|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Zaman zaman eskilerden bahis açıyoruz arkadaşlarla. Çocukluğumuzun dut ağaçlarını, eriklerini, tozlu yollarını, oynadığımız çelik çomakları, şavrole otomobile ilk binişimizi, derede balık avlamayı ve dinlediğimiz radyo programlarını konuşuyoruz. Söz buraya geldiğinde, Ertuğrul Yavuz'un her seferinde söylediği -ki son zamanlarda sıklaştı bu tür sohbetler- bir şey var... "Radyoda ne güzel oyunlar olurdu"dan hemen sonra "Efektör Korkmaz Çakar"dan bahseder. Arkası Yarın, Radyo Tiyatrosu, Cuma sabahları "Türkiye İş Bankası tarafından hazırlanan Halk Hikayeleri" ya da çocuk oyunları olsun, yazanlar, yönetenler ve oynayanlar değişirdi ama "Efektör" değişmezdi. Ya Korkmaz Çakar ya da Erhan Mesutoğlu. NTV Radyo'da bugünlerde "Arkası Yarın" adıyla Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü yayınlanıyor. Çocukluğunda ve gençliğinde radyo günlerini hakkıyla 'idrak eden' kuşaklar için güzel bir sürpriz sayılır. Kafamdaki fotoğrafta, Türkiye gazetesi yazarlarından ve TGRT eski genel müdürlerinden Veysel Gani ile Türk sinemasının önemli isimlerinden Müjde Ar'ın arasında duran değerli mizahçı Gani Müjde, NTV'de yayınlanan "Gündem Dışı" programında, sözünü ettiğimiz iki efektörü konuk etti geçen akşam. Erhan Mesutoğlu ile Korkmaz Çakar'ı.
Hoş bir sohbet oldu. Hepsine teşekkür. Ünlü efektörlerimizi tahmin ettiğimden daha genç bulduğumu itiraf etmeliyim. Yoksa bu itiraf, aslında bizim kuşağın, epeyce yol almışlığına mı işaret ediyor?
Bir öğrenci evinin anatomisi
Yarın çıkacak olan Arıza'dan A. Oktay Berber'in yazısını bugünden okumaya ne dersiniz?
Her öğrenci evinde muhakkak 'nöbetçi sistemi' uygulanır ve günün nöbetçisi, resmi köle statüsünde kullanılır. Yemek sırasında en az elli kere mutfağa gönderilir. Evdekilerin temel gıda maddeleri yumurta ve patatestir. Bu ikisinin birleşiminden 12 çeşit yemek yapılabilir. Çay yemekten sonra değil, yemekle birlikte içilir. Her gece kesinlikle saçma sapan bir tartışma konusu açılır. (Düşünmüyorum o halde yok muyum yani? Dünya döndüğü için mi güzel? Attan inip eşşeğe binilir mi?) Her evin muhakkak suyu, çayı deviren bir sakarı vardır. Ha bi de işlerden kaytaran tembeli bulunmaktadır. Yemek yapmaya karar verilir ve yemek yapmaya başlandığında eksikler ortaya çıkar, zamanla yarışarak yemek tamamlanır. Kesinlikle ama kesinlikle temiz çatal, kaşık, tava kalmayıncaya kadar bulaşıklar yıkanmaz. Her sabah derse geç kalınır ve öğle kalkıp okula yemek yemeğe gidilir. (Okulun yemeği ucuz olduğu için...) Sınav döneminlerinin favori cümlesi "bu gece yatmıycam ders çalışcam"dır. Gece yatılmaz ama ders de çalışılmaz. Evin duvarları vize-final tarihleri, ilginç sözler, nöbetçi listesi, harcama listesi gibi yazılı belgelerle süslüdür. Öğrenci evinin, öğrenci misafirleri de eksik olmaz ve gelen misafire önce "bi kola al da içelim" diye başlanılan ısmarlatma olayına, iyice sövüşleninceye kadar devam edilir. Ev genelde bodrum ve giriş katta olduğundan, pencereden girilebilir özelliktedir. (Her ihtimale karşı bi pencere muhakkak içeriden kilitlenmeyerek açık bırakılır.) Dış kapı ise zaten kilitlenmez. Ev fertlerinin aşağı yukarı tamamı leyla gibidir, yani aşk trafiği yoğundur. Kimininki platoniktir, kafayı yer ve yedirtir, kimi romantik takılır, şiirler ezberlenir, kimi ise akşam ansızın nişanlı olarak eve dönebilir.
Aykırı beyanlar
Adapazarı'ndan Faruk Yılmaz, kanuna aykırı beyanlarla emekli maaşı alanlar hakkında yazdığımız birkaç satırla ilgili görüşlerini dile getiriyor. Katılmadığınız yer olursa üstünü çizin; katıldığınız kısmın altını... Sadece kayınpederi ile evlenip onun maaşını alan gelin mi sadece? Sebep ve sonuç ne olursa olsun, yapılan kanunu çiğnemek değil mi? Çıkın sokaklara bakın; günde kaç kişi kırmızıda geçiyor, sarıda geçiyor, yeşil kırmızıya döndüğünde yavaşlamak yerine hızlanıyor, durulmazda duruyor? En basit trafik kuralına bile uymayan insanların hiçbir kanuna ya da yasağa uyması sözkonusu değildir. Başkalarının hakkına saygı duymalarını beklemek de saflıktır. O insanlar, ölmek üzere olan kayınpederi ile maaşı için evlenir, usulsüz kredi alır, ödemez, süte su katar, çalışmadan kazanmanın yolunu bulur, kazandığının haramına helaline bakmaz, vergisini ödemez, ödemek zorunda olduğunun hesabını sormaz... Tabii en önemlisi, oy verirken de kendisine benzeyen insanlara oy verir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |