|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sadettin Tantan'ın, "hizmet aşkı" ile Devlet Bakanlığı'na "sürgün" gitmesinin kendisini bitireceğini, buna karşılık "istifa" ederse, Mesut Yılmaz ve hükümetin "mukadder sonu"nu hızlandıracağını dün belirtmiştik. Sadece Bakanlık'tan değil; ANAP'tan da istifa ederek en doğru ve en onurlu davranışı seçti. Mesut Yılmaz, zaten Tantan'ı "tasfiye" etmek istiyordu. Amacı, onu sadece İçişleri Bakanlığı koltuğundan uzaklaştırmak değildi. Tantan'ın bakanlık sandalyelerini değiştirmek Mesut Yılmaz'ın "asıl" ve "nihai" amacı değildi. Amaç, Tantan'ın toptan tasfiyesi idi. Peki, Tantan ANAP'tan da istifa ederek, Mesut Yılmaz'ın "asıl" ve "nihai" amacına mı hizmet etmiştir? Mesut Yılmaz, siyasi kariyerinin en temel özelliği haline gelmiş olan "ayak oyunları"ndan bir başkasında daha başarı mı sağlamıştır. Mesut Yılmaz'ın bir "müteahhitler konfederasyonu" ya da "çıkar şebekeleri federasyonu" haline dönüştürdüğü ANAP'taki takipçileri, "liderleri"nin "siyasi dehası"na bir kez daha hayran mı kalmalılar? ANAP, Türkiye toplumu ile her türlü bağını koparttığı için, burnunu görmekten aciz bir halde. Tantan, "sürgün"e gönderildiği bakanlık makamının yanısıra ANAP'tan istifa ederek; ANAP'lıların artık varlığından haberdar olmadıkları ya da kaale almadıkları çok geniş halk kitleleri nezdinde büyük itibar kazanmıştır. Varolan itibarını pekiştirmiştir. Siyasi geleceğini güvence altına almıştır. Hatta, attığı adımla ANAP içindeki "muhalefet"i güçlendirmiştir. Lütfullah Kayalar'dan Vehbi Dinçerler'e uzanan bir muhalefet yelpazesini hareketlendirmiştir. Bu muhalefet yelpazesi, Mesut Yılmaz ve çevresindeki "çıkar şebekeleri federasyonu"na karşı muhalefet bayrağını alenen kaldırırlarsa, halk kitleleri ve kamuoyundan gelen ve Tantan'ın istifasıyla daha güçlü esmeye başlayan rüzgarı arkalarına alır ve muhalefet bayrağını dalgalandırabilirler. İki ay sonraki ANAP Büyük Kongresi'ndeki şansları, Tantan'ın istifasıyla, düne oranla daha fazladır. Şimdi Tantan'ın istifa ettiği partiye ve tüm kamuoyuna daha büyük borcu vardır. İstifasını, bir köşeye çekilmeye değil; "mücadele"ye dönüştürmelidir. Dönüştürmek zorundadır. İşte şimdi "Tapınak Şövalyeleri"ni, işte şimdi "Gümüşsuyu Çetesi"ni isimlendirmesinin zamanı gelmiştir. İşte şimdi İçişleri Bakanlığı sırasında sahip olduğu yüzkızartıcı yolsuzluk bilgilerini, bu halkla, bu kamuoyuyla paylaşmasının zamanı gelmiştir. Artık ne hükümet mensubudur; ne Mesut Yılmaz'ın partisinin bir üyesi. Kendisini bilgileriyle "mücadele zemini"ne oturttuğu anda ve ucu Mesut Yılmaz'a ulaşması ihtimali bulunan –şayet varsa- "kirli çamaşırlar"ı ortalığa döküp saçtığı takdirde, ANAP muhalefetine de, Türkiye'ye de muazzam bir yarar sağlayacaktır. Tantan'ın istifasının hükümetin "mukadder sonu"nu hızlandıracağının altını çizmiştik. Tantan herhangi birisi değil. İsmi yakın tarihte "yolsuzlukla mücadele" ile simgelenmiş birisi. İç kamuoyunda ve dış dünyada, "yolsuzlukla mücadele simgesi" haline gelmiş bir bakanını, "ucuz ayak oyunları"na feda eden bir hükümetin bundan sonra "yolsuzluklarla mücadele" konusunda ne inandırıcılığı kalabilir? Bu hükümet, her türlü yolsuzluğu örtbas etmek için ince numaralar çevirdiği halde, yolsuzluklarla en fazla mücadele eden hükümet çalımını takınmıştı. Sadettin Tantan, bu hükümeti, partisiyle birlikte bırakarak, hükümetin üzerindeki bu "aldatıcı şalı" da çekip almıştır. Hükümeti, "şaibeli" bir hale sokuvermiştir. İşin bir de önemli "dış boyutu" var. Dış dünya, Türkiye'yi en az Türk insanları kadar dikkatle izliyor. Sadettin Tantan'ın tasfiyeye kalkışılmasından ve istifasından sonra, bu hükümete zaten "inanmayan" dış dünyanın, hükümetin tabutuna bir çivi daha çakacağı besbellidir. Kemal Derviş'in işi daha da zorlaşmıştır. "Para kaynakları"na gidip, "hükümetin programın arkasında olduğu" dilini döktüğü vakit, o, ne kadar inandırıcı olabilecektir. Adama sormazlar mı: "Programın arkasında Mesut Yılmaz'ın bulunması çok ferahlatıcı bir güvence sayılmaz. Madem hükümet programın arkasında, niçin hükümetin yolsuzluklar konusunda en mücadeleci adamı tasfiye ediliyor? Üstelik, tasfiyeyi gerçekleştiren Beyaz Enerji'den Mavi Akım'a adını sık sık duyduğumuz birisi. Sen, bu kişinin programa kefaletinden mi güç alıyorsun?" Kemal Derviş, kimin kefilliğinden "güç aldığını" dış dünyaya anlatacak? Mesut Yılmaz'ın mı? Onu geçiniz. Devlet Bahçeli'nin mi? Gülerler. Bülent Ecevit'in mi? Hükümetine hükmedemeyen aciz Başbakan... Tantan'ın tasfiyesi hükümetin "kompartımanlar"a bölünmüş olduğunu gözler önüne serdi. Bülent Ecevit, Başbakan falan değil. DSP'li bakanların başkanı ve "hükümet sözcüsü"... ANAP'lı bakanların başkanı Mesut Yılmaz; MHP'lilerinki Devlet Bahçeli. Yani üç hükümet var ortada. Bir de Kemal Derviş, dört... Tantan'la ilgili "operasyon", dış dünyada bu "imaj"ı pekiştirmiştir ve içerde zaten hiçbir desteği olmayan, üç ortağın toplamı yüzde 15'e zor erişen (Tantan'ın istifasıyla bu oranda daha da düşmüş olabilir) bu hükümetin, dış dünyadan destek bulması daha da zorlaşmıştır. Bu hükümetin ömrü kısaldıkça, Türkiye'nin toparlanması ihtimali artacak. Bugün "tasfiyecilik" peşinde koşanlar, "tasfiye" oldukları vakit...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |