Ceberrut Kaynana

Ulvi Alacakaptan, Birey'den çıkan Ceberrut Kaynana'yı şöyle sunuyor:

M. Emin Kazcı'nın yazarlarımız arasında gelenekselleşen Pazar Yazıları'nı bir Meddah Göstergesi biçiminde değerlendirme fikriyle başladı herşey.

O benim bu isteğime Jakoben Kaynana adlı oyun metniyle -senaryo demeyin kafa atarım- karşılık verdi.

İsmini ceberrutlaştıran benim. "Çevik bir kaynana" önerisi ise fazla kör, kör gözüm parmağına olduğundan kabûl görmedi. Ancak kabûl edersiniz ki bu tek neden değildi.

Ceburrut Kaynana her türlü dayatmaya, insanları biçimlendirme ve tektipleştirme heveslerine karşı güldürücü bir alay.

Sıradan bir kaynana-damat çekişmesiyle başlayan oyun, kahramanımızın ve giderek eşinin İslâmi bir hayatı seçmeleri ve kaynananın aşırı sert tepkisiyle kara mizaha dönüşüyor. Kazcı oyunu yaklaşık iki yıl önce kaleme almasına rağmen oyundaki kişi ve olaylar neredeyse birkaç saat öncesinin haber bültenlerinden fırlamışcasına taze ve güncel. Ve ne yazık ki aynı anda bu ülkede klasik olmaya ve kalmaya aday. Yanılmayı hiç bu kadar içten istemediğime inanın ama bu böyle.

Yalnızca bu ülkede mi? Hoyratlığın, zulmün, Zaptırapt ve Zartazurt Kardeşlerin, durumdan vazife çıkaranların, Halka Rağmen Halk İçin çalışanların, Emekli ve Emeksiz Kurtarıcılar'ın olduğu her ülkede insanları düşünceleri, inançları ve dahi hareket eden canlı olan herşeyi tek biçime (üniformaya) sokmaya dileyenlerin meydanları işgal ettiği her coğrafyada ortaya fırlar bizim Ceberrut Kaynana.

Dereye düşen ceset ne oldu?

Sibirya'nın köylerinden birinde, bir cenaze mezarlığa götürülüyor...

Mısır tarlasının ortasında tabut köylülerin elinden düşüvermiş.

Tabutun içindeki ceset, dereye yuvarlanmış. Akıntı cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yakınına sürüklemiş.

Balıkçılar ceseti görünce, "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" endişesine kapılarak, panik halinde, cesedi askeri kışlanın tel örgülerinin yanına bırakmışlar.

Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek, ikaz ettiği halde ses gelmeyince, yaylım ateşine tutmuş.

Sonra ambulans gelmiş. Delik deşik olan cesedi hastaneye kaldırmışlar. Operasyon altı saat sürmüş.

Ameliyattan çıkan doktor, alnından akan terleri silmiş ve "Çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş.

Amerikalı'nın hesabı

Amerikalıların hesaptan kitaptan pek anlamadıkları söylenir. Orada yaşayan bir okurumuzun gönderdiği notu okuyun, kendiniz karar verin.

Geçen hafta sabah 9 civarında AT&T adlı meşhur telefon firmasından aradılar. "Bize üye olmak ister misiniz?" Burada telefon şirketini kendin belirliyorsun. Türkiye'deki gibi tek şirketin tekeli yok.

- Türkiye'yi aramanın dakikası kaça? diye sordum. Telefondaki, "45 cent" dedi.

Pahalı geldi. "Ben, on dakikalık görüşmeyi 2 dolara yapıyorum" dedim. Ne dese beğenirsiniz?

- İyi ya, bizimki 2 dolar değil, 45 cent.

- Bak kardeşim, ben 2 dolara 10 dakika görüşüyorum, anlatamadım mı?

- O zaman dakikasına kaç para veriyorsunuz demez mi?

Kendi kendime "Al işte, sabah sabah bir gerizekalı Amerikalı daha" dedim ve kibarca izah ettim kendisine.

- 10 dakika 2 dolar ise, dakikası 20 cent eder.

- Mümkün değil, bu kadar ucuza olamaz, siz işlem hatası yapmışsınızdır.

İçimden "Sen beni Amerikalı mı sandın, 2 doları ona bölerken işlem hatası yapayım?" demek geçiyordu fakat adama "Sağol, ben sizin şirkete üye olmayacağım" dedim ve kapattım.

Güvenli

Dünyanın hatırı sayılır tütün üreticilerinden bir şirket "güvenli sigara" ürettiğini açıkladı geçenlerde. "Sigaranın güvenlisi olur mu" demeyin, çünkü adamlar üretmişler. Yarın, güvenli esrar, güvenli rakı, güvenli eroin de üretilirse şaşırmayalım. Biz iyi biliyoruz ki üretim sınır tanımaz, siz yeter ki tüketin!

HEDEF

Üniversitenin birinde, öğrenciler arasında yapılan bir araştırma, öğrencilerin yüzde 77.5'inin hiçbir sosyal faaliyete katılmadığını ortaya çıkardı. Bu iyi, zira YÖK'ün hedeflerine uygun bir sonuç! (Karga)

---

---

« Geri Dön