| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Çeçenler'e ayıp edenlere inat
Abdülkadir Gülfidan, "Rus vahşeti için 'vahşet' kelimesini kullanmayanlar, Çeçenistan'da yaşananlar karşısında kanı donmayanlar, acaba antifriz mi kullanıyor?" diye soruyor. Bilemeyiz. Çeçen Şiir Antolojisi'ni yayınlayan Mahmut Çetin de takdimine "Çeçenistan daha düne kadar pekçoğumuzun bilmediği bir ülkeydi. Bağımsızlık Savaşı, Çeçenistan'ı dünyaya tanıttı ve inançlı bir halkın neleri başarabileceğini gösterdi bizlere. Türkiye'- de meseleleri a- bartıp kaoslar üreten güç odakları, Çeçen Bağımsızlık Savaşı'nı her ne kadar görmemeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar." sözleriyle başlıyor. Bugün, Çeçen şiirinin önemli isimlerinden olan Mohmad Mamakayev (1910-1973)' den birkaç dörtlük sunarak, Çeçen şiirini merak edenlere selam gönderelim. Çeçenistan'ın bağımsızlığını hâlâ tanımayanlara da 'çıplak' olduklarını hatırlatalım. Alınteri dökmüşse, savaşıp korumuşsa,
Kim seçecek doğruları, patlayan silahlar mı?
Pahalı ve lüks giysiler giyerek,
Tramvaya binmenin 'faideli' yanları
Tramvaya binmenin çeşitli faydaları vardır. Hele gazeteci iseniz ve kulaklarınız da tıkalı değilse, herkesten daha çok faydalanırsınız. - Kırk yıldan beri Beşiktaş'ı tutarım, ama artık vazgeçeceğim galiba... - Neden? - Baksana, Demirel de Beşiktaş taraftarıymış. - Ne var bunda? - Olmaz abi, ben koskoca Demirel ile aynı takımı nasıl tutayım? İnsanlar çeşit çeşit. Kimisi, ünlü bir ismin bulunduğu mahalleden ev almak için fazladan para öder, kimisi de böyle aynı takımı tutmaktan bile vazgeçmeyi düşünür. - Ya ben ne yapayım? Ben de kırk yıllık Fener'liyim ama şimdi Uğur Dündar, Fener'in yönetim kuruluna üye oldu. - Canım Uğur Dündar iyidir, iyi... - O senin fikrin. Görürsün bak, başkanlığa aday bile olur ileride... - Olsun, ne güzel işte. - Ben anlamam arkadaş, hoşlanmadım bu işten. Bu konuşmalara müdahale edip, "Madem öyle, takımlarınızı değişiverin" diyecektim, birisi "Haydi eyvallah" deyip iniverdi. İlle de Demirel
Anayasa değişikliği gerçekleşse bile, Süleyman Demirel'in tekrar aday olamayacağını, çünkü hukukun geriye doğru işlemeyeceğini savunan hukukçular var. Süleyman Demirel olmazsa, Nazmiye Demirel aday olsun. Şayet 'öğrenim durumu' müsait değilse, yani cumhurbaşkanlığı için gerekli olan üniversite diploması yoksa, anayasada onun için de bir değişiklik yapılır; ne var ki? PASTACI
Bak pastacı geliyor
Şu patates reklamında kimin oynayacağına bir an önce karar verin. Yoksa, limonun tanesi 1 milyon olacak. Hikmetli sözler
- Hocam, sizin hikmetli sözlerinizi özledim. - İyi güzel de Çekirge, son zamanların en önemli hikmetli sözlerinden birini geçenlerde Besim Tibuk söyledi. - Nasıl, ne zaman, pardon? - Nazım Hikmet'ten bahsettiğinde. Vay canına dedirten açıklamalar
STV'de, Açı programına konuk olan Mahir Kaynak ilginç sözler söyledi. Bu zihin yorucu sözlerin bir kısmını not aldık. * Devlet içinde gruplar çatışıyor. * Hizbullah olayı, orduya karşı kullanılıyor. * Hizbullah'ın içine girildi. İşkenceler yaptırıldı. Sonra da tasfiyeye girişildi. * Tunceli'de 33 erin öldürülmesi bir kilit noktasıdır. * Türkiye'de iç çatışma var. Cephelerden biri Demirel'i cumhurbaşkanlığına getirmekle (sembolik olarak) zafer kazanacak. * Cephelerden biri açık. Bu cephede, Demirel var. MHP, DSP, Mesut Yılmaz ve Silahlı Kuvvetler var. * Türkiye'de demokrasiyi engelleyen şey devlet içi çatışmalar. Devlet içi çatışmalar, demokratikleşmenin önünü kesiyor. * FP, orta sağı bölmek için kuruldu. Orta sağda, yani Amerikancı blokta FP sayesinde çatlamalar oldu. * Erbakan, Demirel'in değişik versiyonudur. * Türkiye'de solcular, FP'ye destek için başörtüsüne saldırdılar. * Ülkede bir soygun var. Soygunun devamı için ne lazım? Dumanlı hava lazım. Dumanlı hava devam ediyor, soygun devam ediyor. * Türkiye'nin sermayederi yağmayla uğraşıyor. Altaylı'nın düğmesine kim bastı?
Cengiz Çandar, Fatih Altaylı'yı suçüstü yakalamış ama, Altaylı'yı 'provokasyon'a kimin azmettirdiğini söylememiş. Hürriyet'in acar yazarı (Muhabirin acarı olurdu da, yazarın acarına pek rastlanmazdı, galiba yeni çıktı.) Fatih Altaylı yılda bir iki defa doğru gösteren saat gibidir. Bir gün Yaşar Okuyan'ın 'Mezarda Emeklilik' yasasını eleştireceği tutar. Bir başka gün hükümetin yaptığı haksızlığı farkediverir. Ama Altaylı'nın din ile uzaktan yakından ilişkisi olan konularda dengeli düşündüğüne rastlamak çok zordur. Cengiz Çandar'a yönelik faullü saldırısı da bu dengesiz zihinsel durumun son ürünüdür. Altaylı, önceki gün arşivleri karıştırmış. Cengiz Çandar'ın, balanslı ve Çevik Bir'li Sincan olaylarından sonra, hem o geceyi, hem de terör suçlamasına maruz kalan Lübnan Hizbullah'ını değerlendiren yazısını bulmuş. Lübnan Hizbullahı'nın İşgal altındaki Güney Lübnan'da kurulduğunu, Türkiye ile ilgisi olmadığını, sadece İsrail'e karşı mücadele ettiğini anlatan bu yazıyı okumuş. Ondan sonra da, Cengiz Çandar'ı "Hizbullah'ı koruyor" diye ihbar etmiş. Ancak Altaylı'nın, Çandar'ı ihbar ettiği kimselere saygısı olmadığı, onları kuşbeyinli zannettiği anlaşılıyor. Sadece geri zekalıların yutacağı bir ihbarla, hem okurlarına hem de ihbarı gönderdiği 'adres'e hakaret ediyor. Fatih Altaylı'nın geri zekalı olmadığını herkes tahmin edebilir. Bu yüzden, Altaylı, Lübnan Hizbullahı ile Türkiye'de "Hizbulvahşet" diye anılan grubu karıştırmıştır demek çok zor. Altaylı, Türkiye'de akli dengesi yerinde olan kesimleri hedef alıyor. Onları yıpratmak ve galiba dengesizliği 'kaide' haline getirmek istiyor. Herkesin kör olduğu bir dünyada, gözü gören bir insanın ne kadar 'marjinal' kaldığını edebiyetin diliyle anlatan "Körleşme" romanındaki gibi, Türkiye'nin 'dengesiz' insanlarla dolu bir ülke olmasından fayda umuyor. Dünkü Sabah'ta, Altaylı'yı suçüstü yakalayan Cengiz Çandar'ın cevabı var. Çandar, Altaylı'nın "laf salatası" diye nitelediği, gerçekten de sadece akılsızların aklını çelebilecek yazısını baştan sona alıntılıyor. (O günlerin bir de 'yan ürün'ü var. Gazeteci-Yazar Nurettin Şirin, Türkiye'de faaliyet göstermeyen bir siyasi partinin 'sair efradı olmak'tan dolayı 17,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Uzun süre, Şirin'in, İsrail'e jest olarak cezalandırıldığı konuşulmuştu.) Cengiz Çandar, Altaylı'nın yaptığı provokasyon için "Bekliyordum" diyor. "Bu köşede yayınlanan son birkaç yazıdan sonra bir "provokasyon"a hedef olacağımı bekliyordum. "Hatta nereden, hangi kaynaktan geleceğini de adım gibi biliyordum. Kimin yapacağını ve bunu kimin yaptıracağını da biliyordum." Çandar böyle diyor ama, Fatih Altaylı'yı böyle bir 'provokasyon' yapmaya kimin azmettirdiği konusunda bilgi vermiyor. Bugün verebilir mi? Belki. Yazısı şöyle bitiyor çünkü: "Bir dahaki yazıda kaldığımız yerden devam edeceğiz. İşimiz bitmedi."
mseker@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|