YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Tehlike çanlarını durdurmak...

Atasoy Müftüoğlu'nu bile yargıladılar. Hem de son derece absürt ve ilkel gerekçelerle.

Dün "şamar oğlanları"nı "Humeynici" veya "komünist" diye yaftalıyorlardı. Bugün "Hizbullahçı" diye yaftalamaya başladılar.

Atasoy Müftüoğlu deyip de geçmemek gerekiyor. Şahsiyet, onur, ahlak, ilkelilik, haysiyet, hassasiyet, nezaket, deruni ve rahmani hayat gibi ne kadar yitirmeye başladığımız haslet varsa hemen hepsinin canlı-kanlı bir şekilde tecessüm ettiği bir güzel insan Atasoy Müftüoğlu. Böyle bir insanın varlığından rahatsızlık duy(ul)an bir ülke her şeyiyle tefessüh etmiş, dolayısıyla bu ülkeyi yeniden kurmak için herşeye silbaştan yeniden başlamanın, kalplerde büyütülecek bir aşkı, coşkuyu ve heyecanı hayatımızın ve coğrafyamızın her bir anına nakşedecek bir "hicret"e çıkmanın zamanı gelip çatmış demektir: Yeni bir dünya kurmak; yaşanası, herkesin doyasıya soluklanası, her türlü şerden emin olası bir dünya inşa etmek farz olmuş demektir.

Tek başına bir "üniversite" olan bir insandan bile tedirgin olanlar, elbette ki üniversiteleri de kendilerine benzeteceklerdi! Şu rektörlük seçimlerinde yaşanan skandala, rezalete bakın! Şahsiyet, ahlak, birikim, tecrübe, heyecan gibi üstün yetilere/yeteneklere/özelliklere sahip olması gereken yöneticiler değil de, ilkelliğiyle, kabalığıyla, kapıkulluğuyla, zorbalığıyla öne çıkacağı düşünülen rektörler aranıyor! Olacak iş değil doğrusu! Aklın en fazla hakim olması gerektiği bir yerde bile, dost-düşman herkesi güldürecek, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir komedyanın, şaşırtıcı bir akıl tutulması'nın yaşanması, ülkenin geleceği açısından gerçekten düşündürücü! İlkelliğin, kabalığın, kapıkulluğunun, zorbalığın üniversiteye de yansıması demek, yüzyıllarca ak ve pak şehit kanıyla yoğurulmuş, Rahman ve Rahim'in adıyla varolmuş bir coğrafyada gerçekten her şeye yeniden başlama zamanı gelmiş de geçiyor demektir.

Eğer bir ülkenin ekonomisi başkalarının (sömürgenlerin) ellerine; siyaseti, siyaset-dışı güçlere; üniversitesi de "kapıkulları"nın vicdan(sızlık)larına teslim edilmeye başlanmışsa, bilin ki, o ülkede tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.

Eğer bir ülkede karanlık bir tezgah kurularak, cadı kazanı kaynatılmaya başlanmışsa, bilin ki, o ülkede adalet, hak, hukuk, insaf, vicdan sırra kadem basmış ve dolayısıyla tehlike çanları çoktan çalmaya başlamış demektir.

Eğer bir ülkede adaletin yerini adaletsizlik, hak ve hukukun yerini haksızlık ve hukusuzluk, şahsiyetin yerini şahsiyetsizlik ve kapıkulluğu, insafın yerini insafsızlık ve yargısız infazcılık, vicdanın yerini cüzdan almaya başlamışsa, bilin ki, o ülkede serseri mayın gibi işleyen, önüne geleni doğrayan, biçen deli-saçması bir mekanizma hükümferma olmaya ve dolayısıyla tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.

Eğer bir ülkenin, kendi vatandaşına bile güvenle değil de kuşkuyla bakılmaya başlanmışsa, bilin ki, o ülkede tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.

Tastamam tefessüh etmiş bir manzarayla karşı karşıyayız. O zaman bu ülkenin yeniden şahsiyetli, büyük, saygın bir ülke ve barış, esenlik, kardeşlik yurdu haline getirilebilmesi için, bu ülkenin akl-ı selim sahibi, ülkesi için her şeyini feda edebilecek yöneticilerinin, yazarlarının, çizerlerinin, aydınlarının, sokaktaki insanlarının heyecanla, aşkla, coşkuyla, canla başla yola koyulacakları vakit gelip çatmış demektir.

O halde, sadece Müslümanlar'a hatta sadece bütün insanlığa değil bütün mahlukata doğrudan hitap eden bir Yaratıcı'nın halifeleri olarak bize büyük iş düşüyor, demektir. Ülkede yaşanan ilkellikleri, kabalıkları, zorbalıkları nefretle değil, o engin aşk, şevk ve coşkumuzla göğüsleyerek tersine çevirebilmenin yollarını araştırmak durumundayız.

Kriz büyükse, krizin büyüklüğüyle orantılı olarak imkanlar da büyük demektir. Tehlike çanlarını, bura ile öte'yi aynı anda kuşatan o engin tasavvur ve tahayyülümüzle; aşk, coşku, sabır, heyecan, metanet yüklü gayretimizle biz durduramazsak, kim durdurabilir ki!


12 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Yusuf KAPLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...