T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Şşşştt.. Çocuk uyuyor

Keyiften ölebilirdi.. "Bu kadarı da fazla" diye düşündü. Ekranda kendisi, haberlerde kendisi, ön sayfada kendisi vardı. Kendisini sevmeye başlamıştı da aşık olmaktan korkuyordu aynadaki aksine..

Biraz evvel başkan yardımcısının telefonunu kapatmış, ondan önce de kulübün genel sekreteri ile görüşmüştü. Haberler muazzamdı..

Binlerce kişi sokaklara dökülmüş, onun adını haykıra haykıra yürümüştü. Kalabalık parti mitinginden daha heyecanlı ve daha görkemliydi. Haykırıyorlar ve bir türlü yatıştırılamıyorlardı. Kulüp binasının önünde heyecan son haddine ulaşmış, çocuklu kadınlı taraftar gurubu, ellerindeki bayraklara iliştirdikleri posteriyle bağırmaktan seslerini tüketmişlerdi..

Koltuğunu daha da arkaya yatırdı..

Çizgili pijamasının önünü biraz daha çekiştirdi ve askılı atletinin görünmesini engelledi. Arkaya yaslandı ve daha bir kaç gece önce kendisini omuzlara almak için çıldırasıya bir yarışa girmiş olan "müridlerini" düşündü. Sarının yanına o muazzam renk geldiğinde kendini kaybeden kalabalığa nasıl hükmettiğini düşledi.. Bir işaretiyle onlara neler yaptırabileceği düşüncesinin tadını çıkara çıkara gevşedi..

Hatta gevredi...

Gözünün önünde uçuşuyordu bir gün önce kendisini kutlayan Cumhurbaşkanının, başbakanın, genel kurmay başkanının mesajları. Bazıları bizzat telefonla aramışlar ve tebriklerini iletmişlerdi. Ülkenin en güçlü insanı durumuna gelmişti bir anda. "Bunu daha fazla geliştirmenin ve arttırmanın yollarını da yarın düşünmeliyim" diyerek tadını çıkardı ayaklarına serilen hayatının..

Elini salladığı anda koca genel müdürler, eski paşalar, televizyon sahipleri ve yöneticileri önüne rahvan geliyor, daha gözüyle işaret ettiği şey hemen yerine getiriliyordu.

Bu ülkede sadece onun uğruna ölünebilirdi...

Ertesi gün başkanı olduğu takımın adını taşıyan lisedeki diploma töreninde kürsüde gördü kendini. Onlarca kamera ve yüzlerce mikrofon ona yönelmiş çıt çıkmadan ağzının içine bakıyordu..

Gençliğe bile hitabediyordu artık...

Birden gelecek hafta açılacak olan heykelini gördü hayalinde..

Koca başbakan örtüyü çekiyor ve heykeli ortaya çıkıyordu. Ardından saygı duruşu ve istiklal marşı. Kendi bronz heykeliyle gözgöze geldi. İyi seçemedi birden, Atın üstünde miydi, yoksa uzak ufukları mı gösteriyordu.

Bir ürperti hissetti..
Üşüdü birden...
Arkası açık kalmıştı..
Uyandı..
Kendine geldi ve seslendi eşine:
"Yahu Hatice.. Şu camı açık bırakma diye kaç kere söyledim sana.. Donmuşum yaa.."
"Ayy.. Özür dilerim Faruk bey.. Unutmuşum işte.."

Ayıptır beyler

Şimdi ben Anadolu futbolunu veya 4 büyüklerin dışındakileri nasıl yazıp çizeyim ve peşlerine takılayım..

Hiç utanmadan Denizlispor'u bir köy takımına elettiler.. Sakıp hoca alay eder gibi gençleri beğendiğini söyledi. Denizli'de 5 yedirdiler güzelim takıma. Ülke puanını rezil ettiler. Bir an önce elenmek için oynadılar. Rize de aynı hazırlık içindeymiş gibi duruyor durduğu yerde..

Gençlerbirliği ve Gaziantepspor UEFA'ya gidecek. Bunu elde eden takımın üstüne koyacaklarına parayı basan donunu bile alabilir bu takımların. Herşeyi satabilirler..

O zaman onların Avrupa'ya gitmemesi, gittiği takdirde ülkeye puan ekleyecek yatırımı yapmış takımların gidebilmesi için elimden geleni yapmalıyım diye düşünüyorum.

Şimdi Şampiyonlar Ligi denilen yerde ülke puanını yükseltmek için göbeği çatlayacak Fenerbahçe ve Galatasaray'ın..


29 Haziran 2001
Cuma
 
ÜMİT AKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED