratım diyenlerin çifte kriterciliğini de, gizli yasakçıların bahanelerini de bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer...
kduzgoren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|