| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Nükleer kirlenme
Bir okuyucu "Teknolojinin Ötesi"nin yazarı olarak, nükleer santrallara ilişkin görüşümü merak ediyor. Nükleer santraller önümüzdeki yıllarda en çok tartışılacak teknolojik gelişmelerin başında geliyor. Çünkü onlar, bütün dünyanın üzerinde dolaşan korku bulutları üretiyor. Her yıl belirli bir oranda artan tüketime enerji sağlamak için, nükleer santrallerin kurulması ve işletilmesi Avrupa Birliği'nin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Nükleer santrallerde ortaya çıkabilecek -radyasyon sızıntısı ya da reaktördeki- bir aksama, yalnızca santralın bulunduğu ülkeyi değil, bütün dünyayı tehdit ediyor. Bir uçak kazası, en fazla içindekileri ve düştüğü yerdeki canlıları öldürür. Bir tren ya da otobüs kazası da yolcularıyla birlikte kaza yerinde bulunanların hayatını tehlikeye sokar. Bu tür kazaların etkileri sınırlıdır. Uçak, tren ya da otobüsle yolculuk yapıp yapmama özgürlüğü vardır. Tercih kişilere bağlı olarak değişir. Oysa nükleer santrallardaki kazalarda bir seçme sözkonusu değildir. Çünkü onların etkileri belirli bir sınırda kalmaz. Çernobil'deki nükleer santral kazasında olduğu gibi, Ukrayna'da ortaya çıkan bir radyasyon sızıntısı komşu ülkelerden başlamak üzere bütün dünyada etkilerini gösterir. Meyvalar, sebzeler, meralarda otlayan hayvanlar, sulardaki balıklar, radyoaktif madde taşıyıcısı haline gelirler. Bir anda herşey dokunulmaz ve kullanılmaz olur. Radyasyon tehlikesi öyle birşey ki, içilen suya ve solunan havaya karıştığı için, kimse etkisinden kaçamaz. Bu yüzden bir uçak ya da tren kazasıyla nükleer santrallerdeki kazanın birbiriyle karıştırılmaması gerekir. Aydınlanma dönemiyle, tek yol gösterici olarak kabul edilen bilim ve teknoloji, açgözlü insanın elinde bütün canlı hayatını tehdit eder bir konuma gelebiliyor. İnsan hayatı, nükleer santrallardaki sızıntı ve artıklarla tehdit ediliyorsa, enerji maliyetlerinde tasarrufa gitmenin çok büyük bir değeri yoktur. "Kim dünyadan kendine yetecek olandan fazlasını alacak olursa, farkına varmadan ölüm sebebini de almış olur." Bütün bir tarih bu ilahi yasanın işlerliğini gösteren örneklerle doludur. Ben kendi payıma Türkiye'de önceliğin nükleer santrallerde olduğunu düşünmüyorum. Hidrolik enerji kaynaklarını bütünüyle kullanmadan nükleer enerji peşinde koşmak, Türkiye'yi daha büyük sorunlarla karşı karşıya getirebilir.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|