YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yozgat, Siirt, kız çocukları vs...

Bir köşe yazarı feryad ediyordu:

-Şimdi de spor alanlarını ele geçirecekler... Suçlananlar gericilerdi...

"Gericiler" kategorisine girenler ise Yozgat- spor'u birinci lige taşıyan YİMPAŞ ile, Siirt'i taşıyan Jet-Pa, ya da Konya'ya omuz veren Kombassan'dı.

Yozgat'ın ekonomik hayatında nerdeyse yalnızca YİMPAŞ vardı. YİMPAŞ yöneticisi Dursun Uyar, bir görüşmemizde, 20 bin kişinin YİMPAŞ'a iş başvurusu olduğunu söylemişti. Ya YİMPAŞ olmasaydı Yozgat'ta... Bu Anadolu kenti nasıl yırtacaktı gömleği?

Jet-Pa ile ilgili eleştiriler bir yana, onun girişimleri olmasaydı Siirt için umut kapıları açan bir spor atılımı mümkün müydü?

Halil Mutlu, Kombassan forması giyip, halterde Türkiye adına kürsüye çıkınca, kimsenin aklına Kombassan'ı kutlamak gelmedi, aksine, Halil Mutlu, formasında Kombassan reklamını taşıdığı için sorguya çekildi...

Güreşçilere-tekvandoculara destek veren Faziletli belediyeler tebrik edilmek yerine "kuşku"ya muhatab oldular.

Oysa verilenler Türkiye'ye veriliyor, yapılanlar Türkiye için yapılıyordu. YİMPAŞ Yozgat'ı, Jet-Pa Siirt'i, Kombassan Konya'yı alıp gitmiyordu. Yozgat Türkiye'de büyüyor, Siirt ve Konya öyle...

Bir ara, üniversitelerde, başörtülü öğrenciler birincilik kürsüsüne çıkınca da öfkelendi bazılarımız. Onları, sanki Türkiye'ye rağmen yükselen değerler sandılar. Oysa, o çocukların hepsi Türkiye için çırpınıyorlardı.

Öğretmenler, doktorlar, hemşireler başörtülü oldukları için görevden uzaklaştırıldılar. Sırf başörtülü oldukları için... Çocukların öğretmensiz, hastaların doktorsuz-hemşiresiz kalması daha mı faydalı idi Türkiye bakımından?

O çocukları okul alanlarından, öğretmenleri sınıftan, doktor-hemşireleri hastaneden-sağlık ocağından uzaklaştırıncaTürkiye mi kazandı, yoksa sadece bizim öfkelerimiz mi tatmin oldu?

Hakan Şükür beş vakit namazını kılıyormuş. Hakan Ünsal'ın eşi başörtülü imiş. Beşiktaş'lı Ertuğrul'un eşi de öyle. Ne yapmalı, bu çocukların Türkiye adına attıkları gollerden sevinç duymamalı mıyız? "Acaba o gollerde irticadan bir yansıma var mı?" sorusunu mu sormalıyız? Sahi, Hakan Ünsal veya Ertuğrul, eşleri ile birlikte Anıtkabir'e gitseler, kabul edilirler miydi acaba?

Almanya'daki Türk-İslâm Federasyonu, Alman hükümetinden Türk çocuklarına din dersi verme hakkı aldığında da sevinç duyamadık Türkiye hesabına... "Köktendinci" kuşkular ürettik. "Gericiliği prim veriyor" gerekçesiyle Almanlar'a kızdık. Oysa varsa eksiklikler giderilir ve bundan çocuklarımız lehine bir sonuç elde edebilirdik.

Milliyet'in eğitimci yazarı Abbas Güçlü'nün yazısını okuyorum. "8 yıl kesintisiz eğitimin can çekiştiğini" yazıyor. (24 mayıs 2000) İlk öğretim beşinci sınıfı bitirdikten sonra okuldan alınıp Kur'an Kursu'na verilmek istenen bir kız çocuğundan bahsediyor. Bir köyde kızlarını okula göndermeyen köylülerin yarısının mahkemeye verildiğini naklediyor.

Böyle bir olgudan rahatlıkla derin öfkeler çıkarmak mümkün. Halkın cehaletinden, gericiliğinden, bağnazlığından söz etmek de. Genelde yapılan da bu... Bir köyün yarısını mahkemeye taşıdığınızda işin halledildiğini düşünürsünüz. Köy halkı korkar ve kız çocuklarını gönderir okula...

Böyle geldi yönetim-halk ilişkilerimiz. Ama vatandaş, herşeye rağmen kız çocuklarını okutma terbiyesi(!) almadı!!! Göndermedi kızlarını, okutmadı. Çok içi yandı kızların "okuyamadık", diye. Eminim ki, ebeveynlerin de içleri yandı, "kızımızı okutamadık" diye... (Bence de gerçekten iç yakacak bir hadise kız çocuklarının okutulamamış olması. İslâm, her çocuğa ilim verilmesini, zihninin ve kalbinin yücelmesi için emek verilmesini istiyor çünkü. Okullarını bırakmak zorunda kalan başörtülü öğrencilerin nasıl acı çektiklerinin yakın tanığıyım.)

Halkın iç yangısı ne zamana kadar devam etti?

Kız imam hatip okulları açılıncaya kadar...

Ya da kız liseleri, kız meslek liseleri...

Bu okullar nefes aldırdı halka. Dua etti insanlarımız bu sığınakları açanlara.

Ne yaparsınız ki, bu halkın değer yargıları içinde "mahremiyet" diye bir ölçü var. Kızını, büluğ çağına geldikten sonra karma okutmak istemiyor. Siz farklı düşünebilirsiniz, "bu çağda bu kafa" yargılamalarına gidebilirsiniz, ama halkınız bu. Onun bir dini var ve dinden kaynaklanan değer yargıları var.

Şimdi, imam hatip liseleri ile birlikte kız İHL bölümleri, Meslek liseleri ile birlikte kız meslek bölümleri, daha ötede de "karma eğitim" dayatması ile tüm kız liseleri bitirildi. Özel kız liseleri bile açtırılmıyor. Mevcut kız liseleri karma hale getiriliyor.

Ne olacak, "mahremiyet"e önem veren ailelerin kız çocukları?

Devlet şablonuna boyun eğmekten başka çıkar yol yok mu?

Devlet, bir özeleştiride bulunamaz mı bu çocukların eğitimi konusunda?

Demokratik bir zihniyet, insanlarımızın bu yöndeki taleplerini dikkate almayı gerektirmez mi?

Yoksa "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" demek mi gerekiyor? Yani merkezî şablona uymayanları kaybetmek içimizi sızlatmamalı mıdır?

Burada, herşeyi doğru bildiğini düşünen ve toplumun buna göre yeniden tanımlanmasını öngören bir zihniyet bulunduğunu biliyorum. Halk, onların şablonuna uymalı bu zihniyete göre... Halkın düşünce tarzı, hayat tarzı, dünyaya bakış tarzı yeniden biçimlenmeli... Eğer yaşı ilerlemiş olanlar için vakit geçmişse, proje çocuklar için hayata geçirilmeli.

Bu anlayış, dayatmayı getiriyor. Köy halkının yarısını mahkemelik yapıyor. Ya da kız çocuklarının eğitim hayatını söndürüyor.

Bir yeniden düşünme dönemi geçirmeli Türkiye, diyorum, bir zihniyet devrimi yaşamalı. İnsanların ve kurumların Türkiye'ye katkısını önleyici zihin yapısından kurtulmalı Türkiye. Özgürlük, her insanın paylaşabileceği ölçüde büyük olmalı. Kimsenin tekelinde olmamalı Türkiye. Kimse kimseyi yargılayacak konumda hissetmemeli kendisini... Kimse kimseye yasak kompartımanlar oluşturmamalı zihninde.

Bırakın kız çocukları okusun, dilediği gibi okusun, yeter ki okusun. Anneleri-babaları, inançları ile çocuklarının eğitim ihtiyacı arasında boğmayın! Türkiye hür nefesler alsın, bırakın! Bu ülke insanının rüşdüne erdiğine inanın!


27 MAYIS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...