T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pervasızca...

Yeni Şafak'ın pazar ve dünkü sayılarının sürmanşetinde birer fotoğraf yer aldı. Dikkatiniz dağınıksa, bunların aynı fotoğraf olduğunu sanabilirsiniz... İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan Necmi Kadıoğlu, bu fotoğrafların değişmeyen kahramanı. Pazar gününün fotoğrafında o kadar bitkin ki, iki polisin yardımıyla ancak yürüyebiliyor; dünkü fotoğrafta kendisini biraz toparlamış, iki polisin koluna girerek ilerleyebiliyor. Resimaltı şöyle: "Savcı, işkence gören Necmi Kadıoğlu'nu hastaneye gönderdi."

Yeni Şafak'ın dünkü sayısınında DGM çıkışında basın mensuplarına seslenen Tufan Mengi'nin fotoğrafı var. "Kanlı gömleğim Saçan'a armağan olsun" diyor. Saçan kim mi? Kim olacak, İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü. Gazete "Mengi'ye de elektrik verilmiş" diyor. Yani kısaca, "Organize Suçlar Şube Müdürlüğü", bir "insanlık suçu" olarak nitelenen işkence konusunda bayağı "organize" çalışıyor... "Temiz Şehir" adı verilen "operasyon" çerçevesinde gözaltına alınan ve savcılığa işkence gördükleri yolunda şikayette bulunan Mustafa Albayrak, Necmi Kadıoğlu ve Tufan Mengi, cumartesi günü Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilmişlerdi. Nöbetçi doktorun verdiği rapor, işkenceyi belgeliyordu. Fakat o da ne? Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, Haseki'nin verdiği rapordan memnun olmadığı için, gözaltında bulunanları İstanbul Tıp Fakültesi, SSK Okmeydanı Hastanesi ve Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Tabibliği'nde tekrar muayeneye sokuyor. Sonuç tahmin edildiği gibi; herşey tertemiz, ortada "münferid" bir olay bile yok! Peki ya Kadıoğlu'nu bitkin mi bitkin gördüğümüz o fotoğraf? Önemli değil canım, belki ayağını ayakkabı filan vurmuştur...

Hürriyet'in pazar sayısı olayı bildiriyor: "Albayraklar soruşturmasında rapor karmaşası çıktı"(!) Gazetenin, Haseki'de bir takım "kayırmalar"ın olduğunu ima eden cümleleri de şöyle: "Muayeneyi yapan nöbetçi doktor Ayhan Sandal ile o sırada yanına gelen doktor Orhan Gümrükçü, polis memurlarını dışarı çıkartarak sanıklarla yalnız kaldı. Daha sonra Mustafa Albayrak ve Tufan Mengi'nin işkence gördüklerine dair rapor verildi."(!) Demek ki Hürriyet'e göre, bu tür muayenelerde doktorlar ve şikayetçiler başbaşa bırakılmamalı; muayenede emniyet görevlisi mutlaka olmalı ve hatta mümkünse bir adet de Hürriyet muhabiri hazır olmalı... Yani verilecek rapor "organize" bir rapor olmalı! Hürriyet'in haberinde bilgi veren tek satır, söz konusu kişilerin "SSK Ok Meydanı Hastanesi Bevliye Servisi"ne de götürüldükleri. Anlıyorsunuz...

Milliyet'in pazar sayısı da "çelişkili rapor"dan şikayetçi. "Haseki Hastanesi'nde iki doktor, Albayraklar için 'işkence görmüştür' raporu verdi. Bunun üzerine polis üç hastaneden 'işkence yok' raporu aldı." (!) Görüyorsunuz; memleketin büyük basını aklını hepten yitirmiş... Ortada bir devlet hastanesinden "iki doktor"un verdiği rapor dururken, polisle birlikte "karşı rapor" aramakla meşgul. Olacak şey mi? Bu memlekette bugüne kadar verilen yüzlerce, hatta binlerce "temiz-işkence yok" raporunun bir defa bile "test" edildiğini duydunuz mu? Ne güzel "organizasyon" bu böyle; "işkence görmüştür" raporu verilince kapı kapı "karşı rapor" için dolaş, "işkence yok" raporu eline geçince en ufak bir kuşku duyma... Dedim ya, işler bayağı "organize"...

Gelelim büyük basının dünkü tutumuna: O büyük Hürriyet'in dosyayla ilgili haberi, "Albayrak tutuklandı" başlığıyla verilmiş. Haberde Mengi'nin "kanlı gömleğini" Serdar Saçan'a armağan etmesinden söz edilmiyor değil; ama "işkence" faslı bu kısacık haberde kaybolup gitmiş...

Milliyet, tahmin edeceğiniz gibi, daha bir atak! "Albayraklar trilyonların hesabını DGM'de veriyor" başlığı altında yer alan haberde "işkence"yle ilgili tek bir satır yok, yani gönlü rahat mı rahat! Gazetenin "Albayrak Dosyası"na en hakim adamından da hiç ses yok.

Bunlar yine birşey değil; apaçık ki hiçbirisi Sabah'ın tırnağı bile olamaz... Patronu "el el üstünde kimin kelepçesi var" oyunu oynayan bu gazete olaya bir tam sayfa ayırmış. "Albayraklar'a şok itiraf" manşetini atmış. Şu haberciliğe bir bakın: "'Albayrak' sanıkları, İstanbul DGM'de verdikleri ifadelerde en büyük hayallerini açıkladılar: Recep Tayyip Erdoğan'ı geleceğin başbakanı yapmak" (!) Polis sorgulamasından aktarıldığı iddia edilen "itiraflar"ın doğruluğunu yanlışlığını bir an için bir kenara bırakalım ve soralım: Diyelim ki bu insanlar "Recep Tayyip Erdoğan'ı geleceğin başbakanı yapmak" gibi bir "büyük hayal" peşindeydiler. Ne yani, bu da mı suç? Yani özetle, okuru eşek yerine koyan, bu derece zıvanadan çıkmış yorumlar...

Sabah'ın dünkü sayısında bir tam sayfa da Ruhat Mengi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile yaptığı "Albayraklar" merkezli röportaja ayrılmış. İddia ediyorum ki, külyutmayan gazeteci rolünü oynamaya niyetlenmiş Mengi'nin yaptığı bu röportajdan daha saçma sapanıyla ben bugüne kadar karşılaşmadım! Mengi'nin peşin hüküm içeren her sorusu Gürtuna tarafından yalanlanıyor. Ama gazeteci ne kadar da ısrarlı; olmadı bir soru daha! Abartmıyorum; Mengi'nin tek bir atışı "dolu" çıkmıyor. Ama gazeteci ne kadar da ısrarcı; olmadı bir soru daha! Şaka değil, ben Sabah yönetiminin yerinde olsaydım, ne eder eder bu röportajı sümen altı ederdim...

Şimdi de gelelim işin başka bir yönüne: Siz de şahitsiniz, Sabah'ın özellikle altını çizdiği gibi bu "dosya" Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatıyla yakından ilgili gibi görünüyor. Nitekim "Albayraklar"a gözaltına alınmadan başlayarak uygulanan kötü muamele daha ilk günden AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Arınç ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül tarafından sert biçimde kınandı. Ancak, bana sorarsanız bu kadarı yetmez; Erdoğan'ın bizzat açıklama yapması gerekir. Ve bu açıklama, "Albayraklar"ın kendi Belediye Başkanlığı döneminde aldığı işlerle sınırlı olmamalıdır. Ortada fotoğraflarla ve doktor raporuyla belgelenmiş bir "işkence" olayı vardır. Mengi'nin DGM çıkışında yaptığı açıklama vardır. Yani kısaca ortada, yeni bir partinin yeni bir genel başkanının ülkede birilerinin yıllardır "organize" âdet haline getirdiği utanç verici bir uygulama hakkında fikirlerini açıklamak için iyi bir fırsat vardır.


18 Eylül 2001
Salı
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED