'Politikacı' ile 'siyaset adamı' arasındaki en keskin fark zamanlama ustalığıdır; her ülkenin demokrasi tarihinde adı sanı unutulmuş binlerce politikacı varken gerçek anlamda 'siyaset adamı' denilebilecek kişilerin sayısı biraz da bu yüzden azdır. Siyaset adamlarının gelişleri kadar gidişleri de bir işe yarar...

Duygu yüklü bir açıklamayla bayındırlık bakanlığı ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayan MHP'li Koray Aydın'ın bu davranışı, kendisinin de ifade ettiği gibi, 'fedakârlık kokan asil bir örnek' teşkil edebilirdi; ancak sorunu zamana yayarak kaçınılmaz âkıbetten kurtulabileceği hesabı, MHP'li politikacının bu 'şık' davranışını sıradanlaştırdı. Bir kaç gün önce göze alınabilse 'asalet örneği' sayılarak iddiaları kuşkuyla ele almayı gerektirecek istifa, geciktirildiği için, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" deyişini akla getiriyor.

Bayındırlık bakanlığına yönelik 'vurgun' operasyonu, kendisi aksini savunsa bile, bakandan habersiz başlatıldı; Koray Aydın bakanlığının belgelerine el konulduğu ve bazı bürokratların gözetim altına alındığından saatler sonra haberdar oldu. Bir yanlışa daha düştü bakan: İddiaları küçümseyen açıklamalar yaptı. Her yolsuzluğun bakana kadar sirayet eden bir siyasi sorumluluk yükleyeceğini nedense gözardı etti. Gelişmeleri kendisi ve partisinden uzak tutmaya çalıştıkça işlerin daha da sarpa sardığını fark edemedi.

Daha önce de (1991-1995) Meclis'te bulunmuş bir politikacı olduğu halde, Koray Aydın, yılların kendisine yeterli deneyim kazandıramadığını istifasını açıklama biçimiyle de ortaya koydu. Açıklamasının hamaset dozu gereğinden fazlaydı; partisine oy veren her kesime değil, içlerinden çıktığını bildirdiği 'Ülkücü câmia'ya hitap etmeyi yeğledi... Bu gayretkeşliği, iddialarla ilgili olarak açılacak dâvâ aleyhte sonuçlanırsa, en büyük darbenin ülkücü câmiaya vurulmasına sebebiyet verecektir.

Koray Aydın'ın istifasına yol açan gelişmeler, şimdilik tam farkına varılamasa bile, genel başkanı Devlet Bahçeli ile MHP'nin itibarının müthiş aşınmasına yol açtı. Her kadro içerisinde 'çürük elmalar' bulunabilir, MHP'nin içinde neden bulunmasın? Ancak, Devlet Bahçeli, Koray Aydın'la kişisel yakınlığı yüzünden, bayındırlık bakanlığı çevresindeki gelişmelerin partisinin güvenilirliğini büyük çapta zedelemesine müsaade etti. Geleneksel olarak MHP'den uzak duran niceleri, son seçimde, 'yolsuzluk karşıtı' tavrı sebebiyle bu partiye oy vermişlerdi. Koray Aydın'ın muhatap kabul ettiği 'Ülkücü câmia' ne düşünürse düşünsün, geniş kamuoyu MHP'den kopma sürecinde. ANAR'ın önceki gün açıklanan araştırmasında, MHP'nin oy oranının yüzde 4.2'ye düşmesi (anketin, kamuoyunun bayındırlık bakanlığındaki yolsuzlukla meşgul olduğu 27-30 Ağustos tarihleri arasında yapıldığını unutmayalım) mânidar. Aynı ankette, yolsuzluk konusunda duyarsız görüntüsü veren Başbakan Ecevit'in DSP'si de, yüzde 2.8 ile tarihî bir düşüş sergiliyor.

MHP'nin bu saatten sonra umabileceği tek şey, Koray Aydın'ın hamaset kokan sözlerinin, ağlama sınırında dolaşan hüznünün, milletvekilliğinden de istifa jestinin bazı gönülleri yeniden kazanmasıdır. Ancak, bu kazanımın sürekli olabilmesi için, MHP'nin yolsuzluk iddiaları karşısında daha duyarlı bir seyir izlemesi şart.

Dün, burada, bir 'tuhaflık örneği' olarak, inşaatına hızla devam edilen MHP genel merkeziyle ilgili iddiaya yer vermiştim. İddia, inşaatın, bayındırlık bakanlığıyla iş yapan müteahhitlerin destekleriyle yürütüldüğüydü. MHP genel başkanı Bahçeli'nin bu iddiayı sert ifadelerle reddettiği biliniyor; ancak aynı Bahçeli, Koray Aydın'ın ticarî faaliyetlerini de "Aktif değil" diye küçümsemeye çalışmamış mıydı? Türk siyasi hayatının önemli çizgilerinden birini temsil eden MHP'yi daha fazla yara almaktan kurtarmak bugünkü MHP yönetiminin görevidir.

Keşke MHP bütünüyle 'deneyimsiz' politikacılardan oluşmasaydı da içinde uzun yıllar Meclis'te yer alan 'siyaset adamları' da bulunsaydı; keşke bugünkü yönetim partideki nâdir 'deneyimli siyaset adamları'nı dışlamasaydı! Keşke!

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu