YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Gürüz Sezer'i deniyor

Demirel'in 28 Şubat sürecindeki sembol niteliğinde en büyük hatası nedir? diye sorulsa,

-Gürüz'ü yeniden YÖK başkanı olarak atamasıdır, derim.

Çünkü, 28 Şubat süreci içindeki tavırlarının –zor da olsa- daha büyük bir harekatı önlemek vs. gibi bir izahı bulunabilirdi. Ama Gürüz'ü yeniden YÖK Başkanı olarak atamayı, hiç kimse içine sindiremedi. Çünkü bu, 28 Şubat sürecinin en dramatik baskılarına konu olan başörtüsü yasağını ve onunla birlikte yaşanan kıyımları onaylamak anlamına geliyordu.

Gürüz ve YÖK'teki ekibi, bugün yeni cumhurbaşkanı Sezer'in nabzını yokluyor. Yeni rektörlerle ilgili tavır ancak böyle okunabilir. Ne yapıyor Gürüz ve ekibi?

Konu yeni rektör seçimi. Üniversite öğretim üyeleri altı aday seçiyorlar. YÖK bunu üçe indirip Cumhurbaşkanına sunuyor. Cumhurbaşkanı da onların arasından birisini rektör olarak atıyor.

Ortada bir seçimin olması demokrasiye işaret ediyor. Düşünüyorsunuz ki, üst kurumlarda böyle bir takdir yetkisi olmasına rağmen, gene de üst kurumlar, alt kurumların eğilimlerine dikkat eder. Hele alt kurumlarda rey verenler, bilim adamı gibi bu ülkenin yıllardır emek verip yetiştirdiği kimselerse...

YÖK düzeninde bu konuda çok şaşırtıcı sonuçlara rastlayabiliyorsunuz.

En son rektör seçimi de böyle şaşırtıcı değerlendirmelere sahne oluyor.

Mesela İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi: yapılan seçimlerde Prof. Dr. Emin Alıcı 449, Prof. Dr. Fethi İdiman 389, Prof. Dr.Faik Sarıalioğlu 142 oy almış. Prof. Dr. Orhan Uslu ile Prof. Dr. Özcan Gökçe ise birer oy almışlar. YÖK ne yapıyor? En çok oy alan ilk iki kişiyi eliyor, 142 oy alan Prof. Sarialioğlu ile birer oy alan diğer iki adayı listeye koyup Cumhurbaşkanının onayına sunuyor.

Mesela Malatya İnönü Üniversitesi: Seçim yapılıyor, Prof. Dr. Eşref Yüksel öğretim üyelerinden 162 oy alarak birinci seçiliyor. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu 104, Prof. Dr. Ali Otlu 25, Prof. Dr. Engin Gözükara 9 oy alıyor. YÖK burada da birinciyi tasfiye edip, ikinci, üçüncü ve dördüncüyü liste halinde Cumhurbaşkanına sunuyor.

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde ise, 165 oyla birinci sırada rektör adayı olan Prof. Dr. Cevat Gemi Cumhurbaşkanına gönderilen listenin dışında bırakılıyor.

YÖK, tasfiye ettiği isimler için de bir değerlendirmede bulunuyor. YÖK'e göre Prof. Dr. Eşref Yüksel "gerici ve şeriatçı", Prof. Dr. Cevat Gemi "tarikatçı" sıfatlarıyla malül. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin rektör adaylığından elenen iki isim ise, mesela Cumhuriyet'ten Hikmet Çetinkaya'nın tanımlamasıyla "demokrat, yurtsever, Atatürkçü iki bilim adamı..." Gürüz'ü "Sağcı-Atatürkçü" sayan Çetinkaya'nın yorumuna itibar ettiğimizde, muhtemel ki diğer iki bilim adamı da "Solcu-Atatürkçü" çizgide bulunuyorlar.

Her ne olurlarsa olsunlar, biri 449, diğeri 389 oy alıyor. YÖK'ün yukarıya gönderdiği listede ise ikisi birer oy alan üç bilim adamının ismi var.

Hani Mehmet Akif'in bir mısraı var: Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa... der.

Nasıl bir mantık var burada?

Erzurum ve Malatya'da birincileri saf dışı bırakmışsınız... Yılların bilim adamlarına birer kulp takarak...

Gayet açık ki, YÖK, sadece bu bilim adamlarını rektörlük için "tehlikeli" bulmakla kalmıyor, ona oy veren bilim adamlarını da, en azından yanlış tercih yapan, YÖK'ün standartlarına duyarsız kalan insanlar durumuna düşürüyor.

Bu durumda ortaya çıkan sonuç ne? Üniversitelerin büyük çoğunluğu, YÖK standartlarına uyum sağlamayan bilim adamlarıyla dolu. Kimi şeriatçıların, tarikatçıların, kimi ise Solcu-Atatürkçü lerin (belki de daha başka sakıncalı kişilerin) arkasında...

YÖK, müfettiş gönderip, yurt dışındaki "sakıncalı" uzman adaylarını birer birer temizledi. Anlaşılıyor ki. , "Doç. Dr İrtica" manşetleriyle başlandığı biçimde, aynı sistemi yurt içinde kullansa, Dokuz Eylül'de öğretim üyesi kalmayacak, Erzurum ve Malatya'da eğitime son verilecek...

Bu yaklaşım ürkütücüdür. YÖK'ün standartları doğruysa ve doğru uygulanıyorsa, üniversiteler elden çıkmış demektir. Eğer bu standartlar doğru değilse ve doğru uygulanmıyorsa, o zaman, YÖK, üniversitelerde ürkütücü bir McCarthy mantığı ile hareket etmektedir.

Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, ilk defa bir Gürüz operasyonu ve sınaması ile karşı karşıya kalmaktadır. Üniversiteler ve Türkiye, sayın Cumhurbaşkanı'nın bu olaydaki tavrını ilgi ile takip edecektir. Demirel'in kaybettiği bir sınavdır bu. Gürüz'ün tavırları derin güç merkezlerince desteklendiği intibaı verilen tavırlardır. Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanı sanki zor bir tercihle karşı karşıya bırakılmış olmaktadır. Ya Üniversitelerdeki Gürüz sancısıyla bütünleşecektir ki bu, kendilerine bağlı ümitlerde yaralanmaya yol açacaktır. Ya da, tam da buradan bir demokratikleşme çığırı başlatacaktır ki, bu tavrın, üniversitelerde olduğu gibi tüm toplum zemininde, büyük ümitler ve sevgiler üretmesi tabiidir. Neşterin atılacağı en hayati noktaya yönelmiş olacaktır sayın Cumhurbaşkanı... Sadece iki satırlık bir yazı: Daha demokratik bir rektörlük seçimi ve listesi ile gelinmesi için mevcut listenin iadesine...

Ondan sonra bakınız manşetlere...

Bu ümidi dikkate alın sayın Cumhurbaşkanı... Şahsınızla ilgili beklentileri daha fazla ertelemeyin lütfen.


10.TEMMUZ.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...