YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Haider'in Viyanası'ndan Röportajlar (1)

 
Bildiğiniz gibi "sıradan ırkçılık" birçok ülkede çok yaygın bir davranış türüdür ve de çoğu zaman insanlar bu davranışları çok mu çok "normal" karşılarlar.

 

Haider'in Avusturya'sı bugünlerde mercek altında. Avrupa basını şimdi su yüzüne çıkan kokuyu birkaç yıldır özellikle dile getiriyordu zaten. Avrupa'nın "oyuncak trenler" dünyasını andıran bu küçük, zengin, derli toplu ülkesi birçoklarının sandığı gibi ırkçılığın günlük hayata yoğun bir biçimde yansıdığı bir ülke de değildi. Yani, dışardan göç alan diğer Avrupa ülkelerinde "yabancılar"ın hemen her gün karşılaştığı "sıradan ırkçılık" sahnelerine pek rastlanmıyordu. Uzun süre geniş bir imparatorluğun merkezi olmuş olan Avusturya'nın, diğer Avrupalı devletlerden farklı olarak hiçbir zaman sömürgesi olmamış ve dolayısıyla ülkedeki yabancılarla 60'lı yılların ortalarında sadece ekonomik nedenlerden dolayı tanışmıştı. Avusturya, AB'yi oluşturan ülkeler içinde Belçika'dan (9,1%) sonra en fazla (9%) barındıran bir ülke. Türkiyeli göçmenler 1998'ten sayıları 732 500 olan yabancılar içinde 19% ile ikinci (ondan önce 46% ile Eski Yugoslavya'dan gelenler) büyük komünoteyi oluşturuyor. Avusturyalılar kendi üzerlerine kapalı, "taşralı", yaşadıkları bölgelere aidiyetleriyle bilinmek isteyen, "aynı yerde doğup, yaşayıp, ölmek" isteyen, yani ülke içi bir hareketliliği bile kendilerine yakın bulmayan insanlar. Cezayirli kökenli Marsilyalı bir genç kız ülkeye ayağını basınca içine düştüğü ortamı şöyle betimliyor. "Burada insanlar hiçbir insani sıcaklık göstermiyorlar. Ne sempati, ne de kızgınlık. Başkalarına açılma yeteneklerini tamamen kaybetmiş olarak tamamen kendi üzerlerine kapanmışlar."

Avusturya'da işsizlik oranı (4,4%) da çok düşük. Ülke ekonomisinin ihtiyacı olan yabancı iş gücü karşısındaki homurdanmalar ve bir takım yasal önlemler ancak 80'li yılların sonlarında başlamış. Basına da yansıyan birkaç olay dışında "sıradan ırkçılık" bu yıllarda da pek görülmüyor. Yabancıları aşağılayıcı bir sözcük kullanmak onlara yetiyor. Kara derili insanların sayısı zaten çok az ve olanlar da polis ve halk tarafından uyuşturucu satıcısı olarak (siz şu benzerliğe bir sakın!) görülüyor. Avusturyalılar herşeyden önce (son günlerde sıkça yazıldığı ve söylendiği gibi) tarihleriyle yüzleşmemişler.

Avusturyalılar'ın Nazizm ile içli dışlı yaşadıkları dönem tarih kitaplarından da, hafızalardan da silinmiş. İkinci Savaş'tan sonra Müttefikler'in de anlayışla karşıladıkları bir "yeni tarih" anlayışı içinde, Naziler'le işbirliği yapan Avusturya "Nazizmin ilk kurbanı"(!) statüsünü elde etmiş. Herkesin hatırladığı gibi, bu "kurban tarihi" gündeme ilk kez eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında gelmişti. Gündeme gelmesine gelmiş ama Avusturyalılar Naziler'le işbirliği apaçık olarak ortaya serilmiş olan Waldheim'ı yüzde 50'yi aşan bir oyla sosyal demokrat adaya tercih etmişlerdi. Bu kampanyada Waldheim'ın ünlü propaganda afişlerinden birisi "Dünya ona güvendi!" (yalan da değil yani!) şeklindeydi.)

1998'de Avusturya'daki yabancı düşmanlığına dikkat çeken bir yazıda şöyle bir "sıradan ırkçılık" olayı anlatılıyor: Graz'da Afrika kökenli bir Avusturyalı genç kıza bir ekmekçide "derisinin renginden dolayı" iş verilmemiş. Olay basına yansıyıp büyüyünce, ekmekçi işveren bir "yanlış anlama"dan söz etmiş. Ancak, yine işverenin açıklamasına göre, müşterilerden gelen çok sayıda destek mesajında "beyaz ekmekleri"ni "siyah ellerden" almak istemedikleri belirtiliyormuş.

İşte böyle... Bildiğiniz gibi "sıradan ırkçılık" birçok ülkede çok yaygın bir davranış türüdür ve de çoğu zaman insanlar bu davranışları çok mu çok "normal" karşılarlar.

Şimdi gelelim bu yazının başlığının niçin "Haider'in Viyanası'ndan Röportajlar" olarak düşünüldüğüne: Bu başlığı 9 Haziran 1938 tarihinden itibaren Cumhuriyet gazetesinde Nadir Nadi imzasıyla yayınlanmaya başlanan bir röportajdan esinlenerek buldum. Röportajın başlığı haddinden fazla "açık": "Hitler Viyanası'ndan Röportajlar"(!). Dikkatinizi çekerim, tarih 9 Haziran 1938. Yani şu günlerde sözü çok edilen Anschluss (Almanya'nın Avusturya'yı ilhakı)dan neredeyse bir ay sonra. Röportajı gözden geçirmeye ve çıkarılması gereken derslere yarın devam edelim.


8 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Kürşad Bumin

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...