T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş niye sahnede yok?

Son iki aydır Türkiye'de Kemal Derviş'in gündemden düşüşü gündem olmalı aslında. Türkiye'ye geldiği ilk günleri hatırlayın ve ardından yüklenen misyonlara bakın, şimdi ise hangi işin içinde olduğunu bulmaya çalışın... Bütün bu tablo tek başına Derviş'in sorumluluğu değil tabii.

Derviş, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeylere takvim biçmek gibi bir sorumluluğa sahip kuşkusuz. Türkiye'deki toplumsal dinamikleri bilmeden, öğrenmeye gayret de etmeden işe girişti Derviş. Ardından gelen başarısızlığın Hükümet'e kesileceğini bilmenin rehaveti içinde davrandı belki de. Tümüyle 'siyasal retorik'ten ibaret bir siyasetçi gibi davrandı. Sonuçta gelinen noktada Hükümet'in 'destek veriyormuş gibi yapıp engellemesinin' yanı sıra toplums al dinamiklere de çarptı Derviş. Şu andan sonrası için Derviş'in ciddi bir siyasi misyon üstlenmesi konusunda çok büyük sıkıntılar olacaktır.

Derviş'in nasıl bir siyasal bağlama oturduğu konusunda en iyi yaklaşımı 'fısıltı gazetesi'nin aynı anda manşetten verdiği haberleri yan yana koyarak bulabiliriz. Türkiye'nin en gerçekçi gazetesi 'fısıltı gazetesi'dir. Bu gazete, bir yandan TÜSİAD üyeleri arasında ciddi ciddi Derviş'in siyasete soyunmasının finanse edilmesi gerektiğinin konuşulduğunu söylüyor. Önceleri alenen yapılması düşünülen bu işin, şimdi organize olmayan bir şekilde ve örtülü biçimde, yani biraz daha doğal bir görüntü ile yapılması gerektiği kararına varılmış. Büyük sermaye, 'Türkiye'yi dışa açacak bir bağlantı noktası' olarak gördüğü Derviş'in içine yerleştiği koordinatların siyasallaşması için gerekeni yapmaya karar vermiş. Bu durumda Derviş'in nasıl bir toplumsal destek bulacağı açıkta kalıyor sadece. Derviş'in toplumsal destek bulmasının tek yolu, ekonomik programı başarıya ulaştırması. Bunun için ise Hükümet'in desteği gerekiyor. Bu da 'şekilsiz bir destek' olarak ortaya çıktığına göre, bu durumda Derviş için işleyen tek şey 'bumerang yasası' oluyor.

'Fısıltı gazetesi'nin ikinci manşeti ise, Derviş'in sonuncusu yakın zamanda olmak üzere birçok kere istifaya teşebbüs ettiği şeklinde. Hükümet vermesi gereken desteği vermeyince, ortaya çıkan tablo Derviş'i de dibe doğru çekiyor süratle. Buradan çıkmak için attığı her adımda biraz daha Hükümet'e dolanıyor Derviş. Kendisini Hükümet'ten ayrı tutması için gereken zamanda vurgulu pozisyonlar almadığı için, şu andan sonraki tüm özerkleşme çabaları, çok küçük hamlelerle boşa çıkarılabiliyor.

Bütün bu olup biten, birkaç ay öncesine kadar Türkiye'de ciddi bir toplumsal hareketliliği arkasına almaya aday Derviş'in, toplumsal dinamikleri nasıl karşısına almayı başardığını gösteriyor. Derviş, içine girdiği sürecin gücünü 'siyasi modelsizlik'ten alan bir süreç olduğunu göremedi veya bunu dikkate alamadı. Siyasi modelsizlikten güç alan yapı ile kendisini ayrıştırmak yerine, bu gücü kendine destek vermeye yöneltmeye çalıştı. Oysa o güç kendi siyasi geleceği için buna mecburdu. Çünkü o konjonktürde Derviş'e destek vermemek, Hükümet için ekonomik programın başarısız olması ve kendi sonunun gelmesi demekti. Bu konjonktürde, Hükümet'ten kendini ayrıştıran bir Derviş, hem Hükümet'in mecburi desteğini alacaktı, hem de ekonomik programın başarısı için gerekli manevra sahasına kavuşacaktı. Derviş, 'siyasetsiz siyaset'ten destek alan Hükümet'in gücü ile paralel hareket edince, ortaya çıkan sonuç, kendisinin de 'siyasetsizliğin' bir parçası haline gelerek sıradanlaşması oldu.

Derviş örneğinde ortaya çıkanlar, siyasetsizleşme temelinde yükselen siyasal aktörlerin ve siyasal hareketlerin, ellerindeki gücü siyasallaşma zeminine taşımak için kullanmamaları halinde, siyasetsizleşmenin bir parçası olmaktan kurtulamayacaklardır. Siyasetsizleşmenin yarattığı vakumdan dolayı sahne alan hareketler, yüksek bir destekle ortaya çıksalar bile, buna mahkum olmamalıdırlar. Ellerindeki gücü, siyasallaşma zeminine taşımak, siyasetin önünü açmak için işletmeleri gerekir. Aksi halde, en güçlü hareketler bile siyasetsizleşmenin sıradan bir parçası olarak küçülürler. Özellikle yeni oluşumların buna dikkat etmesi gerekir. Çünkü mevcut siyasetsizleştirme ortamı tüm yeni oluşumları 'yükselen değer' haline getiriyor. Yeni oluşumların, siyasetsizleştirmenin parçası olmamak için, siyasetsizleştirmenin 'yükselen değeri' olmakla yetinmemeleri ve siyaseti 'yüksek değer' yapmaya özen göstermeleri gerekiyor.


27 Ağustos 2001
Pazartesi
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED