YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Gözaltına alınan bölge insanıdır

 
Türkiye, 'kültürel haklar vermem' diye ayak diretedursun etrafı çepe çevre Kürtçe yayın yapan televizyonlarla çevriliyor.

 

HADEP'li belediye başkanlarının gözaltına alınması nereden çıktı, diyenler var...

Bir Başbakan, seçilmiş belediye başkanlarıyla görüşmez, onları hedef gösterici açıklamalar yaparsa bu ülkede buna niye şaşılsın?

Tabii o Başbakan, bu tavrı durduk yerde sergilemedi...

Geçen hafta Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri incelemelerde bulunmak için Diyarbakır'a gitti.

O da belediye başkanı ile görüşmedi.

Gidiş amacı, Bölge'nin ekonomik kalkınma planı ile ilgiliydi.

Yani açıklanan gerekçe buydu.

Ama Genel Sekreter başka konularla da yakından ilgilendiğini beyan etti...

Kürtçe televizyon ve eğitimin olamayacağını söyledi.

Onun Ankara'ya dönmesinden bir süre sonra, bu kez belediye başkanları Başbakan'la görüşmek istediler.

Reddedildikleri bir yana, ağır bir şekilde suçlandılar.

Oysa son zamanlarda, başta Diyarbakır belediye başkanı olmak üzere diğer Kürt kökenli başkanlar, Batılı devlet adamlarının, heyetlerin ziyaret istilasına uğramış gibiydiler.

O Bölge'nin genel oyla seçilmiş temsilcileri olarak, bu kimlikleriyle, Kürtler'in siyasi temsilcileri olarak da görülmeleri ve bu amaçla ziyaret edilmeleri normaldi.

Devletin rahatsızlığı da buradan geliyordu.

Aslında devletin rahatsızlığı PKK'nın siyasallaşma kararı almasıyla ilgiliydi...

Devlet, bir yandan kendisi bu konuyla ilgilenmez görünüp Bölge'nin seçilmiş temsilcileri ile görüşmezken, yabancıların temas etmesinden de hoşlanmıyordu. PKK'yı muhatap almalarını da istemiyordu?

Neydi peki devletin isteği?

Devletliğini, Kürt sorunun çözümüne yönelik dış baskılardan nasıl korkmadığını ve Kürtler'in kendi iç meselesi olduğunu kanıtlamak için seçilmiş temsilcileri gözaltına almak mıydı?.

Belediye Başkanları, tıpkı DEP'li milletvekillerinin Meclis kapısında yaka paça gözaltına alınışları gibi gözaltına alındılar.

Acaba ilerde bir takım devlet memurları emekli oldukları zaman bu olaydan bahsederken, 'emrin nerden geldiğini' de açıklarlar mı?

Tıpkı Doğan Güreş Paşa'nın, emekliliğinde, DEP milletvekilleriyle ilgili yaptığı açıklamalar gibi...

İşin tarihe kayıt düşmek yanı bir tarafa ortam aynı ortam değil...

DEP milletvekillerinin gözaltına alınmaları sırasında ülkede estirilen hava ile bugünkü arasında çok fark var.

O dönem kimse kalkıp o olayı eleştiremezdi...

Hoş, bugün de fazla eleştiren yok ama, en azından birkaç kalem değerlendirme yapıyor, sorular soruyor.

Sözgelimi, aynı gazetenin iki yazarı bu konuda devlet içindeki farklı görüşleri dile getirebiliyor.

Birinin yazdıkları malûm, ama eski diplomat İlter Türkmen'in Hürriyet'teki köşesindeki yorumları ilginç.

Başbakan, bir süre önce Türkiye'yi ziyaret eden ve azınlık hakları konusundaki sözleri ile yetkililerin damarına basan İsveç Dışişleri Bakanı Lind'e şunları söylüyor:

"PKK'nın siyasi mücadeleye başlaması yeni adımlar ( kültürel haklar konusunda ) atılmasını engelliyor."

Türkmen de soruyor:

"Peki, bu adımlar atılmazsa siyasallaşmanın ve radikalleşmenin çok daha geniş boyutta olacağından şüphesi var mı?"

Belki yok...

Ama Ecevit, ahir ömrünün son demlerinde ayağına gelen iktidardarı imkanını sonuna kadar sürdürmek istiyor... Şimdi devletin bir kanadı böyle istiyor diye sertleşiyor.

Yoksa İlter Türkmen'in de dediği gibi bu dönemde "yalpa vurarak, zor kararları ertelemek için bahaneler arayarak bir yere varamayız. Bu şekilde devam edersek hem iç barış için muazzam bir fırsatı kaçırırız ve hem de AB ile üyelik müzakerelerine bir türlü başlayamayız."

Türkiye, 'kültürel haklar vermem' diye ayak diretedursun etrafı çepe çevre Kürtçe yayın yapan televizyonlarla çevriliyor.

PKK'nın TV'si dışında Barzani ve Talabani'nin TV'leri bölgeden rahatça izleniyor.

Yakında bu televizyonlarda Kürtçe eğitime de başlanırsa şaşmalak gerekir...

Bölgedeki Kürt insanının temsilcilerini içeriye atmakla sorunun çözülmeyeceği açık...

Yoksa amaç, yine ortalığın karışması ve şiddete çağrı yapmak mı?

Cumhurbaşkanlığı seçimine sertleştirilen böyle bir ortamla mı gireceğiz?

Anayasa değişikliği gerçekleşemiyor diyenlere hatırlatılır...


23 Şubat 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...