YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Hayat ve yazı

 
Hayatın kendisinde metafor yoktur. Ama yazının bizatihi varlığı bir metafor olayıdır. Bu açıdan da, yazının tüketilemeyecek anlam katmanlarıyla yüklü olduğunu söyleyebileceğiz demektir.

 

Yazının tutanak olma işlevini bir yana bırakırsak, onun asal işlevinin hayatta içkin bulunan anlamın keşfedilmesi ve keşfettiği anlamın dile getirilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Böylece yazıya bir işlev yüklediğimizi de söylemiş oluyoruz. Olaya yalnızca şimdi söylediğimiz kesitten bakılınca içinde anlam barındıran şeyin hayat (tabiat ve beşerî tecrübelerimizin tümü) olduğu ortaya çıkıyor. Yazı oradaki anlamı ortaya çıkartma işlevini yüklenmiş bulunuyor. Ne var ki, yazı ile ortaya çıkartılmış olan anlam da, her zaman kendini açık açık ele vermeyebilir. O zaman yazılı metnin kendisi, başka bir yazının önünde, kendisinden anlam çıkartılabilecek yeni bir nesne haline gelir.

Aslında, kendisi anlam çıkartma işleviyle yüklenmiş olan yazının, farklı bir düzlemde, hayattan daha fazla anlam içerdiği de ileri sürülebilecektir. Çünkü yazı orada yalnızca söyledikleriyle değil, fakat aynı zamanda söylemedikleriyle de varbulunmaktadır. Bu bağlamda, yazıda hayatta olandan daha çoğunun olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü yazıda yalnızca yaşanan değil ve fakat yaşanmayan ve salt tahayyül âleminde olan (fantezi) da varbulunmaktadır. Yazının, fanteziye müracaat ederek ortaya koyduğu anlam, aslında çokanlamlılığa yol açar ve belki de yazı bu yoldan çokanlamlılığa yol açsın diye fanteziye başvurulur. Böylece yazıda içkin olan söz konusu anlam katmanlarının tümü yeniden keşfedilmek üzere kendini hazır tutar.

Öte yandan hayatın kendisinde metafor yoktur. Ama yazının bizatihi varlığı bir metafor olayıdır. Bu açıdan da, yazının tüketilemeyecek anlam katmanlarıyla yüklü olduğunu söyleyebileceğiz demektir. Hayatın kendiliğinden dili yoktur, ona insan dil (dolayısıyla anlam) izafe eder. Ona izafe edilen anlam da kendiliğinden metafor (istiare) oluşturur. Kuran-ı Kerim'in: "Oku!" diye ifade ettiği buyruk ya da öğüt, kendiliğinden bir metafor sayılmalıdır. Çünkü bu bir kelimelik buyruktan (veya öğütten) çıkartılan anlamların tüketilmesi şimdiye kadar mümkün olmamıştır, şimdiden sonra da ona yüklenebilecek anlamların sonunu getirmek mümkün olmasa gerektir. Sözel olarak irad edilen bu buyruk (veya öğüt), insanı hayata (tabiata ve beşerî tecrübeler alanına) yönlendirmektedir, çünkü okunacak şey orada durmaktadır. İmdi, burada, çokanlamlılığın hayatta mı içkin bulunduğunu, yoksa bizatihî "Oku!" beyanı içinde mi gizlendiğini sorabiliriz. Alacağımız cevap, her ikisinde de, olmalıdır. Çünkü bizim "Oku!" beyanını her farklı telakki edişimizde okuyuşumuz (buradaki okumayı yazma olarak, anlayabilirsiniz) farklı olacağı gibi, söz konusu farklı telakkinin perspektifinden hayata her yönelişimizde de farklı anlamlarla karşılaşacağımız bedihîdir.

Böylece yazının işlevinin hayatın anlamını indirgemeye ve daraltmaya değil, fakat onu çeşitlendirmeye ve çoğaltmaya yönelik olduğunu ileri sürmemiz mümkün görünüyor.


12 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Rasim Özdenören

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...