| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bu 312 kimin, Marslılar'ın mı?Memleketimizin mümtaz şahsiyetleri medya karşısına geçip işletilmesine bizzat aracı olduğu birtakım kanunî mekanizmaları kıyasıya eleştirmek gibi bir alışkanlık edindi son zamanlarda. Pişkinlik tarihinin bu yeni katmanına ilk ulaşanların Türkler olması hiçbirimizi gururlandırmıyor maalesef! Nasıl gururlandırsın ki; tutarsızlığı milli hasletlerimizin arasına yerleştiren bütün bu saçmalıklar gözlerimizin önünde oluyor. Bulduğu her kürsüden Anayasa'nın özgürleştirilmesi nutukları çekebilen, ama aynı zamanda parti kapatma kararlarının altına imza da atabilen devlet büyüklerimiz var bizim. Bir taraftan trafiğin kırmızı ışıklarında bekleyecek kadar vatandaş hukukuna saygılı, ama öbür taraftan özgürlüklerin kırmızı ışıklarında gazlayıp geçecek ölçüde vurdumduymaz olabiliyorlar. Hayatının pekçok dönemini kısıtlanmış haklarını geri alma mücadelesi vererek geçirmiş yarım asırlık siyasetçilerimiz, memleketin şoför koltuğunda oturduklarına hiç bakmadan dem vurabiliyorlar tutturulan yolların yanlışlığından. Kendilerini, dağdaki bir çoban, pazardaki bir satıcı, mutfağındaki bir ev hanımı kadar "dışında" tutabiliyorlar olan bitenin. Bu ülkede Başbakanlık görevi yapmış yetmiş küsûr yaşlarında bir siyasetçinin hapse girmesini hiç görmek istemezlermiş hazretler!.. Kendileri de defalarca aynı mağduriyeti ve haksızlığı yaşamış olmalarına rağmen, bu saçma sapan durumların bu ülkede hâlâ neden bu kadar büyük bir çaresizlikle karşılanmakta olduğunu kimse de sormuyor onlara. Ne bekliyorlardı ki? Bu ülkede yaşayan insanların tamamına yakınının "yanlış" bulduğu bu değerler hurdalığını, bu demode olmuş mevzuatı, gelip Marslılar mı temizleyecekti yani! Bu ülkeyi en doğru biçimde yönetmek üzere halk eliyle bulundukları makamlara getirilen bu insanların, gerek kendi vicdanlarında, gerek velinimetlerinin huzurunda daha "sorumlu", daha "tutarlı" ve daha "doğru" olmaları gerekmiyor mu? Bütün bu saçmalıkların sorumluluğunu onlar üstlenmezse kim üstlenecek? "Kim yönetiyor bu ülkeyi?" diye sormazlar mı adama o zaman! "Kendi Başbakanı'nı idam sehpalarına, hapishane parmaklıklarının ardına gönderebilen bütün bu Ortaçağ müsamerelerinin senaryolarını kimler yazdı, bunların bu yeni versiyonlarını kimler güncelliyor?" diye sormazlar mı? Neden icraatını gönüllü üstlendiğiniz bu yanlışlıklar silsilesinin sorumluluğunu almaktan kaçıyorsunuz? Neden size oy veren insanların dünya değerler grafiğinde bu kadar diplere düşmesine, bu kadar aşağılanmasına izin veriyorsunuz? Neden bu kadar pişkin, bu kadar duyarsızsınız? "Yönetilenlerin yönetilebilirliği" arızasını ortaya çıkaran ve ortalığı hevesli temircilerle dolduran seviyesizliğin sebebi, sizdeki bu kişilik erimesinden başka bir şey midir? Neden sizin boyunuz, halkın sandıklara attığı oy pusulalarının boylarının yanında daima daha güdük kalıyor? Artık kafalarınızı o basiretsizlik çukurundan çıkarın! Şahsiyetli hamlelerle bir an önce görevlerinizi yapmaya başlayın! Aldığınız oylara lâyık insanlar olun! Yanlışları düzeltin, yanlışlardan olmayın! Bu halk yarım yüzyıldır sizden sadece o kadarcık bir "şahsiyet" bekliyor, unutmayın!
gozcan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|