| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Patates baskısıPatatesi severim. Son derece haysiyetli, şahsiyetli, uyumlu ve mühim bir arkadaşımızdır. Karşıdan bakıldığında pek bir tipsiz ve yakışıksız görünse de, sapsarı ve aydınlık bir iç dünyası vardır. Kabuğunu soyup kızmış köpürmüş çiçek yağıyla dolu tavanın içine attığınızda gıkını çıkarmaz, bir güzel kızarır. Kızarmak konusunda en ufak bir nazlanma tribine girdiği, küçücük bir muhalefet gösterdiği görülmemiştir bugüne dek. Aksine; patates, dünyaya kızartılmak üzere gönderildiğinin tamamen bilincindedir. Onun için isyan etmez, sesini çıkarmaz; onun yerine mis gibi bir koku çıkarır. Bir sokağa girdiğinizde hangi evde patates kızartıldığını öğrenmek için konuyu burnunuza danışmanız yeterli olur. Burnunuz size o şanslı evi ve o şanslı evin şanslı sakinlerini şıppadak işaret eder. Böyle bir durumda, burnunuzun dikine gitmeye cesaret edebilirseniz, belki içinde kızarmış patatesin de bulunduğu bir akşam yemeğine davet edilebilirsiniz. Öte yandan; toprağın altından çamurlu bir halde çıkarıldığından mıdır nedir, sofralarımıza eklediği eşsiz tadları görmezden gelip patatese çamur atmaya kalkışanlar hiç eksik olmaz dünyadan. Onun daha çok asıl yemeği destekleyen bir tür garnitür ya da yardımcı lezzet olduğunu söyleyip dururlar. Ben bu gibi saçma sapan laflar geveleyen tiplere hiç yüz vermem! Evet, patates tavanın hamburger, cheeseburger, biftek, karışık ızgara, ızgara köfte, sosis tava gibi yiyeceklerle iyi arkadaşlık ilişkileri içinde olduğu doğrudur. Ama patates tavanın, mesela ızgara köfteye eşlik eden ve iştah açmak konusunda kendisine yardımcı olan bir yan lezzet olduğunu kim, ne hakla söyleyebilir? Bence ızgara köftenin patates tavaya bir yan lezzet katması ile patates tavanın ızgara köftenin tadına eşlik etmesi ihtimali birbirinden ne daha az, ne daha fazladır. Bu durumda şansları eşit oluyor sanırım ve bu da patatesin densiz kişilerce kırılan onurunu bir parça onarabilir. Onun onuru bizim onurumuzdur çünkü; biz sayıları kullanmayı fasulyelerden, renkleri kullanmayı patateslerden öğrenen insanlarız sonuçta. Parmaklarımızla fasulyeleri saydık ve defterlerimize renk renk patates baskıları yaptık hepimiz. Sakın karıştırmayın; patates baskısı, patatesin kesitine mesela bir çiçek resmi çizilip kenarlarının oyulması ve yarım patatesin bir mühür gibi resim defterinin beyaz sayfalarına bastırılması tekniğine denir. Yoksa hükümetin stokları eritmek için halka zorla patates yedirmeye çalışmasına patates baskısı denmez. Ona başka bir şey denir! Herneyse... Benim için bir sorun yok zaten, ben patatesi hem severim, hem sayarım ve ayrıca da bol bol yerim. Ama sevmeyen varsa, stoklar eriyecek diye bu zavallıların üstüne de gidilmesin yani! Zamanında aynı şeyi yeşil mercimek için yapmışlardı da, bıkkınlıktan her yerde hayali yeşil mercimekler görmeye başlamıştık milletçe. Hem pek sevgili patatesimiz, kamuoyu önünde böyle antipatik durumlara düşürülmeyi de hiç haketmiyor doğrusu!
gozcan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|