YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Son dakika haberi: Türkiye batıyor!

 
Türkiye, şimdi, ekonomisi batık, yargısı mefluç, yasaması ketm bir "üçüncü dünya" ülkesi görünümünde...

 

Oluyor ha... Enflasyon düşüyor ha... Toptan eşya fiyatı ocak ayı itibariyle yüzde 6 sınırına dayanmış... Fatih Çekirge üstadımız IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'yle bizim Sümer Bey arasında çöpçatanlık yapıyor... Borsa fırlamış fırlamış da, son iki hafta içinde "talihsiz bir biçimde" düşme eğilimi göstermiş... Rahmi Bey Sabah refikimizin "örnek davranış" olarak gösterdiği "mamüllerimize yüzde 25'ten fazla zam yapmayacağız" sözünden çoktan çarketmiş, şimdi fiyat ayarlaması için "uygun zemin" kolluyor.

Ocak ayı enflasyon rakamları, fiyakalarını nasıl da bozdu.

Yüzde 5.8...

Bu, yüzde 30 olarak öngörülen enflasyon miktarının yıl sonunda yüzde 70-80 düzeyinde seyredeceğini gösteriyor. Hayırlı uğurlu olsun. Hükümetin faiz politikasına güvenip birikimlerini borsada değerlendiren yarı mutlu azınlığı, yeni Wall Street faciasından bakalım Fatih Çekirge'nin çöpçatanlık girişimleri kurtarabilecek mi?

Enflasyon düşüyor, faizler aşağı çekiliyormuş.

Türk halkı rakamlardan, endekslerden, çizelgelerden anlamaz; dönüp, bir zamanlar vıcır vıcır insan kaynayan muhitlere, hele de ekonomik canlılığın göstergesi sayılan Laleli-Aksaray-Beyazıt hattına bakar.

Hani, şimdilerde nadirattan bir Polak ve Hungary otobüsünün ya uğradığı, ya uğramadığı; açık kafe ve lokantalarda tembel tembel pinekleyen karayağız Türkler'le, onlara eşlik ediyormuş gibi yapan kimi sarışın, şaibeli, "iş ehli" hatundan başka ortalıkta pek kimseciklerin dolaşmadığı; yolu ezkaza o muhitten geçen iyi aile çocukları için de bir Pompei, bir Sodom-Gomarre özelliği taşıyan "lanetli" üçgen.

Hayat durmuş buralarda...

Ekonomi el ayak çekmiş...

Adım başı bar, cafe, disco ve ne tür sanatların icra edildiği Hizbullah fatihi Hasan Özdemir'in de malûmu kimi süslü, görkemli, beş yıldızlı oteller... Bir de, belki de çeşit olsun kabilinden, elli adımda bir döviz ve chance bürosu...

Türkiye bir "tekstil cenneti", Laleli ve Aksaray da tekstil sektörünün kalbiydi. Yüce Türk bürokrasisi, altın yumurtlayan tavuğu kesmek pahasına, anlamsız vergiler, ne işe yaradığı belirsiz harçlar koyarak, "bavul ticareti"ndeki önceliği Uzakdoğu ülkelerine, Arap emirliklerine kaptırdı. Tekstil sektörü, Laleli ve Aksaray'daki ihracat payını kaybedince, krize girdi.

Sonra ne oldu?

Bağlı olarak, yüzlerce mağaza, binlerce atelye kapandı. Yüzbinlerce insan işsiz kaldı.

Sonuç, iflas...

Türkiye'nin yaşadığı kriz, elbette "mevzi", yani Laleli-Aksaray piyasasıyla sınırlı konjonktürel bir kriz değil. Her gün gazetelerde, ülkenin birçok bölgesinde fabrikaların, atelyelerin, mağazaların, imalathanelerin kapandığı/kapanmak zorunda kaldığına ilişkin haberler...

Gazi Bey "yüksek faiz"e bağlıyor bunu.

Fatih Çekirge de aynı görüşte.

İnanamayacaksınız ama, Ertuğrul Özkök de "yüksek faiz"den şekvacı.

Bu satırların yazarı, hamdolsun iktisatçı değildir; para politikalarından, borsa-morsa işlerinden anlamaz; ama ekonomik durgunluğun yaşandığı ülkelerde "yüksek faiz"in öldüreceğini, öldürmese bile sürüm sürüm süründüreceğini bilir; en azından bilebilecek çağda, yaşta, zekavettedir.

Faiz kötüdür, amenna!

İyi de, "Refahyol" hükümetinin indiriliş gerekçelerinden biri de, faizin kötü bir şey olduğunu beyan etmiş olması değil miydi?

Hatırlayacaksınız, Hazine, memur maaşlarını ödeyebilmek için piyasadan yüksek faizle para topluyor, bu da hem enflasyonu azdırıyor, hem de "iç borç" yükünü açtırıyordu. Refahyol hükümeti "acil tedbir" olarak faizleri aşağı çekti, nakit sıkıntısını gidermek için de kamu bankalarında yatan devlet tasarruflarını "havuz"da topladı.

Sonra ne mi oldu?

Bu uygulama, devlet kesesinden geçinmeyi itiyat edinmiş Ertuğrul'lar familyasından "rantiyer" ve "asalak" sınıfı rahatsız ettiği için, hükümet "zelil" bir şekilde indirildi. Devamındaki hükümetlerin, zaten, halkın mukaddes değerleriyle savaşmaktan dönüp ekonomiye bakacak halleri yoktu.

Türkiye, şimdi, ekonomisi batık, yargısı mefluç, yasaması ketm bir "üçüncü dünya" ülkesi görünümünde... Nüfusunun yüzde 20'si "açlık sınırı"nda yaşıyor ve gelir dağılımı en bozuk on ülkeden biri.

Devletin kaynaklarını "teşvik" ve "kredi" adı altında imtiyazlı sermayeye peşkeş çekenler, bu teşvik ve kredilerin devlet bonolarına yatırılarak "iç borç" olarak tekrar Hazine'ye dönmesi karşısında yapacak bir şey bulamıyor.

Son dakika haberi:

Türkiye batıyor...

Tesadüfe bakın ki, hep de bu tür dönemlerde şoven ve laikçi duygular kabartılır, "irticayla mücadele" çıtası makûl bir yüksekliğe çekilir.


8 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Kekeç

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...