YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Faturalar, makbuzlar

Türkiye'de yayın dünyası neyin ölçü alındığı kolay anlaşılmayan bir düzen içinde deveran ediyor. Yayın dünyasının her şubesi kendine mahsus şartlar içinde etkinlik gösteriyor. Gazete yazarlığı bu şubelerden biri ve ben ancak onun şartlarından bir miktarına aşinayım. Anladığım, bilebildiğim kadarıyla bir gazetede yazılar yayınlıyorsanız sizin ne yaptığınızın iki türlü açıklaması vardır; ya bir yolunu bulup o gazetede yazmayı başarmışsınızdır veya bir yolu bulunup size o gazetede yazdırmayı başarmışlardır. Başarı kime aitse ödülü de o alır. Daha açıkçası gazete yazarı olmayı başarı kabul etmek ondan istifade etmeyi de olağan kılar. Öte yandan birini gazete yazarı kılma başarısına erenler için o yazardan ne şekilde olursa olsun istifade etme fırsatı doğmuş olur.

Gazete yazarı okuyucusu ile ilişkisi dolayısıyla bir netice hasıl eder. Cümle âlemi bu mahsul ilgilendirir. Bir yazarın okuyucuya ne sunduğu çoktan beri biliniyor: Buna "kanaat" adı verilmiştir ki yeni Türkçe'de "kanı" dendiği de olur. Yazarlar "kanımca bu böyledir, şu şöyledir..." deyip durur, görünüşe göre okuyucuyu kandırmaya çalışırlar. Acaba okuyucuda kanacak göz var mı? Bu çok ciddi bir meseledir. Gazete okuru gazete yazarını bir mürebbi, bir rehber gibi görmez, görmek istemez. Okurun yazardan beklediği öyle şeylerdir ki onlarla okurun kimi önyargıları, kimi sempatileri beslenir, canlanır, renklenir ve nihayet okurda bulunan bazı zihin özellikleri vurucu hale gelir. Bu demek değildir ki gazete okuru ve gazete yazarı ilişkilerini uyum içinde devam ettirir. Tersine, yazarla okur irtibatına bir uyumsuzluk egemendir. Eğer yazar okuyucunun hoşlandığı şeyler yazmışsa okur yazardan hemen bunun dozajını artırmasını bekler. Yok eğer, okur yazarın kanaatini beğenmemiş ve bir şekilde ortaya çıkan kanaatten rahatsız olmuşsa, kendi konumuyla yazarın konumu arasındaki farkı yazarın yüzüne vurur. Böylelikle okurun sivri, herhangi bir sebeple sivriltilmiş kişiliğinin tanınmasını, kabule şayan bulunmasını bekler. Özetle söylenecek olursa, gazete okuru gazete yazarının önüne her seferinde (hem hoşlandığı zaman, hem de hoşlanmadığı zaman) bir fatura sürer. "Borcun şu kadar, bunu öde!" der. Bazılarına göre bir gazete yazarını okumak ve hele onu tercih etmek demek o yazarı borca sokmak demektir.

Eğer yazar "bir koy, beş al" hesabı yapan biriyse hiç vakit geçirmeden faturayı öder ve ödediğinin acısını arayı uzatmadan okuyucudan (veya bir başkasından) çıkarır. Ne var ki her yazarın hesabı buna benzemez. Daha doğrusu hiç bu türden hesap yapmayan (meselâ yazdıklarından ötürü okurları borca soktuklarını düşünmeyen) yazarlar da vardır. Onlar yazdıklarının yayın dünyası dışında bir karşılığı olduğu düşüncesiyle hareket etmekte ve okurlarıyla olan irtibatlarının bir dayanışmaya vesile olmasını ummaktadırlar. Bu düşüncede olan yazarların da okurlarından bekledikleri bir şey vardır elbet. Ne mi bekler böylesi yazarlar? Basit bir şey. Onların beklediği sadece bir makbuzdur; bir "alındı" belgesi.


27 MAYIS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...