|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ABD kafaya koymuş bir defa, vuracak. Hedef belli: Usame Bin Ladin. Hem de ilk dakikadan itibaren işaret edildi. Afganistan'da halkın büyük çoğunluğu açlık ve susuzluk çektiği için hiç bir şeyden haberi yok. Zaten televizyon yasak. Daha, ikiz kulelere ve Pentagon'a saldırı olduğundan bile habersiz olan insanlar, büyük ihtimal son derece gelişmiş silahlarla hayata veda edecek. Ne acı! Niçin öldüğünü dahi bilmeden ölecekler. Sokak çocukları arasında güçlü olanın, küstahça, çelimsiz olanlara saldırmasından farklı bir manzara arzetmiyor bu durum. Bin Ladin'i ele geçiremese bile, Afganistan'a yerleşecek ve önüne gelene vuracak. Belki başta Çin olmak üzere bölgede yeni karışıklıklar başgösterecek. Başkan Buş, bunun bir "Haçlı Seferi" olduğunu ağzından kaçırdı. Sonra düzeltmeye çalıştı ama, ne fayda! Niyet anlaşıldı. Anlaşılan, Başkan tarih biliyor, Huntington'u da okumuş. Okumakla kalmamış, hıfzetmiş. İçeride Demokratlarla birlikte Cumhuriyetçileri, dışarıda ise NATO'yu ve bütün dünyayı da yanına çekmeyi bildi. İyi de, bu arada biz de "Haçlı"ya mı dahil olacağız? Suçluyu bulma yöntemi
Elde hiçbir kesin delil yokken, sırf tahmin üzerine, kendi listesinin eskiden beri ilk sırasında olan adamın üzerine çullanmak, dünyanın en büyük haberalma teşkilatlarına sahip ABD'ye yakışacak mı? Bir Erzurumlu Hacı Dayı kadar kafası çalışmıyor mu Amerika'nın? Bilmiyorsanız, kim o diye merak edip soracaksınız. Anlatalım. Erzurumlu Hacı Dayı, iki karısı, birçok çocuğu ve sayısını bilemediği kadar torunu olan biri. Ataerkil yapının bir numunesi olarak, bütün çoluk çocuğuyla bir arada yaşıyorlar. Evler yanyana ve kasa tek. Bütün gelirler, kazançlar Hacı Dayı'da toplanıyor, masraflar ondan çıkıyor. Kimin ne ihtiyacı varsa onun kontrolü altında yapılıyor harcaması. Tabii bu durum rahatsızlık veriyor çocuklardan bazılarına. Bir sabah uyandığında Hacı Dayı bakıyor ki cebinden para eksilmiş. Fena halde tepesi atıyor. Daha kahvaltı bile yapılmadan, bir talimatla hepsini avluya topluyor. Tek sıra halinde yanyana diziyor. Sorgu sual etmeden, "istikamet" veriyor. - İstikamet karşıdaki çeşme, marş marş! Hepsi birden karşıdaki çeşmeye doğru koşmaya başlıyor. Onlar niçin koştuklarını dahi bilmeden koşadursun, arkadan bağırıyor Hacı Dayı: - Parayı çalan, sen dur! İçlerinden biri sendeliyor... Sonra yeniden koşmaya başlıyor ama, Hacı Dayı'nın maksadı hasıl olmuştur. - Sen gel bakalım buraya diyor, diğerleri dağılsın. Depresyon kaçınılmaz
New York Belediye Başkanı, cumartesi ve pazar günleri de insanları işe çağırdı. Evde oturup o görüntüleri peşpeşe seyretmesinler ve depresyona girmesinler maksadıyla yapmış bu çağrıyı. Birşeylerle meşgul olsunlar diye... İyi de biz depresyona girmek üzereyiz birader! Etkileneceğiz
Turizm Bakanı, ABD'deki olayların turizmi etkileyeceğini söyledi. Tarım Bakanı tarımı, İçişleri Bakanı içişlerimizi, Sağlık Bakanı sağlığımızı etkileyeceğini niye söylemedi? Henüz görüşmemişler
Bülent Bey henüz ABD Başkanı ile görüşmediğini söylüyor. Bu durumda kendisi kaç koyup kaç alacağımızı da tam olarak bilmiyordur. Özal olsaydı, günde en az üç defa görüşürdü. Bize göre hava hoş değil
NTV'den haberleri takip ediyoruz. Banu Güven "Amerika Düşmanını Arıyor" başlığı altında günün ve gecenin gelişen olaylarını aktarıyor. Ara vereceği zaman ekrana şu şekilde bir fragman geliyor: Çarpan uçaklar, yıkılan gökdelenler, kaçışan insanlar ve sonunda Başkan Buş çıkıp Bin Ladin'i haklayacaklarını söylüyor.
İşkence konulu basın toplantısının ardından
Konuşurken üstten virgül anlaşılmıyor
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |