T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Salon içi kavgalar...

Tantan'ın istifa etmesine kadar yol açan gelişmeler neye işaret ediyor? Bir kere daha siyasetten koparak "idare"ye indirgenmiş yönetim yapısının inşa ettiği salon içi güç mücadeleleri ile karşı karşıyayız.

İstikrar fetişizminden başka hiçbir tanımlayıcı ögesi kalmamış olan bir siyasal yapı içindeki hamleler belirliyor siyasi gündemi sadece.

Tantan'ın Yılmaz tarafından bakanlıktan alınması ne sonuç doğurur peki?

Önce şu tesbitleri yapmakta fayda var.

Tantan'ın yolsuzlukların üstüne giden bir hareketlilik içinde görünmesi kamuoyunda olumlu bir izlenim yaratmıştır.

Buna karşılık Yılmaz'ın sürekli flu bir konumda bulunması ve özellikle Beyaz Enerji operasyonu çerçevesinde spekülasyonların ortasında yer alması yıpratıcı sonuçlar doğurmuştur ANAP için.

Bu durumda Tantan'ın istifasına kadar gelen süreç bundan sonrasını nasıl belirleyecektir, diye sormak meselenin özüne temas etmek demektir.

Normal şartlar altında, yani siyasallaşmanın doğru düzgün işlediği, sistemin istikrar adına kilitlenmesinin sözkonusu olmadığı, demokrasi ile siyasallaşma arasındaki paralelliklerin sağlam kurulduğu bir ülkede, Tantan'ın görevden alınması, görevden alanı çok sıkıntıya sokacak sonuçlar doğurabilirdi.

Fakat Türkiye gibi, siyaset yerine idarenin işlevselleştirildiği, sistemin istikrar adına siyaseti köşeye sıkıştırmasının doğal karşılandığı bir ülkede tam tersi bir sonuç beklemek gerekir.

Belki de bundan sonra Yılmaz siyasal hayatında en rahat dönemini yaşayacaktır...

Siyasal süreçler yerine aktörler üzerinden işleyen bir siyasal yapıda bu çok doğaldır.

Siyasal ilkeler yerine koşulların belirleyici olduğu bir siyasallaşma süreci sadece bu sonucu besler.

Siyasal koordinat belirlemek yerine, siyasal pozisyon almanın hükümet olmaya yettiği, bunun siyasal hayatın tek açık kanalı haline geldiği bir yapıda, gelişmelerin her zaman haklı olmaya değil güçlü olmaya yaraması beklenen sonuçtur her zaman ve her şart altında. Ayrıca makro ve mikro iktidar ilişkilerini göremeyen, buna karşılık sadece hükümet şemaları ile uğraşan bir siyasal odaklar dizisi de bu sürece dolaylı ama güçlü destekler vermektedir...

İç tehdit algıları ile siyasi sistemin kilitlenmesi bu sonuçları doğuruyor artık.

Bundan sonra bu sonuçların daha çok ve daha yoğun görünürleşmesi beklenmelidir.

Siyasi yapı, rasyonel olmayan herşeyi tetikleyerek gündemleştirirken, Türk siyasal hayatının yapısal sorunlarına dönük çözümlerin önünü sürekli tıkamaktadır.

İç siyasetteki pozisyon alışları ve devlet politikasının, sadece siyasi aktörlere dönük belirlenmesi bu sonucu doğurmaktadır.

Siyasi sistem böylece çözüm üretmeye dönük tüm yeteneklerini kaybetmektedir.

Gelinen noktanın bir diğer sonucu da, dış gelişmelerin siyasal hayatın ve toplumun gündeminden çıkmasıdır. En kritik kararlar, bu yolla, bürokratik mekanizmaların tekeline terkedilmiştir.

Bu durumun son krizle beraber kavuştuğu olumsuz görünürlük, bundan sonrasında da devam edecek sıkıntıları haber vermektedir.

Zaten, yolsuzluklar konusunda operasyonel bir tutum geliştiren bir bakanın görevden alınmasının bu kadar kolay olabilmesi bunu göstermektedir.

Tantan'ın görevden alınmasıyla belirlenen durum, "pozisyonel siyaset"in daha çok işlevselleşmesi demektir.

Bunun daha derinleşmesi halinde ise, Türkiye'nin önüne çıkaracağı maliyet hiçbir şekilde ödenemez.

Çünkü siyasetin denetin ve model geliştirmeye dair refleksleri kötürümleştirilmiştir. Ardından gelen ise siyasi tasfiye anlamına gelebilecek bir istifa kararıdır.

Fakat mücadelenin hiçbir ucunda, siyaseti temsil eden bir odak yoktur.

Mücadele devlet bürokrasisinin belli hatlarının salon içi mücadelesidir.

Sokağın talepleri görünmemektedir ortada.

Salon içi güç mücadelesi adına ortaya koyulanların ise ülkenin hiçbir sorununa temas edemeyeceği açıktır.

Sokak adına, sokağın talepleri ile siyasi merkezi (?) buluşturma misyonuyla ortaya çıkmayan hiçbir siyasi hareket bu durumda eskinin parçası olmaktan kurtulamaz.

Dolayısıyla, Türkiye'nin gerçekten yeni bir siyasete ihtiyacı var.

Aksi halde, sonuç, "idare"nin "siyaset"in tüm yetkilerini içermesinden ibaret bir yönetim modelidir.


7 Haziran 2001
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED