Hayat durunca ekonomi çöker

Hafta sonunda kısa bir süre için de olsa, Ege kıyısında Küçükkuyu'ya gitme fırsatı buldum. Assos, Küçükkuyu, Altınoluk, Akçay ve Edremit Batı Anadolu'nun deniz, dağ ve ovanın birbirini tamamladığı dinlenme bölgelerinin başında gelir.

Eskiden bütün Orta Anadolu'nun derin bir nefes almak için akın ettiği bölgede, Behramkale'den Edremit'e her köşede hayat adeta durmuş. Sahilde yer alan büyük dinlenme tesisleri gibi, mevsimlik kiralanan evler de boş.

Hayatın canlılığını yitirdiği her yerde, ekonomi durma noktasına gelir. Hem üretici hem de tüketici olarak ekonominin lokomotifi insandır.

İnsan öksürünce ekonomi hasta olur.

Ekonomi yatağa düşünce, hayat durur.

Dinlenme bölgelerinde hayatın canlılığını büyük ölçüde yitirmesi, ekonomideki durgunluğun en önemli göstergelerinden biridir. Kuşkusuz çimentodan buğday üretimine, kamu açıklarından dış borçlanma imkanlarına kadar ekonomiyi etkiliyen yüzlerce unsur vardır.

Hükümetin milletten kopuk, otuzlu yılları hatırlatan dayatmacı politikaları yüzünden, toplumun çalışma şevki büyük ölçüde kırılmış.

Bölücülüğü önleme adına bölücülük yapan Ankara'dan başta dinlenme bölgeleri olmak üzere, bütün Anadolu ümidini kesmiş.

Ekonominin bir canlı gibi sürekli bir değişim içinde olması gerekir. Değişimin olmadığı yerde üretim gelişmez.

Üretim gelişmezse, bütün bir Anadolu'da olduğu gibi, toplum yoksullaşır.

Türkiye'nin en canlı bölgesinde ekonomi küçülüyorsa, diğer bölgelerdeki yoksullaşma, çok da büyük demektir.

Başbakan idam etmekle, bir ülkenin ekonomik gücü artsaydı, Türkiye ile Pakistan'ın üretim hacmi sıralamasında, Japonya ile Almanya'nın önüne geçmesi gerekirdi.

Toplumuyla çatışan, insanıyla savaşan bir devletin yalnızca ekonomik alanda değil, hiçbir alanda başarı göstermesi mümkün değildir.

Yaz aylarında, tatil bölgelerinde gözlenen durgunluk, aslında genel durgunluğun ne kadar yoğun ve geniş kapsamlı olduğunu gösteriyor.

Yaz ayları bile, turizmi canlandıramamış.

Üsküdar'daki Kanaat Lokantası'nı izleyen Edremit'teki Cumhuriyet Lokantası'nda Mete Yurdaün ve Murat Kargılı ile birlikte yemek yedik.

"İçkisiz aile lokantası" olması, Cumhuriyet'i canlı tutuyor. Yemek için uygun bir saat olmamasına rağmen, lokanta tıklım tıklım dolu.

Bir seyyar satıcıyla sohbet ettik. Belediye başkanının hangi partiden olduğunu sorduk.

"Biz belediyeyi yiğitlik yapacaklar diye "kurt"lara teslim ettik. Hata etmişiz. Onlar da Ecevit'le elele vererek, otuzlu yıllara dönmeye çalışıyorlar" dedi.

Hükümetin Anadolu insanından kopuk politikası, ekonomiyle birlikte toplumu da çökertiyor.