T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Hükümetin yalancı baharı

Başbakan Bülent Ecevit'in sorumluluk yönünden kendisine bağlı olduğunu söylemekte tereddüt geçirdiği, kendi kadrosunu kurma yönünde eline 'beyaz kart' verildiği anlaşılan Kemal Derviş'in durumu gerçekten garip.

Şimdiye kadar ona sağlandığı türden geniş yetkilerle donatılmış bir 'seçilmiş' bakan hatırlanmıyor; o denli yetkilere ancak askeri müdahaleler sonrası göreve getirilmiş 'seçilmemiş' bakanlarda rastlanıyor. Hayatının önemli bölümünü ABD'de geçirmiş, mesleki ilgisi Türkiye-dışı ülkeler üzerinde yoğunlaşmış, içinden geçilen krizli dönemin sorunlarına âşina olmayan biri Kemal Derviş. Kendisi, her ne kadar, "Bana çok fazla önem atfediyorsunuz" sözleriyle uyarsa da, kamuoyu ve siyasiler ona bir tür 'Mesih' konumunu uygun gördüler bile...

Derviş'in kişisel donanımı karşılaşacağı sorunlara kendisini hazırlamadığına göre, ona atfedilen olağanüstü önem irtibatları sebebiyle olmalı. Amerika'dan gelmesi, Dünya Bankası'nda başkan yardımcılığı koltuğunu işgal etmesi ona dönük siyasi heyecanın sebebi. DSP ve MHP gibi 'milliyetçi' bilinen partilerin koalisyon ortağı oldukları 57. hükümetin Derviş'e dönük heyecanı yadırgatıcı. ANAP açısından da durum farklı değil; kriz sırasında ekonomi yönetimini partisinin eline alma girişiminde bulunmuş olan Mesut Yılmaz, şimdi, hiç değilse zâhirde, Washington'dan gelme 'kurtarıcı' ile ülkenin düze çıkartılmasına umut bağlamış görünüyor. İtirazlar, dün istifa eden BDDK başkanı Zekeriya Temizel'le sınırlı kalacak gibi.

Seçilmemiş, donanımı kuşkulu birine ekonominin direksiyonunun teslim edilmesi, hükümet açısından, tam bir başarısızlık ilânı aslında. Bu, ANAR'ın şubat ayı sonunda gerçekleştirdiği, sonuçları dün açıklanan 'kamuoyu eğilimleri' araştırmasındaki bulgularla örtüşüyor. Halk, Ecevit hükümetine 10 üzerinden 3.1 puan verecek (Bu oran, bir önceki ay, 5.5'di) kadar başarısız görüyor. Ekonomik programı değil hükümeti sorumlu tutuyor (71.3); '22 Şubat kararları'nı yanlış (73.7; "Doğru" diyenler 11.0) buluyor ve yolsuzluk mücadelesinde samimi olmadığına (67.3; "Samimi" diyenler 25.8) inanıyor... Büyük bir çoğunluğun, "Hükümetten umutlu değilim" demelerine (77.3; "Umutluyum" diyenler 15.0) şaşırmamak gerekiyor. Halkın yarıdan fazlası (54.6), "Hükümet istifa etmeli" noktasına gelmiş durumda.

Hükümet, bu tabloyu fark ettiği için, Amerika'dan getirilen bir uluslararası memurun Türkiye ekonomisinin direksiyonuna geçirilmesi formulüne bir 'kurtuluş simidi' olarak sarıldığı anlaşılıyor. Nitekim, hükümetten umudunu kesen kamuoyu ile alınan tedbirlere direnen piyasaların 'Kemal Derviş formülü'ne sıcak baktıkları ortaya çıktı. Bu bahar havasını uluslararası kuruluşların Türkiye için keselerini açmaları izleyebilirse, hükümet bir 'ikinci bahar' havasına kavuşmuş olacak...

Umut bu olsa bile, 'Kemal Derviş formulü', seçilmiş unsurlardan oluşan bir koalisyon hükümetinin 'siyasi' hesaplarına fazlaca uygun değil. Öyle ya, formül eğer başarılı olursa, milleti açlık sınırına getirmiş ekonomik politikalar uygulayan bu hükümete mi şükran borcu duyacağız? Başarı durumunda kimseden teşekkür alamayacak hükümet ve bu hukümeti oluşturan koalisyon ortakları, formulün başarısızlığı halinde, 'yalancı bahar havası'na çıkacak yüklü faturayı ödemek zorunda kalacak...

Galiba en büyük sorumluluğu, Washington'dan gönderdiği Dünya Bankası memuru olan bir ABD vatandaşı eliyle Türkiye ekonomisini kendi üzerine alan ABD üstlenmiş bulunuyor. Kemal Derviş'e dönük beklentilerin büyüklüğü, siyasiler ve piyasaların umutlu heyecanı formulün esas sahibinin Washington olduğu inancından kaynaklanıyor. Merve Kavakçı'nın milletvekilliğini düşüren süreci "İzinsiz ABD vatandaşlığına geçme" bahanesi ardına sığınarak başlatan Başbakan Bülent Ecevit'in, muhtemelen aynı durumdaki Kemal Derviş'i, kollarını açarak hükümetin en önemli koltuğuna oturtması da, formulün esas sahibini bilmesiyle ilgili. Ülkelerinin bir başka ülkenin ekonomisine bu kadar kendini bağlamasını, ABD vatandaşları, 'sakıncalı' bulmuyorlar mı acaba?

Sorumu lütfen mâzur görün: Kemal Derviş neyse de, bu hükümete gerçekten ihtiyaç var mı?


4 Mart 2001
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED