| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Medyanın konjonktürel 'din'iGeçtiğimiz gün Show TV'de Deli Deli Küpeli adında bir Kemal Sunal filmi yayınlandı. Hani şu, senaryonun yazılabilmesi için "küfür dağarcığının geniş olması" gibi bir özellik gerektiren, filmdeki iki cümleden birinin mutlaka müstehcen, yakası açılmadık, gün yüzü görmedik kötü bir söz olmasının şart koşulduğu, 'ağzı bozuk' karakterlerin oynadığı bir filmdi bu. Bu filmde de basit, üçüncü sınıf Türk filmlerinin olmazsa olmazlarından sayılan "Hacı Hoca" tiplemesi eksik bırakılmamıştı tabii. Yaşam şekliyle saygı uyandırmayan, din taciri, karabosacı, para kazanmaktan başka derdi olmayan, kaypak bir hoca... Show'un, ülkenin gündemini şöyle bir tarayarak konjonktüre uygun filmler seçen yayın kurulu bu filmi, uzunca bir süreden beri haber bültenlerinde "kötü örnekler cımbızla seçilerek" ekrana getirilen falcıları, hacıları, hocaları karalama kampanyasına katkıda bulunmak amacıyla yayınlamaya karar verdi herhalde... Öyle ya, Reha Muhtar'ın oturduğu yerden 'okullarda bulunmayacak türden dersler' vererek kınadığı 'hacıları hocaları' bir de filmler yöntemiyle mahkum etmek gerekiyordu. Sadece savaş değil, topyekün bir savaş açmak gerekiyordu. Bunların kökünü kazımak ancak böyle mümkün olabilirdi. Açtıkları bu savaşla iman tazeleyen tv kanalları, paranoya girdabı içinde çırpınıp duruyor ve bu sendromdan da böylesi yöntemlerle kurtulacaklarını sanıyorlar belki de... Kim bilebilir... Konsensus kisvesi altına sığınarak, bünyelerinde varolan o korkunç "çıplak nefret" potansiyelini izleyenlerine kusan bu ve benzeri kanallar hiç utanıp sıkılma belirtisi göstermeden, tarihsel, derinlikli ve en önemlisi kutsal bir kurumu, "din"i tam anlamıyla kullanıyor, metalaştırıyorlar uzun zamandır. İzleyicinin beynine ne bir ritüel, ne bir gelenek ve ne de teoloji'den eser bulunmayan yeni bir din enjekte ederek kendi yerini sağlamlaştıran medya, paranoyasını bertaraf edebilmenin tek çaresi olarak başvuruyor bu oyuna. Perde arkasından yönetilen faaliyetlerle yüzyıllara yayılan bir kültürün dokusunu tahrip eden medya, boşalan yeri de kendi 'din'i ile ikame ediyor uzun süredir. Başarılı olur mu olmaz mı bilinmez, ancak bunun sonsuza dek sürmeyeceği de gün gibi ortada...
oalbayrak@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|